Derin ilişki deşifre oldu

Veli Küçük, Bedrettin Dalan'ı makam aracı ve resmi kıyafetle sık sık ziyaret etmiş.

Ergenekon davası firari sanık Bedrettin Dalan'ın özel kalem müdürü olduğu ileri sürülen tutuksuz sanık İlhami Ümit Handan, 'AK Parti ve Gülen'i bitirme eylem planı' belgesine ilişkin davada diğer Ergenekon davası sanıklarını tanıyıp tanımadığı şeklindeki sorulara ilginç cevaplar verdi. "Drej Ali lakaplı Ali Yasak, tavla oynamak için gelirdi." diyen Handan, Tuğgeneral Veli Küçük'ün de makam aracı ve resmi kıyafetle Bedrettin Dalan'ı ziyarete gelip gittiğini söyledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden görülen "AK Parti ve Gülen'i bitirme eylem planı" belgesine ilişkin davada İlhami Ümit Handan'ın savunmasını tamamlamasının ardından soruşturma aşamasında verdiği ifadelerin okunmasına geçildi. Ara sıra okunan ifadelerine müdahale edip açıklamalar getiren Handan, bir ara, "Yanlış anlamayın oruç olduğum için ağzım kuruyor. Orucumu da bozmak istemedim." demesi de dikkat çekti.

Sanık Bedrettin Dalan'ın özel kalem müdürü olmadığını ve İstek Vakfı tarafından öğrencilere verilecek olan burslarla ilgili başvuruları kontrol ettiğini belirten sanık İlhami Ümit Handan, "Çeşitli devlet dairesi makamında olduğunu belirterek burs alan ancak bu makamlarda olmayan kişiler olduğunu gördük. Bedrettin Dalan bey de bir kontrol mekanizması geliştirerek beni de bu konuda sorumlu yaptı. Çevrem geniş olduğu için başvuru yapan kişilerin gerçekte belirttikleri görevlerde, makamlarda olup olmadıklarını araştırıyordum." dedi.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Burs başvurusunda bulunacak kişiler size nasıl ulaşıyordu. Makamınız ya da telefonunuz olmadığını söylediniz?" diye sordu. Handan, "Yer darlığı nedeniyle doğru düzgün kimsenin odası yoktu. Ben oralarda olurdum." dedi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel, "Nasıl yani? Kapıda mı beklerdiniz gün boyunca da gelenler sizi bulabilirdi?" diye sordu. Ümit Handan bu soruyu da "Oralarda olurdum. Bir ihtiyaç olduğunda sekreterler beni bulurdu. Korumaların odasında filan otururdum." diye cevapladı.

Firari sanık Dalan'ın yurt dışına çıkışı konusunda kendisine yardımcı olup olmadığı şeklindeki soruya ise Handan, "Normalde uçak biletlerini bir gün öncesinden biz alırız. Ancak o gün uçağa bineceğini son anda havalimanında görevli polis Yusuf Yılmaz'dan duydum. Biletini de biz almadık. Zaten havalimanına da hanımefendi ile birlikte kılı kılına yetiştiler. Bir anda çıktılar." şeklinde cevap verdi.

Dalan'ın yurt dışına çıkacağını bilmediğini belirten Handan, koruma polisi Mehmet Tunçman'ın da Dalan'ın Ankara'ya uçacağı şeklinde rapor hazırladığını, kendisinin de yolculuğun Ankara'ya yapılacağını bildiğini söyledi. Pekgüzel'in, "Peki size o kadar yakın olan birisi, her defasında biletlerini dahi sizin almanıza rağmen bu defa neden gideceği yer konusunda size bilgi verilmedi?" şeklindeki sorusuna da Handan, "Devlete yakın ve devletini seven birisi olduğum için bana güvenmemiş olsa gerek." dedi.

Bedrettin Dalan'ın yanında 18-19 yıldır çalıştığını belirten Handan, "Üniversite 12-13 yıldır var. Ondan önceleri de başkanlığa adaylığını koyduğu dönemlerde kendisine yardımcı olur, sonra kendi işimin başına giderdim. Kağıt işi yapıyordum." diye konuştu.

Savcı Pekgüzel'in sanıklardan MİT görevlisi Özel Yılmaz'ı nereden tanıdığını sorması üzerine Handan, "Çocuklarının burs işlemleri için gelip gitmesi nedeniyle tanıyorum. Burslar senelikti. Her burs alan kişi senede bir kez yani öğrenim boyunca en az 4 kez gelmek zorunda." dedi. Handan, Dalan ile Özel Yılmaz arasındaki irtibatlarının sorulması üzerine "İstanbul'a Başsavcı, Emniyet Müdürü ve MİT Başkanı geldiği zaman Dalan Başkan ziyaretlerine giderdi. Özel Yılmaz da burs için geldi. Mütevelli heyetinin bir burs şart vardı. Bu şartları kabul edenler gelirdi. Yılmaz da bu şartları kabul ederek Dalan Başkana geldi." şeklinde konuştu.

Sanık Handan, protokol sahibi kişiler ile Bedrettin Dalan'ın birbirlerini yemeğe davet ettiklerini belirterek, "Dalan Başkan üniversiteye davet edeceği kişileri öğle yemeği zamanında davet ederdi. Her gün 8-10 kişilik bir yemek masası hazırlanırdı. Yemek 3-4 saat sürerdi. Sonunu bekleyen bekler, beklemeyen de işi bitince giderdi." dedi.

Savcı Pekgüzel'in, "Bedrettin Dalan ile yaptığınız bir görüşmede 'Büyük patron İstanbul'da' diyorsunuz. Dalan da 'Anladım. Çok selamımı söyle' diye cevap veriyor. Siz de 'Biraz daha kalın. Ben size haber veririm.' şeklinde konuşuyorsunuz.

İfadenizde rektöre büyük patron dediğinizi söylediniz. Ancak konuşmalarınız şüphe içeriyor. Konuyu açıklar mısınız?" diye sordu. Handan bu soruya da "Çocuklarının anlattığı kadarıyla 5 damarı ve kalp kapakçığı değişmiş. Dinlenmesi gerektiğini, iyice iyileşip gelmesini istedim. Art niyetli bir konuşma değildi. Bunu konuşma sırasında açıkça söylemem gerekirdi." şeklinde konuştu.

Sanık Handan, soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde "Bedrettin Dalan'ın makam şoförü Coşkun Umur, Dalan hakkında arama kararı çıkarılacağını Aydın Doğan'dan duymuş." şeklindeki ifadesini kabul etmedi. Handan, "Kendisi söyleyebilecek durumda birisi. Neden gidip Coşkun'a söylesin ve Coşkun da gelip bana söylesin. O zamanki haleti ruhiyem nasılsa böyle bir ifade vermişim." dedi.

Bedrettin Dalan'ın yurt dışına çıkmadan önce Özel Yılmaz ile görüşüp görüşmedikleri şeklindeki soru üzerine Handan, "Özel Yılmaz Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'nde önce sahte anjiyo, ardından da gerçek anjiyo oldu. Ameliyattan sonra geçmiş olsun demek üzere telefon ile aradı. Ben de telefonu kendisine götürdüm. Ne konuştuklarını bilmiyorum." diye konuştu. Handan, ikinci dava sanıklarından Tuncay Özkan'ı tanıyıp tanımadığı şeklindeki soruyu da "Her ay rutin olarak Bedrettin Dalan'ı ziyarete geldiği için tanırım. Daha sonra eşi de orada çalışmaya başladı." diye cevapladı.

Ergenekon ana davası sanıklarından Veli Küçük'ü tanıyıp tanımadığı sorulan Handan, "Kendisini şahsen tanımam. Geliş gidişleri nedeniyle tanırım." dedi. Savcı Pekgüzel'in, "Giresun'da görevliyken mi tanırsınız?" sorusuna Handan, "Hayır İstanbul'daydı." cevabını verdi. Hangi görevde olduğu sorusuna ise Handan, "Jandarma Alay Komutanıydı." cevabını verdi. Bunun üzerine Pekgüzel, "Böyle bir görevi yoktu." dedi. Handan ise "4-5 yıl önce makam otosu ile gelirdi. Üzerinde resmi kıyafeti olurdu. Hiç sivil kıyafetli de görmedim." diye cevap verdi.

Savcı Pekgüzel, "Danıştay zanlısı Alparslan Arslan'ın otosunda bulunan emniyet otopark kartına benzer bir kart da sizin kayınbiraderinize ait Mor Ajans'ta yapılan aramalarda ele geçirilmiş. Size gelen işleri bu ajansta yaptığınızı ve bu eşyaların da size ait olduğunu söylediniz. Bu kartı açıklar mısınız?" diye sordu. Handan, bu kartın kendisine çoğaltması amacıyla numune olarak geldiğini söyledi. Savcı Pekgüzel'in, "gelen numuneler böyle damgalı mühürlü mü olurdu?" şeklindeki sorusuna Handan "Bazı numuneler mühürlü imzalı bazıları da boş olurdu." ifadesini kullandı.

Sanık İlhami Ümit Handan, Ergenekon ana davası sanığı Drej Ali lakalplı Alı Yasak'ı tanıyıp tanımadığı şeklindeki soruya da "Tavla oynamak için gelip giderdi. Oradan tanırım." diye cevap verdi. Savcı Pekgüzel, "Burs işi mi vardı? Yoksa ihale işi filan mı vardı? Bilginiz var mı?" diye sordu. Bunun üzerine Handan, "Burs işi olup olmadığını bilmiyorum. İhale konusunu da İstek Vakfı kendisi hallederdi zaten." diye konuştu. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorularını bitirmesinin ardından duruşmaya öğle arası verildi.

CİHAN

Gündem Haberleri