Erdoğan'dan Papandreu'ya sert yanıt

Erdoğan: AB üyeleri bizim sabrımızı deniyor.

AB'yi eleştiren Başbakan Erdoğan, "Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız, açıklayın. Sabırla test ediyorsanız sabrın da bir sonu var. Bir yere kadar bu sabrı devam ettireceğiz" dedi. Erdoğan, Türkiye'yi KKTC'de 'işgal'le suçlayan Yunan mevkidaşı Papandreu'ya da sert cevaplar verdi.
 
Erdoğan'ın konuşması:
 
Değerli büyükelçilerimiz, değerli misafirler, sizleri öncelikle sevgi ve saygı ile selamlıyorum. 3. Büyükelçiler Konferansı'nın ülkemiz ve bölgemiz için hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Çok değerli dostum Yorgo ve heyetine Erzurum'da bu toplantı da aramızda bulundukları için bir kez daha teşekkür ediyor ülkemize hoşgeldiniz diyorum. Bugün sayın Başbakan ile birlikte uzunca birlikte görüşmelerimiz oldu Türkiye ile Yunanistan arasında ki konuları ele aldığımız bu görüşmelerin ardından toplu bir açılış törenine katıldık. Bugün de geleneksek hale getirdiğimiz 3. Büyükelçiler Konferansı'nı yapıyoruz. Dünya genelinde Türkiye'yi en iyi şekilde temsil eden büyükelçilerimize burada hitap ediyoruz sayın Başbakn ve arkadaşların Erzurum'da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum. Erzurum Doğu ve Batı arasındaki zengin kültürü ile Türkiye ve Dünya tarihinde yer etmiş bir şehrimizdir. Soğuk geçen mevsimlerine göre sıcak insanı ile dadaşlığı ile hoşgörüsünden hiç bir şey kaybetmemiştir. Çok yakın bir tarihte bundan yaklaşık 100 yıl önce Erzurum toplu katliamlara maruz kaldı bugün Erzurum'da ilçelerinde yapılan sürgünü tescilin nasıl yapıldığını dinleme fırsatını bulursunuz. Bu acıları yaşamış Erzurum zafer ile gelen barış anlaşmaları ile acılarını bal eylemeyi affetmeyi başarabilmiş bir şehrimizdir. Şunu samimi olarak ifade etmek istiyorum özellikle Büyükelçilerimizin buraya dikkat çekmelerini istiyorum. Erzurum bizim dışpolitikamızın felsefesini, yaklaşımımızı ne yapmak istediğimizi anlamak isteyenlerin Erzurum tarihine bakmaları dahi yeterlidir. Tarih kin üzerine, hüsumet üzerine inşaa edilemez geçmişin acıları üzerine geçmişte yaşananlar üzerine geleceği bina edemezsiniz eğer tarihte yaşanan savaşlar, katliamlar dış politikanın belirleyicisi olsaydı bugün AB diye birşey olmazdı. AB süreci aslında siyasi veya sosyal bir başlangıç değildir ya ekonomik bir başlangıçı vardır bu başlangıç demir çelik birliği olarak başlayan başlangıç daha sonra Avrupa Ekonomik birlikteliğe dönüşmüş daha sonrada malum Avrupa Birliği'ne dönüşmüştür.

AB ÜYELERİ BİZİM SABRIMIZI DENİYOR!

AB üyesi ülkeler içerisinde hiç bir ülkeye yapılmayan, yaklaşım itibari ile sunulmaya tarz Türkiye'ye sunulmuştur. 1963 'Te resmen müracaatını olacak o günden bugüne yaklaşık 50 yıllık mücadele eden Türkiye ile resmen dalga geçen bir ülke topluluğu var. Burada ne derlerse desinler AB üyesi ülkeler bunu kendileri ile net konuştuğum için bunu değerli dostumun yanında da söylüyorum bunu herkeste biliyor. 50 Yıl sabreden bir ülke Türkiye bir başka ülke varmı? Hep bunun için sabır ettik halende ediyoruz onlar bizi aslında AB üyesi ülkeler sabır noktasında test ediyorlar bakalım nereye kadar sabır edecekler. Bende kendilerine diyorum ki eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi açıklayın eğer bizi sabır da test ediyorsanız sabırın da bir noktası var dadaşlığımızı bir yere kadar devam ettireceğiz ama dadaşlığın sabırının da bir sonu var. Dadaş öyledir ki; öldüğünde düşmanı dahi gözyaşı döker. Dadaş budur.. Nitekim Erzurum'un işgali esnasında Rus askerlerinin gözyaşı döktüğü söyleniyor. Milli Kurtuluş savaşımızın meşalesini burada Erzurum'da tutuşturan Gazi Mustafa Kemal askerlik hayatı boyunca bir çok ülke ile savaşmış olarak tüm bu ülkelerle diplomatik ilişkiler kurma çabası içinde olmuştur. Şimdi bugünde tarihimizden aldığımız bu kucaklayıcı tavır bizim rotamıza yol çiziyor, savaşların, çatışmaların ülkelere artık kazandırmadığı bir çağda yaşıyoruz bundan 100 yıl önce belki silahlanma ülkeleri avantajlı kılıyordu. Bugün öyle değil barış ve istikrar ülkeleri avantajlı konuma getiriyor bundan 30-40 yıl önce iç düşman dış düşman iç ve dış politika tayinin de belirleyici olabiliyordu bunların artık geçerliliklerini tamamen yitirdiğini görüyoruz.

SADECE TÜRKİYE DE DEĞİL TÜM DÜNYA DA BARIŞ

Dünyanın bir köşesinde bir kelebek kanat çırptığında başka bir ülkede fırtına oluşturabiliyor. Bu düşünce toplumlara ve ülkelere bir kazanç sağlamıyor tam tersine kaybettiriyor. Romanların güzel bir sözü var ; Evde oturup kalan, ölür! Diyor Romanlar. Romanların kendilerini ifade etmek için kullandıkları bu söz bizlere çok şeyler anlatıyor. Kaybolmaya kaybetmeye mahkum olurlar böyle yapanlar Türkiye ekonomisinin son 8 yılda gösterdiği ekonomik başarı bunun en somut göstergesidir. Türkiye ekonomisinin 17. sıraya çıkmasına neden olmuştur Türkiye'nin 2002 sonunda toplam ihracatı 38 milyar dolardı şuan krize rağmen 114 ile 2010'u kapattık. Şuan da Türkiye hazine tarihinin en düşük gösterge faizine ulaşmış durumda en son gösterge faiz 6.8 rekor bir seviye ile gerçekleşti borç göstergelerinde Türkiye Cumhuriyet tarihinde en önemli zamanlarını yaşıyor. Komşularımızla iyi ilişkiler tesis ederek, vizeleri kaldırarak, ticaret imkanlarını özellikle arttırarak tüm dünyaya barış çağrıları yaparak ülkeler arasında mekik dokuyarak Türkiye'yi hep birlikte bu seviyeye taşıdık. Şuan da binlerce kilometre uzaklıkta bir Tayvan bir Brezilya AB üyesi ülkelere vizesiz gelip ziyaret edebiliyor Balkanlar da artık vize diye birşey kalmadı artık hepsi birbirine gidip gelebiliyor. Artık Türkiye'ye gelip serbestçe dolaşma vizesini AB üyeleri veremiyor Brezilya'nın AB ile ne alakası var biz buna karşı değiliz Türkiye ile derdiniz ne Türkiye ne yaptı size müzakereciyiz biz şuan neymiş Türkiye büyükmüş Brezilya da büyük ona eyvallah diyorsun ee niye Türkiye? Biz istiyoruz ki onlar anlasın ki dünya bazı gerçekleri görsün ama biz sabır edeceğiz. Sadece Gaziantep üzerinden bir örneği paylaşmak istiyorum Gaziantep 1 milyona yakın turist ağırlayan şehirler arasında yer aldı, buna karşılık Suriye'nin Şam'ı, Irak'ın Bağdat'ı, İran'ın Tahran'ı aynı şekilde kazandı ve kazanıyor karşılıklı olarak kazan-kazan esas bu. Davos'ta başlattığımız süreçte Win-Win esaslarına göre gelin bunları çözelim orada kapandık çalışmalara başladık ne yapacaktık Kıbrıs  sorununu çözecektik imzalar atıldı ve atılan imzalara rağmen 26 Nisan 2004 AB bu işi çözme noktasında kararlı olduğunun sinyallerini verdi dediler ki bunda Yunanistan'ın da rolü var o zaman dostum Papandreu işin başında değildi büyükelçi arkadaşlarımın tamamı bunu bilir. Şimdi ben bir Başbakan olarak bir siyasetçi olarak sorumluluk mevkiinde ki bir insan olarak ne yapayım karşımdakilere yaptıkları bu oybirliği ile karar alıyorsunuz bu kararı halen Kuzey Kıbrıs'a karşı uygulamıyorsun. Geleceksin masada oturacağız karşılıklık menfaate dayanarak bunu çözeceksek çözelim, tüm dünya ya şu mesajımızı iletmek istiyoruz Türkiye olarak biz sadece ve sadece barıştan yanayız biz kendimize istediğimiz kadar her ülke için barış istiyoruz istikrar istiyoruz. Israrla altını çizerek birkez daha söylüyorum biz artık silahlara değil eğitime, barışı engelleyen duvarlarla değil otoyollar ile yarınlara yatırım yapan bir ülke kurmak istiyoruz bizim derdimiz bu.

BİZDEN SONRA Kİ NESİLLERE ÇÜRÜK SİYASET KALMASIN

Biz artık enerjisini çatışmaya değil barışa ve istikrara harcayan bir dünya görmek istiyoruz, ne eksen kayması ne değişiklik Ortadoğu'da da Kafkaslar'da da biz bunu görmek istiyoruz. Bağdat için ne kadar hassas isek Tiflis içinde o kadar hassaslık gösteriyoruz. Sayın Hristofyas beni gördüğü zaman diyor ki ne zaman başbaşa konuşacağız dedim ki hep böyle söylüyor yani ben kendisine dedim ki bakın bunu ikimiz değil gelin burada daha önce sayan Talat vardı şimdi Eroğlu var aynı şekilde değerli dostum Yorgo dörtlü olarak oturalım bir diğer ülke İngiltere onu da alalım isterseniz AB'de versin temsilcisini oturalım ortak olarak çalışalım. Hristofyas'ın söylediği ben Eroğlu ile hangi sıfatla masaya oturacağım dedim ki şuana kadar 45 toplantı yaptınız hangi sıfatla oturdunuz aynı sıfatla oturacaksınız. Beni bağışlayın Hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa anlaşır. Bir şeyi başarmak istiyoruz biz daha Pazartesi günü değerli dostum doğru söylüyor bir gerilim ortamını birileri tahrik ediyor bunlar zamanla karşılıklı oldu oluyor ben Pazartesi günü 52'den bu yana hiç bir Türk lideri Partikhane'ye gitmemiştir Pazartesi günü benim yardımcım sayın Arınç gitmiştir Patrikhane'yi ziyaret etmiştir. Kısa süre önce Büyükada da bir araya geldik ve verdiğimiz sözün arkasında durduğumuz için mutluyuz. Sürmene manastırın da yine ayinlere izin verdik . Bunlar benim ülkemin vatandaşları metropolitlere yönelik bizzat ben siyasi liderlere de söyledim vatandaşlığa müracat etsinler biz vatandaşlığa da alalım Lozan'ın gereği bu gereğini yapalım dedik ama öbür tarafta bizim Batı Trakya'da ki seçilmiş müftülerimiz halen kabullenilemiyor atama yapılıyorlar. Patriğin bizim tarafımızdan atanması ne kadar doğru değil ise Batı Trakya'da da bizim başmüftümüzün atanması da aynı şekilde doğru değildir. Bunları biz karşılıklı yapmamız lazım ben değerli dostumun samimiyetinden endişe etmiyorum kendisinde bu iradeyi görüyorum bizde de bu irade var ikimizde de bu irade olduğuna göre biz bu dönemde bunu başaralım diyorum. Bizden sonraki nesillere de çürük çarık bir siyaset kalmasın bunu başaralım.

TÜRKİYE İLE VİZELER KALDIRILSIN

Otururuz liderler bir araya geliriz iş oldu bitti olmaz siyaset bu değil siyasetin literatüründe bu yok fakat bunlara rağmen biz burada ki samimiyetimizi ortaya koyacağız Kıbrıs ile sorunu biz sonuna kadar destekliyoruz adil, kazançlı bir çözüm biz bunun için her türlü adımı atacağız ve bu çözümün tüm Akdeniz de barış ve katkı sağlayacağına da inanıyorum. Ülkemiz ile Yunanistan arasında ki ilişkiler tarihte hiç olmadığı kadar ilerleme gösterildi 25 mütakabat imzalandı. 2010 Yılı Yunanistan ile aramızda ki gelişmelere sebep oldu. Mayıs 2010'da 10 bakan arkadaşımız ile beraber Atina'daydık. Temmuz gibi hedefimiz tekrar bunun ikincisini en geniş anlamda yapmak. İki Başbakan'ın eşbaşkanlığında bu süreci devam ettirelim istiyoruz. Atılan bu adımlar ile Türkiye- Yunanistan ilişkileri farklı noktalara ulaşsın hele şu vizeler kalkarsa halklarımızın birbiri ile kaynaşması daha iyi olacaktır. Bu toplantılar ile artık ekonomik alandada gerçekten imkanlar artıyor aramızda ki dış ticaret hacmi de gelişiyor. Bundan dolayı bizler mutluyuz, memnunuz, bu memnuniyet sebebi ile Yunanistan-Türkiye ilişikilerinin temsilci olmasını da diliyoruz. Bu sorunlara çözüm bulduğumuz da karşılıklı olarak yaşadığımız sorunlara da çözüm bulunmuş olacaktır. Uzlaşı ruhu inanıyorum ki barış için gereklidir bunu yakalamamız lazım bizler bunu karşılıklı olarak adım attığımız da bunu çözeriz ama yazılı ve görsel medya ne der dersek bu işi çözemeyiz tahrik edenler olacak biz doğru olduğuna inanıyorsak karar vericiler olarak oturacağız konuşacağız adımlarımızı kararlı bir şekilde atacağız bunun başarılmaması diye birşeyi ben doğrusu tahmin etmiyorum.

Ön kabullerden sıyrılmamız gerekiyor ve Türk dış politikasının geleceğine yönelik kapsamlı görüşmelerin yapılması gerek. Bu konferans vesilesi ile inanıyorum ki aramızda ki ilişkiler konusunda varılan ilerlemenin göstergesidir. Biz Türkiye olarak Akdeniz'in de Ege'ninde savaş değil barış denizi olarak görüyoruz aynı yaklaşımı Yunanistan'dan da görmekten mutluluk duyuyoruz.

2010 Yılını başta ekonomik olmak üzere güzel olaylar ile uğurladık gerek kültürel alanda özellikle küresel finans krizine karşı gösterdiğiniz direnç ile geleceğe umutla bakıyoruz. Hedefimiz artık Cumhuriyetimizin 100. yılıdır yani 2023 yılıdır, 2023 'de iddialı ama ulaşılabilir hedefler belirledik bu hedefler ile uyumlu ve vizyonlu hareket ediyoruz. 2 Trilyon dolar milli geliri, 25 bin dolar kişi başına milli geliri hedeflemiş durumdayız ben artık şu kadar duble yol, şu kadar havayolu, hızlı tren hatlarını anlatacak değilim bunlar yapılıyor yapmaya da devam edeceğiz. Ben tüm büyükelçilerimizin dünyada ki temsil ettikleri yerlerde 2023 vizyonu ile hareket edeceklerine Türkiye'nin bu gelişiminde katkı sağlayacaklarına inanıyorum. Beraber sizler ile birlikte olan eşlerinize görev yaptığınız ülkelerde ki vatandaşlarımıza selamlarımızı iletmenizi rica ediyorum. Değerli dostum Yorgo'ya bu akşamı bizimle paylaştığı için teşekkür ediyor hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.'' Diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
İhlassondakika.com
 
 
Erdoğan'ın konuşması:
 
Değerli büyükelçilerimiz, değerli misafirler, sizleri öncelikle sevgi ve saygı ile selamlıyorum. 3. Büyükelçiler Konferansı'nın ülkemiz ve bölgemiz için hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Çok değerli dostum Yorgo ve heyetine Erzurum'da bu toplantı da aramızda bulundukları için bir kez daha teşekkür ediyor ülkemize hoşgeldiniz diyorum. Bugün sayın Başbakan ile birlikte uzunca birlikte görüşmelerimiz oldu Türkiye ile Yunanistan arasında ki konuları ele aldığımız bu görüşmelerin ardından toplu bir açılış törenine katıldık. Bugün de geleneksek hale getirdiğimiz 3. Büyükelçiler Konferansı'nı yapıyoruz. Dünya genelinde Türkiye'yi en iyi şekilde temsil eden büyükelçilerimize burada hitap ediyoruz sayın Başbakn ve arkadaşların Erzurum'da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum. Erzurum Doğu ve Batı arasındaki zengin kültürü ile Türkiye ve Dünya tarihinde yer etmiş bir şehrimizdir. Soğuk geçen mevsimlerine göre sıcak insanı ile dadaşlığı ile hoşgörüsünden hiç bir şey kaybetmemiştir. Çok yakın bir tarihte bundan yaklaşık 100 yıl önce Erzurum toplu katliamlara maruz kaldı bugün Erzurum'da ilçelerinde yapılan sürgünü tescilin nasıl yapıldığını dinleme fırsatını bulursunuz. Bu acıları yaşamış Erzurum zafer ile gelen barış anlaşmaları ile acılarını bal eylemeyi affetmeyi başarabilmiş bir şehrimizdir. Şunu samimi olarak ifade etmek istiyorum özellikle Büyükelçilerimizin buraya dikkat çekmelerini istiyorum. Erzurum bizim dışpolitikamızın felsefesini, yaklaşımımızı ne yapmak istediğimizi anlamak isteyenlerin Erzurum tarihine bakmaları dahi yeterlidir. Tarih kin üzerine, hüsumet üzerine inşaa edilemez geçmişin acıları üzerine geçmişte yaşananlar üzerine geleceği bina edemezsiniz eğer tarihte yaşanan savaşlar, katliamlar dış politikanın belirleyicisi olsaydı bugün AB diye birşey olmazdı. AB süreci aslında siyasi veya sosyal bir başlangıç değildir ya ekonomik bir başlangıçı vardır bu başlangıç demir çelik birliği olarak başlayan başlangıç daha sonra Avrupa Ekonomik birlikteliğe dönüşmüş daha sonrada malum Avrupa Birliği'ne dönüşmüştür.

AB ÜYELERİ BİZİM SABRIMIZI DENİYOR!

AB üyesi ülkeler içerisinde hiç bir ülkeye yapılmayan, yaklaşım itibari ile sunulmaya tarz Türkiye'ye sunulmuştur. 1963 'Te resmen müracaatını olacak o günden bugüne yaklaşık 50 yıllık mücadele eden Türkiye ile resmen dalga geçen bir ülke topluluğu var. Burada ne derlerse desinler AB üyesi ülkeler bunu kendileri ile net konuştuğum için bunu değerli dostumun yanında da söylüyorum bunu herkeste biliyor. 50 Yıl sabreden bir ülke Türkiye bir başka ülke varmı? Hep bunun için sabır ettik halende ediyoruz onlar bizi aslında AB üyesi ülkeler sabır noktasında test ediyorlar bakalım nereye kadar sabır edecekler. Bende kendilerine diyorum ki eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi açıklayın eğer bizi sabır da test ediyorsanız sabırın da bir noktası var dadaşlığımızı bir yere kadar devam ettireceğiz ama dadaşlığın sabırının da bir sonu var. Dadaş öyledir ki; öldüğünde düşmanı dahi gözyaşı döker. Dadaş budur.. Nitekim Erzurum'un işgali esnasında Rus askerlerinin gözyaşı döktüğü söyleniyor. Milli Kurtuluş savaşımızın meşalesini burada Erzurum'da tutuşturan Gazi Mustafa Kemal askerlik hayatı boyunca bir çok ülke ile savaşmış olarak tüm bu ülkelerle diplomatik ilişkiler kurma çabası içinde olmuştur. Şimdi bugünde tarihimizden aldığımız bu kucaklayıcı tavır bizim rotamıza yol çiziyor, savaşların, çatışmaların ülkelere artık kazandırmadığı bir çağda yaşıyoruz bundan 100 yıl önce belki silahlanma ülkeleri avantajlı kılıyordu. Bugün öyle değil barış ve istikrar ülkeleri avantajlı konuma getiriyor bundan 30-40 yıl önce iç düşman dış düşman iç ve dış politika tayinin de belirleyici olabiliyordu bunların artık geçerliliklerini tamamen yitirdiğini görüyoruz.

SADECE TÜRKİYE DE DEĞİL TÜM DÜNYA DA BARIŞ

Dünyanın bir köşesinde bir kelebek kanat çırptığında başka bir ülkede fırtına oluşturabiliyor. Bu düşünce toplumlara ve ülkelere bir kazanç sağlamıyor tam tersine kaybettiriyor. Romanların güzel bir sözü var ; Evde oturup kalan, ölür! Diyor Romanlar. Romanların kendilerini ifade etmek için kullandıkları bu söz bizlere çok şeyler anlatıyor. Kaybolmaya kaybetmeye mahkum olurlar böyle yapanlar Türkiye ekonomisinin son 8 yılda gösterdiği ekonomik başarı bunun en somut göstergesidir. Türkiye ekonomisinin 17. sıraya çıkmasına neden olmuştur Türkiye'nin 2002 sonunda toplam ihracatı 38 milyar dolardı şuan krize rağmen 114 ile 2010'u kapattık. Şuan da Türkiye hazine tarihinin en düşük gösterge faizine ulaşmış durumda en son gösterge faiz 6.8 rekor bir seviye ile gerçekleşti borç göstergelerinde Türkiye Cumhuriyet tarihinde en önemli zamanlarını yaşıyor. Komşularımızla iyi ilişkiler tesis ederek, vizeleri kaldırarak, ticaret imkanlarını özellikle arttırarak tüm dünyaya barış çağrıları yaparak ülkeler arasında mekik dokuyarak Türkiye'yi hep birlikte bu seviyeye taşıdık. Şuan da binlerce kilometre uzaklıkta bir Tayvan bir Brezilya AB üyesi ülkelere vizesiz gelip ziyaret edebiliyor Balkanlar da artık vize diye birşey kalmadı artık hepsi birbirine gidip gelebiliyor. Artık Türkiye'ye gelip serbestçe dolaşma vizesini AB üyeleri veremiyor Brezilya'nın AB ile ne alakası var biz buna karşı değiliz Türkiye ile derdiniz ne Türkiye ne yaptı size müzakereciyiz biz şuan neymiş Türkiye büyükmüş Brezilya da büyük ona eyvallah diyorsun ee niye Türkiye? Biz istiyoruz ki onlar anlasın ki dünya bazı gerçekleri görsün ama biz sabır edeceğiz. Sadece Gaziantep üzerinden bir örneği paylaşmak istiyorum Gaziantep 1 milyona yakın turist ağırlayan şehirler arasında yer aldı, buna karşılık Suriye'nin Şam'ı, Irak'ın Bağdat'ı, İran'ın Tahran'ı aynı şekilde kazandı ve kazanıyor karşılıklı olarak kazan-kazan esas bu. Davos'ta başlattığımız süreçte Win-Win esaslarına göre gelin bunları çözelim orada kapandık çalışmalara başladık ne yapacaktık Kıbrıs  sorununu çözecektik imzalar atıldı ve atılan imzalara rağmen 26 Nisan 2004 AB bu işi çözme noktasında kararlı olduğunun sinyallerini verdi dediler ki bunda Yunanistan'ın da rolü var o zaman dostum Papandreu işin başında değildi büyükelçi arkadaşlarımın tamamı bunu bilir. Şimdi ben bir Başbakan olarak bir siyasetçi olarak sorumluluk mevkiinde ki bir insan olarak ne yapayım karşımdakilere yaptıkları bu oybirliği ile karar alıyorsunuz bu kararı halen Kuzey Kıbrıs'a karşı uygulamıyorsun. Geleceksin masada oturacağız karşılıklık menfaate dayanarak bunu çözeceksek çözelim, tüm dünya ya şu mesajımızı iletmek istiyoruz Türkiye olarak biz sadece ve sadece barıştan yanayız biz kendimize istediğimiz kadar her ülke için barış istiyoruz istikrar istiyoruz. Israrla altını çizerek birkez daha söylüyorum biz artık silahlara değil eğitime, barışı engelleyen duvarlarla değil otoyollar ile yarınlara yatırım yapan bir ülke kurmak istiyoruz bizim derdimiz bu.

BİZDEN SONRA Kİ NESİLLERE ÇÜRÜK SİYASET KALMASIN

Biz artık enerjisini çatışmaya değil barışa ve istikrara harcayan bir dünya görmek istiyoruz, ne eksen kayması ne değişiklik Ortadoğu'da da Kafkaslar'da da biz bunu görmek istiyoruz. Bağdat için ne kadar hassas isek Tiflis içinde o kadar hassaslık gösteriyoruz. Sayın Hristofyas beni gördüğü zaman diyor ki ne zaman başbaşa konuşacağız dedim ki hep böyle söylüyor yani ben kendisine dedim ki bakın bunu ikimiz değil gelin burada daha önce sayan Talat vardı şimdi Eroğlu var aynı şekilde değerli dostum Yorgo dörtlü olarak oturalım bir diğer ülke İngiltere onu da alalım isterseniz AB'de versin temsilcisini oturalım ortak olarak çalışalım. Hristofyas'ın söylediği ben Eroğlu ile hangi sıfatla masaya oturacağım dedim ki şuana kadar 45 toplantı yaptınız hangi sıfatla oturdunuz aynı sıfatla oturacaksınız. Beni bağışlayın Hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa anlaşır. Bir şeyi başarmak istiyoruz biz daha Pazartesi günü değerli dostum doğru söylüyor bir gerilim ortamını birileri tahrik ediyor bunlar zamanla karşılıklı oldu oluyor ben Pazartesi günü 52'den bu yana hiç bir Türk lideri Partikhane'ye gitmemiştir Pazartesi günü benim yardımcım sayın Arınç gitmiştir Patrikhane'yi ziyaret etmiştir. Kısa süre önce Büyükada da bir araya geldik ve verdiğimiz sözün arkasında durduğumuz için mutluyuz. Sürmene manastırın da yine ayinlere izin verdik . Bunlar benim ülkemin vatandaşları metropolitlere yönelik bizzat ben siyasi liderlere de söyledim vatandaşlığa müracat etsinler biz vatandaşlığa da alalım Lozan'ın gereği bu gereğini yapalım dedik ama öbür tarafta bizim Batı Trakya'da ki seçilmiş müftülerimiz halen kabullenilemiyor atama yapılıyorlar. Patriğin bizim tarafımızdan atanması ne kadar doğru değil ise Batı Trakya'da da bizim başmüftümüzün atanması da aynı şekilde doğru değildir. Bunları biz karşılıklı yapmamız lazım ben değerli dostumun samimiyetinden endişe etmiyorum kendisinde bu iradeyi görüyorum bizde de bu irade var ikimizde de bu irade olduğuna göre biz bu dönemde bunu başaralım diyorum. Bizden sonraki nesillere de çürük çarık bir siyaset kalmasın bunu başaralım.

TÜRKİYE İLE VİZELER KALDIRILSIN

Otururuz liderler bir araya geliriz iş oldu bitti olmaz siyaset bu değil siyasetin literatüründe bu yok fakat bunlara rağmen biz burada ki samimiyetimizi ortaya koyacağız Kıbrıs ile sorunu biz sonuna kadar destekliyoruz adil, kazançlı bir çözüm biz bunun için her türlü adımı atacağız ve bu çözümün tüm Akdeniz de barış ve katkı sağlayacağına da inanıyorum. Ülkemiz ile Yunanistan arasında ki ilişkiler tarihte hiç olmadığı kadar ilerleme gösterildi 25 mütakabat imzalandı. 2010 Yılı Yunanistan ile aramızda ki gelişmelere sebep oldu. Mayıs 2010'da 10 bakan arkadaşımız ile beraber Atina'daydık. Temmuz gibi hedefimiz tekrar bunun ikincisini en geniş anlamda yapmak. İki Başbakan'ın eşbaşkanlığında bu süreci devam ettirelim istiyoruz. Atılan bu adımlar ile Türkiye- Yunanistan ilişkileri farklı noktalara ulaşsın hele şu vizeler kalkarsa halklarımızın birbiri ile kaynaşması daha iyi olacaktır. Bu toplantılar ile artık ekonomik alandada gerçekten imkanlar artıyor aramızda ki dış ticaret hacmi de gelişiyor. Bundan dolayı bizler mutluyuz, memnunuz, bu memnuniyet sebebi ile Yunanistan-Türkiye ilişikilerinin temsilci olmasını da diliyoruz. Bu sorunlara çözüm bulduğumuz da karşılıklı olarak yaşadığımız sorunlara da çözüm bulunmuş olacaktır. Uzlaşı ruhu inanıyorum ki barış için gereklidir bunu yakalamamız lazım bizler bunu karşılıklı olarak adım attığımız da bunu çözeriz ama yazılı ve görsel medya ne der dersek bu işi çözemeyiz tahrik edenler olacak biz doğru olduğuna inanıyorsak karar vericiler olarak oturacağız konuşacağız adımlarımızı kararlı bir şekilde atacağız bunun başarılmaması diye birşeyi ben doğrusu tahmin etmiyorum.

Ön kabullerden sıyrılmamız gerekiyor ve Türk dış politikasının geleceğine yönelik kapsamlı görüşmelerin yapılması gerek. Bu konferans vesilesi ile inanıyorum ki aramızda ki ilişkiler konusunda varılan ilerlemenin göstergesidir. Biz Türkiye olarak Akdeniz'in de Ege'ninde savaş değil barış denizi olarak görüyoruz aynı yaklaşımı Yunanistan'dan da görmekten mutluluk duyuyoruz.

2010 Yılını başta ekonomik olmak üzere güzel olaylar ile uğurladık gerek kültürel alanda özellikle küresel finans krizine karşı gösterdiğiniz direnç ile geleceğe umutla bakıyoruz. Hedefimiz artık Cumhuriyetimizin 100. yılıdır yani 2023 yılıdır, 2023 'de iddialı ama ulaşılabilir hedefler belirledik bu hedefler ile uyumlu ve vizyonlu hareket ediyoruz. 2 Trilyon dolar milli geliri, 25 bin dolar kişi başına milli geliri hedeflemiş durumdayız ben artık şu kadar duble yol, şu kadar havayolu, hızlı tren hatlarını anlatacak değilim bunlar yapılıyor yapmaya da devam edeceğiz. Ben tüm büyükelçilerimizin dünyada ki temsil ettikleri yerlerde 2023 vizyonu ile hareket edeceklerine Türkiye'nin bu gelişiminde katkı sağlayacaklarına inanıyorum. Beraber sizler ile birlikte olan eşlerinize görev yaptığınız ülkelerde ki vatandaşlarımıza selamlarımızı iletmenizi rica ediyorum. Değerli dostum Yorgo'ya bu akşamı bizimle paylaştığı için teşekkür ediyor hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.'' Diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
İhlassondakika.com 

Perde Arkası Haberleri