Kendi kendini tasfiye eden gazeteciler

Hürriyet yazarı Oktay Ekşi de kalemiyle kendini bitiren gazeteciler arasına katıldı! Yazısında ölçüyü fazlasıyla kaçıran Ekşi, yıllardır çalıştığı kurumdan ayrılmak durumundan kaldı.

 Ekşi'nin kendi başına ördüğü çorap bir kez daha halkı aşağılayan, insanların değerleriyle alay eden yazarların yazılarıyla kendilerini nasıl tasfiye ettiklerini gösterdi.

Ne olduğunu hep beraber hatırlayalım. Süreç Oktay Ekşi'nin 28 Ekim 2010 tarihinde 'Az demişiz' başlıklı yazısıyla başladı. Ekşi, yazısında HES (hidroelektrik santralleri) ile ilgili olarak hükümeti eleştirdi. Fakat yazının sonuna doğru eleştiri 'hakarete' dönüştü ve amacını aştı. 'Şimdi analarını bile satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz.' ifadeleri sadece yazıyı değil, Ekşi'nin başyazarlığını da bitirdi. 36 yıldır başköşede 'korunaklı zeminde' istediğini yazan Ekşi, tepkiler üzerine Hürriyet'ten istifa etti. Ancak Basın Konseyi başkanlığından ayrılmadı. Şimdilik ortalıkta görünmeyen Ekşi'nin Doğan Medya'da kalıp kalmayacağını zaman gösterecek. Taraf yazarı Yıldıray Oğur, 'Her laik yazar Sözcü'yü tadacak.' demişti, Sözcü okurları da şimdiden Ekşi'yi bu adrese davet ediyor!

Ekşi olayı bir kez daha 'kendini tasfiye eden gazetecileri' hatırımıza getirdi. Hatırlayalım:

Herkes Emin Çölaşan'ı Hürriyet'in 'demirbaş yazar'ı olarak görüyordu. İyi mevzilenmiş, dokunulmazlık hakkı sınırsız bir yazardı. O da öyle olduğuna inanıyordu ki yazılarında sonuna kadar bunu kullandı. 22 yıl boyunca Hürriyet'te yazan Çölaşan, sivri kalemiyle laik çevreleri mutlu etti ama toplumun geneline uzak düştü. Toplumu anlamak yerine akıl vermeyi tercih etti. İnsanına yabancı olmak, değişen Türkiye'ye ayak uyduramamak onun Hürriyet'teki yolculuğunun da sonu oldu. Tarihler 24 Temmuz 2007'yi gösteriyordu. Çölaşan, 'Sürpriz' başlıklı yazısının sonunda şu ifadeleri kullandı: "Seçim günü uzay gemisinden paraşütle, hiç bilmediğimiz bir ülkeye indik. Burasının Türkiye olduğunu öğrendik. Ülkenin gerçeklerini, nasıl böyle yanıldığımızı da yakında inşallah öğrenmeye başlayacağız!" Çölaşan'ın hayal kırıklığı toplumun değişimine ayak uyduramayan gazetecilerin de durumunu gösteriyordu. Toplum artık 'tanrıyazar'lara geçit vermiyordu. Çölaşan'la Hürriyet arasındaki yol, burada ayrıldı. Gazete yönetimiyle ihtilafa düşen Çölaşan istifa etti. En önce de eski patronu Aydın Doğan'a çaktı! Bir müddet kendini kitap yazmaya adadı, derdini okurlarına anlattı! 13 Ekim 2009'da Çölaşan, 'Merhaba' diyerek Sözcü'de yazmaya başladı. Artık onu kucaklayacak marjinal kesim buradaydı!

Yazarımız 'Elit köy'den bildiriyor

Bekir Coşkun, Hürriyet'te Onuncu Köy'ün sahibiydi. Ama Coşkun'un köyü halkın çok uzağındaydı. Zaten yazıları halkın bu köye giremeyeceğini her defasında gösterdi. O, Mayıs 2007'de kaleme aldığı "Göbeğini Kaşıyan Adam" yazısıyla da bunu ilan etti. Halkı aşağılayan ifadeleri ardı ardına sıralayan Coşkun, 'elitler köyünden' 17 yıl boyunca Türk halkına yazdı! En az dostu Çölaşan kadar yerinden emindi! Ama bir gün amiral gemisinden, 'mecburi çıkış' kapısına doğru gitmek zorunda kaldı. Hürriyet'ten istifa ettikten sonra Habertürk'te yazmaya başladı ama kısa süre sonra gazeteyle yolları ayrıldı. Şimdi, Cumhuriyet'te 'Onuncu Köy'ünü yeniden kurdu. Yazamadığı günlerde içinde biriken öfkesini 'Başın Öne Eğilmesin' yazısında gösterdi. Coşkun, referandum sonuçlarını değerlendirdiği yazısında "(...) Ama yüzde 42'nin içinde, referandum öncesi "evet" diye yırtınan, referandumdan sonra olanları görünce oturup "pişmanlık yazısı" yazan o ahmak yoktu... Göbeğini kaşıyan adam da yoktu yüzde 42'nin içinde... Nohut torbası için "Evet" diyen de..." ifadeleriyle söylemini sürdürdü.

Mine G. Kırıkkanat'ın yıldızı -kendini 'beyaz' gördüğü için- halkla hiçbir zaman barışmadı! Tabii halk da onun 'Halkımız eğleniyor' yazısını unutmadı. Bu yazı da Kırıkkanat'ın toplumla aynı sularda yüzmediğini açıkça gösterdi. Türk'ün mangal tutkusundan, kirli beyaz atletli ve paçalı donlu adamlardan, siyah çarşaflı ve türbanlı kadınlardan bahsederken adeta topluma bakışını dile getirdi! İtiraf edelim bu toplumda yaşayan insanlar olarak hepimiz de bir nebze olsun alındık. Toplumu aşağılamakta sakınca görmeyen Kırıkkanat, marjinal bir yazar olmanın ötesine gidemedi. Farklı gazetelerde yazarlık serüvenini sürdürdükten sonra İspanya muhabiri olarak başladığı Cumhuriyet Gazetesi'ne 20 yıl sonra geri döndü. 

ZAMAN

Medyanaliz Haberleri