Dağdan inenlerin yaşadıklarına üzüldüm

Terör bitecek, gözyaşları dinecek.. Etnik kökeni, siyaseti ne olursa olsun herkesi bağrımıza basıyoruz..

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Etnik kökeni, siyaseti ne olursa olsun herkesi bağrımıza basıyoruz'' dedi.

Arınç, Şırnak Valiliğini ziyaretinin ardından Belediye Başkanı Ramazan Uysal'ı makamında ziyaret etti.

Ziyarette konuşan Arınç, TBMM Başkanı iken de, şuanda da, bir yere gittiğinde devleti temsilen valiliği, halkı temsilen de belediyeleri ziyaret etmek gerektiğini düşündüğünü belirterek, geçmişte bu düşüncelerine çok karşı çıkanlar olduğunu söyledi.

HERKESİ BAĞRIMIZA BASIYORUZ
Bülent Arınç, belediyeler arasında ayırım yapmadığını ve DTP'li bir belediye başkanının da halkın seçtiği belediye başkanı olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

''Şırnak Belediye Başkanını tebrik ediyor ve hizmetlerinde destek olacağımı belirtiyorum. Hayırlı hizmetlerinde her zaman yanlarında olacağım. Çünkü maalesef kötüye kullananlar da olabiliyor. Yanlış işler de yapan olabiliyor. Ama halkımızın refah düzeyini, yaşam seviyesini artırmak için yapılacak her çalışmada hükümet olarak da, şahsen de, valilerimizi de, belediye başkanlarımızı da her zaman destekleyeceğiz. Etnik kökeni, siyaseti ne olursa olsun herkesi bağrımıza basıyoruz.

TERÖR BİTECEK GÖZYAŞI DİNECEK
Madem bu topraklar üzerinde yaşıyoruz, birbirimizi kabul etmek, birbirimizi sevmek, birbirimize saygı duymak gerekir. Bizim düşüncemiz bu. O yüzden iktidarımızda da şahsen yaptığımız görevlerde de bunun faydalarını görüyoruz. Çünkü halk kendinden olanı, kendisine ait olanı, kendisiyle birlikte olanı seviyor ve destekliyor. Ama halka tepeden bakarsanız, ayrımcılık yaparsanız gruplara bölerseniz, o zaman ülkede işler de iyiye gitmiyor, sizin de krediniz olmuyor. Belediye başkanımızın konuşması çok güzel. Biz hepimiz çok sevinçliyiz ki ülkemizde tekrar birlik ve bütünlük olacak. Terör bitecek, gözyaşları dinecek.''

PKK'LININ HİKAYESİ DUYGULANDIRDI
Bülent Arınç, Türkiye'ye dün gelenler arasında bulunanlardan birinin bugün macerasını okuduğunda çok üzüldüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Yani küçük çocuğu 1 yaşındayken ailesini terk edip dağa çıkan bir kadının hikayesi... Bunlar Türkiye'de yaşandı. Artık yaşanmasın. Bütün arzumuz budur. Herkes çocuğuna kavuşsun. Herkes evinde eşiyle, ailesiyle özgürlük içerisinde, huzur içerisinde, birlik, bütünlük içinde olsun. Amacımız budur. Akan kan devam etmesin. Akan kan, gözyaşı dursun. Bin senedir aynı dava, aynı çizgi yolunda birlikte kardeş olarak bin yılımızı geçirdiğimiz insanımıza karşı elbette kucağımızı açmak zorundayız. Çanakkale harbinde Diyarbakırlı Mehmet'in kolunda Manisalı Ahmet can vermişse ve bugün kucak kucağa yatıyorsa, bu bizim bin yıllık, belki daha fazla birlikteliğimizin en önemli göstergesidir.''

TÜRK - KÜRT - ALEVİ ÇATIŞMASI GERİDE KALDI
''Geçmişte insanları birbirine düşürmek, çatıştırmak, birbirine düşman ettirmek isteyenlerin olduğunu, Türkiye'nin geçmişinde bu ihanetleri çok yaşadığını'' dile getiren Arınç, ''Türk-Kürt, Alevi-Sünni çatışması çok şükür gerilerde kaldı'' dedi.

Arınç, ''sağcı-solcu, ilerici-gerici, laik-antilaik, yobaz çatışmalarının hepsinin suni, uydurma, ülkeyi, vatanı bölmek için çıkarılmış ayrık otları ve herkesi rahatsız eden şeyler olduğunu'' vurgulayarak, şöyle konuştu:

''Bunlardan ne kadar kurtulabilirsek o kadar önümüz açılır. O kadar ülkemiz gelişecek, o kadar büyüyeceğiz. Adeta uçacağız. İşsizlik kalmayacak, bu yolların hepsi yapılacak. Yatırımlar gelecek, kazandığımızın karşılığını alacağız. Hayat standardımız yükselecek. Bütün bunlar demokrasi standardımızın yükselmesine ve özgürlüklerin güçlenmesine bağlı. Bir insan ne konuştu, ne düşündü diye suçlanmamalı. Ne istedi diye suçlanmamalı. Ülkemizde bu ayrımcılıkları kim yaparsa yapsın, maalesef yapanları biliyoruz. Ama böyle gidemeyiz. Böyle gidersek ne terör biter, ne gözyaşları kesilir. O zaman yeni bir şeyler yapmak lazım. Mevlana hazretleri diyor ki, 'Düne ait ne varsa dünde kaldı, cancağızım. Bugün yeni bir gün. Yeni şeyler söylemek lazım.' İşte bu yeni şeydir. Bugün söylediğimiz yeni şeylerdir.''

-''DEMOKRATİK AÇILIM'' SÜRECİ
Bülent Arınç, gelecek olanların, ''ülkesine ve vatanına döndüğünü söyleyerek evinin yolunu tutacağını'', bütün bunları yaparken süreci sekteye uğratacak kötü görüntüler de vermemek gerektiğini vurguladı.

Aşırı davranışlar, siyasi sloganlar, bağırmalar, çağırmalar, millettin tümünü rahatsız eden bir takım olaylardan uzak durulması gerektiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:

''İnsanlar elbette sevinecek. Sevinilecek bir olay, buna kimse gözlerini kapatamaz. Kucaklaşma var bugün. Hasret, gurbetin bittiği bir zamanda ben bile oğlumu İstanbul'dan, okuldan geldiği zaman coşkulu karşılıyorum. Bir annenin bir babanın bir memleketin, bir halkın buna duyarsız kalması mümkün değil. Bunu yörüngesinden çıkarmamak lazım. Çünkü birileri bu süreci başarısız kılmak için o kadar çok çalışıyor ki, inanın bu görüntüler devam ederse, bu yanlışlıklar yapılmaya devam ederse, hakimiyle, savcısıyla, kaymakamıyla valisiyle, aman bir hata olmasın, aman her şey güzel olsun endişesini maalesef haklı çıkaranlar olursa, süreci başarısızlığa uğratırlar diye de korkuyorum. Ne yaparsak kendimiz yaparız. Türkiye Anayasası olan bir devlet, hukuk devleti ölçüleri, kanunu, yasası belli, bunların içerisinde bir açılım yapıyoruz. Bunları reddederek bir şey yapmamız mümkün değil.

Bu anayasanın artık bize yakışmadığını söylüyorum. Ne 1961 anayasası 1960 darbesiyle, ne 1982 Anayasası 1980 darbesiyle yapılan anayasalardır. Bunun üçte biri zaten değişmiştir. Geri kalan maddeler de, hepsi değil ama artık bugün yeterliliğini gücünü kaybetmiştir. Aradaki irtibat kopmuştur. Biz Meclis olarak kendimiz niye bugün artık 2010'lu yıllara giderken Türkiye daha özgürlükçü, daha demokratik, standardı yükselmiş, daha temel ve ödevler noktasında daha iyi yer bulmuş anayasa yapamayalım. Bunun düşüncesini taşımak başka, gerçekleştirmek başka.''

-''ÖZGÜRLÜK ESASTIR, YASAKLAR İSTİSNAİDİR''-
Bakan Arınç, şu anda anayasanın bir veya iki maddesini bile değiştirmenin mümkün olmadığını, bir anayasa değişikliğine karşı çıkıldığını, anayasayı demokratik ve özgürlükçü bir gözle gözden geçirmek gerektiğini belirterek, ''Anayasanın değişmesi mümkün olmayan maddelerinden söz etmediklerinin'' altını çizdi.

Devlet Bakanı Bülent Arınç, şöyle devam etti:
''Bunu biz yapamazsak başkası yapacak. Bugün yapılmazsa yarın mutlaka yapılacak. Çünkü bu elbise maalesef artık bu Türkiye'yi sıkıyor. İnsan elbisesinin içinde rahat etmek ister. Hep yasaklarla bu iş olmaz. Bütün demokratik ülkelerde özgürlük esastır, yasaklar istisnaidir. Bizde yasaklar saymakla kalmıyor, özgürlük ara ki bulasın. Böyle şey olmaz. Bunlar ileride olacak, mutlaka olması lazım. Şu gün geldiğimiz noktayı biri 10 sene evvel söylese, 'sen rüyamı görüyorsun kardeşim' derlerdi. 20 sene evvel biri söylese, 'bu adam aklını kaçırmış' derlerdi.''

Arınç, 1985'te bir konuşmasından dolayı yargılandığını ve o zaman Devlet Güvenlik Mahkemelerinin (DGM) olduğunu anımsatarak, 160. maddeden 4 yıl 2 ay ağır hapis cezası aldığını, Yargıtay, Ceza Genel Kurulu derken 2,5 sene sonra zar zor beraat ettiğini anlattı.

O zamanki 160. maddeyi 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 6 sene sonra kaldırdığını, onun yerine Terörle Mücadele Kanununun geldiğini, Anayasa Mahkemesi'nin 1 ve 2. maddesini iptal ettiğini hatırlatan Arınç, ''Arkasından 312 geldi. 312 can yaktı. Ardından 301 geldi, can yakmaya devam etti. Daha iki sene evvel 301'i değiştirdik. Şimdi 301 artık can yakmıyor'' dedi.

-HALKIN DÜŞÜNCESİ PARLAMENTOYA YANSIDI
Arınç, 20 sene sonra ancak bir konuda iyileşme sağlanabildiğini, ama bu 20 senenin kolay geçmediğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Halkın düşüncesi iktidara yansıdı, parlamentoya yansıdı. Bir taraftan AB, bir taraftan halkımızın istekleri üst üste geldi. Biz bugün çok şükür artık düşüncesinden dolayı suçlanmayan, konuştuğundan dolayı yargılanmayan hür vatandaşlar olarak daha rahat nefes almaya başladık. İnşallah daha iyi olacak, ama birlik ve bütünlük içerisinde olmalıyız.

Siyasi propagandalar ülkenin bütünlüğünü sarsmamalı, biz sadece etnik kimliğin değil, Türkiye'nin partisi olarak, Türkiye'de yaşayan herkesin sorunlarını, eşit derecede görerek siyaset yapmalıyız. Bunu kabul ederler etmezler, o dostlarımıza da bunları söylüyoruz. Bunları görürseniz güçlenirsiniz. Böyle olursanız kuvvetlenirsiniz, sizi bir bölgenin partisi olarak değil, Türkiye'nin partisi olarak görmek, sadece Kürt kardeşlerimizin partisi olmanın dışında bütün Türkiye'de yaşayan 70 milyonun hukukunu savunan bir parti olarak görmek bizi daha çok memnun eder. Ama tercih onların. Öyle olursa bu meselelerin çok daha kolay çözüleceğini şahsen düşünüyorum. Ama bunlar adım adım olacak.

Şimdi bize sükunet yakışır. Şimdi gözyaşlarımızı sevincimizi biraz belki, sükunetle teskin etmek yakışır. Herkesin iyi mesaj vermesi lazım. Hassasiyetle dolu mesajlar vermek lazım. Bunu bir dost, bir arkadaş olarak söylüyorum. Attığımız taş işe yaramalı, eğer işimize yaramıyorsa, yani bu süreci baltalayacak bir noktaya geliyorsa, nitekim orada veya burada sürecin baltalanmasını isteyen çok insan da var. Çok kurum ve kuruluş da var, parti de var. Onun için yanlış ve abartılı işlerden kaçınmalıyız. Söylediğim şeyleri herkes çok da iyi anlıyor.''

-KÖYDES PROJESİ
Devlet Bakanı Bülent Arınç, Şırnak'ın sorunlarının eskiden beri var olduğunu ve Şırnak'ın 1990'da il olduğunu anımsatarak, ilin bugün nüfusunun 400 bine ulaştığını kaydetti.

Bayburt'ta milletvekili sayısı bire düşerken, Şırnak 4'e yükseldiğini anlatan Arınç, ''Bu dönemde biz hükümet olarak Manisa'ya ne yapıldıysa Şırnak'a belki daha fazlasını yaptık'' dedi.

Arınç, 2006'da Meclis başkanıyken Tunceli'ye gittiğini, validen brifing aldığına işaret,şöyle devam etti:

''KÖYDES'ten gelen para bir sene 26 trilyon, bir sene 27 trilyon, bir sonraki yıl da benzer bir para. Tunceli'nin nüfusu tahmin ediyorum 120 bin falan. Manisa'nın nüfusu 1 milyon 350 bin, yani 10 misli. Dedim ki bakın Manisa'nın KÖYDES'ten aldığı para senin aldığın paradan daha az. Helalı hoş olsun. 'Fazladır' demiyorum. Sizin daha çok ihtiyacınız var. Biz sizi daha çok gözetiyoruz. Bunun bir karşılığı olması lazım. Bunun karşılığı bazen bir 'Allah razı olsun'dur. Bir de, 'bu hükümet ne yapıyorsa millet için yapıyor' deyip, ona destek olmak lazım. Eminim ki Şırnak'a gelen para da bundan az değil. Çok şükür ki köylerimizin yolları, içme suları konusunda, tabi şartlar ne kadar elverdiyse bunu tek tek bilmiyorum. Ama Türkiye'de en başarılı proje KÖYDES projesi olmuştur. Şimdi havaalanı yapılıyor. Şırnak'a, Cizre'ye bir havaalanı yapılacak olması, Şırnak'ın hayal edemeyeceği şeylerdir. Bunlar trilyonlar gerektiriyor.''

-''NE KAZANDIYSAK MİLLETE VERİYORUZ''-
Arınç, ekonomik krizden etkilenmiş bir Türkiye olduğunu ve her kuruşun bir kıymeti bulunduğunu ifade ederek, bütçede açık olduğunu ve bu açığın bir kısmının da sosyal güvenlikten kaynaklandığını söyledi.

Bu açıkların kapatılmasına, sektörlerin ayakta tutulmasına çalışıldığını kaydeden Arınç, şöyle dedi:

''Cizre yolu, Van yolu, bunların hepsi yapılacak. 5 yılda 9 bin 500 kilometre bölünmüş yol yaptık. Eserler ortada, bugün Güneydoğu'da nereye giderseniz gidin, çift yollar kendini gösteriyor, bölünmüş yollar kendini gösteriyor. Bunlar da yapılacak. Bugün bunları talep ediyoruz, eskiden bunları düşünemediğimiz için talep bile edemiyorduk. 'Aman ne olur şu adamı işe koy', tek istediğimiz buydu. Şimdi yol istiyoruz, havaalanı istiyoruz. Ticaret ve Sanayi Odası başkanımızla da görüştük, onların haklı talebi var. Her şey daha iyi olacak, böyle bir ümidimiz var mı? Var. Bu iktidarın yaptığı en önemli iş budur, güven var. Bugün bunlar az oldu belki, ama ileride daha çok olacak, daha iyi olacak. Gelirimiz belli, ne kazandıysak millete veriyoruz.

Yerel yönetimlerin katkılarını biraz daha artırmaya çalıştık. Bu yıl içerisinde sıkıntılarımız var, bunları biliyoruz. Biz sadece Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylülde 4 ay kesinti yapmadık. Ama Ekimden itibaren kesintiler yapmaya başladık. Eskiden kalan borçlar ve yeni yatırımlar var. Başkan bize bir dosya verecek bunları da milletvekili ve bakanlarımızla görüşeceğiz.''

Gündem Haberleri