İsrail, Yaser Arafat'ı nasıl zehirledi?

Siyasete başladığı günden ölüm döşeğine kadar hep Arafat'ın yanında olan Masri, "İsrail, zehri elini sıkarak ve öperek verdi. Fransa da otopsiyi akıllıca yaptı, hiçbir şey öğrenemedik" dedi.

Siyasete başladığı günden ölüm döşeğine kadar hep Arafat'ın yanında olan Masri, "İsrail, zehri elini sıkarak ve öperek verdi. Fransa da otopsiyi akıllıca yaptı, hiçbir şey öğrenemedik" dedi.

Filistin'in efsane lideri Yaser Arafat, hayatını ülkesinin bir gün bağımsız bir devlet olması idealine adadı. 2004 yılında 75 yaşında öldüğünde ne yazık ki en büyük hayalini gerçekleştirememişti. Tedavi için Fransa'nın başkenti Paris'e götürülmesinin ardından rahatsızlığı ve ölümüne ilişkin dedikodular arttı. Siroz, AIDS hatta kansere yakalanmış olabileceği söylenirken tüm kafalardaki "Zehirlendi mi?" sorusu asla yanıt bulamadı. Hala Filistinlilerin çok büyük bir kısmı daha önce Hamas liderlerinden Halid Meşal'e yönelik başarısız bir zehirleme operasyonunda bulunan İsrail gizli servisinin, aynı taktiği Arafat'a da uyguladığına inanıyor. Arafat'ın siyasi hayatında hep yanında olan, Paris'teki tedavisi sırasında da tüm sürece yakından tanıklık eden işadamı Munib el Masri de zehirlendiğini düşünenlerden.

"PANZEHİRİ İSTEYEMEDİK"

"Kesinlikle İsrail tarafından zehirlendi. Ona yavaş yavaş verdiler. Elini sıkarak; öperek. Arafat hep insanlara yakın biri oldu. Herkes gidip onu görebilirdi. Meşal'e ne yaptıklarını biliyorsunuz. Ürdün Kralı Hüseyin çok sinirlenmişti ve İsrail'den panzehirini göndermelerini sağladı. Ancak biz ne yazık ki panzehirini getirtemedik. Gerçeği bize tarih söyleyecek." "Panzehir gelse Arafat kurtulabilir miydi?" diye sorduğumda yanıtı "Evet" oluyor: "Ama İsrail zehirlediğini asla kabul etmedi ki. Bu durumda da Fransa panzehiri isteyemezdi." Filistin yönetiminin neden kendi otopsisini yapmadığını merak ediyorum: "Fransızlar otopsiyi çok akıllı bir şekilde kendileri uyguladı. Anlaşılması çok zor oldu. Ceset getirildiğinde yapabilirdik ancak şok içindeydik. Ölümüyle zaten sarsılmıştık ve bunun artık bir işe yarayacağına inanmıyorduk. Arafat gizemiyle öldü."

"YOLSUZLUK KARA LEKE"

El Fetih lideri Arafat, Filistin mücadelesine 40 yılıyla damga vurmuş bir isim. Ancak ölümüne yakın hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları ve siyasi hataları daha çok anılır oldu. Oslo Anlaşması'ndan sonra 1994'te Arafat'ın isteğiyle Maliye ve Yeniden Yapılanma Bakanı olan Masri, "Bakan iken anlaşamadık ve bu görevi sadece 3 gün yaptım. Ancak geri kalan 3 yıl boyunca hep danışmanı oldum" diye anlatıyor. "Hataları var mıydı?" sorusuna yanıtı ise kesin: "Tabii ki ama öncelikle iyi bir liderdi. Ben dahil birçok Filistinlinin geri dönmesini sağladı. Ancak yöneticilik yeteneği yoktu. Çatışmayı çok daha iyi yönetebilirdi. Daha demokratik olabilir ve karar mekanizmasında daha fazla insana danışabilirdi. Birçok insana danışıyordu. Ancak en sonunda hep kendini dinlerdi." "Peki ya Arafat'ın İsviçre hesabına gizli gönderdiği milyonlarca dolar ve El Fetih yönetimindeki yolsuzluk?" diye soruyorum. Masri'ye göre bu partinin üzerinde kara bir leke. "Bu konuda Arafat'ı uyarmıştım. Elinden geleni yapmaya çalıştı. Ama yurtdışına para kaçırdığı mantıksız bir suçlama. Onun tüm para işlerini bilirdim. Bizim gerçek sorunumuz yolsuzluk değil ki işgal. Bakın (eliyle tepeleri gösteriyor) Ramallah Filistin toprağı ama tepelerimiz İsrailli yasadışı yerleşimcilerle dolu. İşgal altındayken ahlakınız yerlere iner. Her şey felakettir ve toplumda denge kalmaz."

TEK ÇÖZÜM SİVİL DİRENİŞ

İşadamı ve siyasetçi Masri, Filistin sorununun silahla değil sivil direnişle çözüleceğini anlattı: "İşgale karşı Gandhi tarzı sivil direniş gerekiyor. Her gün iki saat çalışmayı bırakalım. Filistinlilerin hepsi otursun. Açlık grevlerine gidelim. Her gün insanlar ölürse dünya bunu görür. Ben bile başlamaya hazırım." Ama Arafat silahlı intifadaya büyük destek verdi diye söze karıştığımda bu karara karşı çıkıyor: "İki taraf birbiriyle eş değil. Bizim küçük silahlarımız var onların tankları. Silahla bu işi çözemezsiniz." Söyleşimizin başında "Tek bir hayalim var gerçekleşmeyen. Son sorun bu olsun" demişti ya Masri. İşte bunu soruyorum son olarak: "Bugüne kadar gerçekleşmemiş tek hayalim Filistin devletinin kurulmasını görmekti. Her gün dua ediyorum. Allah bana Kudüs'ün Filistin toprağı olduğu günü görmemi ve Filistin'i bağımsız görmemi gösterir. İlk bağımsızlık günümüzde gidip Kudüs'te dua edeceğim."
 

Sabah gazetesi

Dünya Haberleri