"Kotku" Koruları, "Hakyol" Ormanları

Nedir bu hayat ve ölüm; biz nereden geliyor, nereye gidiyoruz? Bu dünyadaki durumumuz ne? Ne tür bir yaşam sürmeliyiz? Gerçek mutluluğu nerede ve nasıl elde edebiliriz?

 

 

"Kotku" Koruları, "Hakyol" Ormanları

 

 

Nedir bu hayat ve ölüm; biz nereden geliyor, nereye gidiyoruz? Bu dünyadaki durumumuz ne? Ne tür bir yaşam sürmeliyiz? Gerçek mutluluğu nerede ve nasıl elde edebiliriz? Bunca yalan ve yanlış arasında, asıl doğruyu, sapasağlam hakikatı nasıl seçeceğiz?

Bunlar gibi çok önemli, can alıcı soruların en tatmin edici, huzur verici, mutlu edici, yapıcı, olumlu, etkili, anlamlı cevapları İslâm dinindedir.

Bizi Allahu Teâlâ yarattı, O’nun varlığına, birliğine, kudretine, yüceliğine, celaline, cemaline candan inanmış, gönül vermiş bulunuyoruz. O bizi bu âleme imtihan etmek için göndermiştir. Ölümden sonra âhirette huzuruna varıp, O’na bu dünya hayatımızda yaptıklarımızdan hesap vereceğiz.

Burada iman edenler, amel-i sâlihle, ibadet ve taatle, iyi işler yaparak olgun ve dolgun bir ömür geçirenler orada mükâfata erecek, cennetlik olacak, ebedî saadeti bulacaklar. Kâfirler, günahkârlar, kötü işler yapanlar ise cezalarını çekecek, ektiklerini biçecek, belalarını bulacak, cehennemde cayır cayır yanacak, türlü azaplarla mahvolacaklar.

Genel olarak ölümle dünya imtihanı biter, kazanç veya zarar imkânı kapanır, kişinin ‘defter’i dürülür. Fakat özel olarak bazı kişilerin sevap veya günah kazanma durumları kesintiye uğramaz; hayırlı bir âdet ve gelenek bırakan, iyi bir çığır açanların sevabı, o yolda yürüyenler oldukça devam eder; aksine kötü bir çığır açanlar da o tür kötülüğü yapmaya devam edildiği müddetçe mezarlarında günah kazanmaya devam ederler, kemikleri sızlar, azap görürler. O halde bizler ömür boyu iyilikler peşinde koşmalıyız. Bir anımız bile boş geçmemeli. Âhirete göçtükten sonra dahi ecir ve sevap kazanmamıza sebep olacak işler başarmalı; geride hayrât ü hasenât, sadakât-ı câriyât, imârât ü meberrât, hayır tesisleri, gelir kaynakları, çeşmeler, köprüler, yollar, camiler, hastaneler gibi insanların faydalanacakları eserler bırakmaya gayret etmeliyiz.

Hayırlı evlatlar, nesiller yetiştirmek en büyük amacımız olmalı. İrşat ve talim terbiye yolunda eserler, kitaplar yazmalı, kurslar, okullar, kütüphaneler tesis etmeli, kâmil insan yetiştiren eğitimciler, hocalar, mürşitler yetiştirmeye var gücümüzle destek vermeliyiz. Böyle büyük zâtların hayatlarında kadr u kıymetlerini takdir etmeli, vefatlarından sonra hatıralarını yaşatmaya özen göstermeli, gençleri onların yollarına özendirmeye çalışmalıyız.

Bu sayılanları bizler, HAKYOL Vakfımız yoluyla tahakkuk ettirme gayretindeyiz. Okullar, kurslar, enstitüler tesis eyledik, mecmualar çıkardık, kitaplar neşrediyor, öğrencileri, halkı, aileleri en yüksek seviyede eğitmeye ihtimam gösteriyoruz.

Sizlere yeni teklifimiz şu:

Geliniz, bu kez de çevremizdeki ölü arazileri ihya etmeye seferber olalım, çıplak dağları ağaçlandıralım, bozkırları yemyeşil hale getirelim.

Mesela: Başta değerli hocamız, cennetmekân, firdevs-âşiyan, kutbu’l-aktâb Mehmed Zahid hazretleri adına olmak üzere tüm evliyâullah mürşitlerimiz için yurdumuzun her yerinde ‘Kotku’ koruları, ‘Hakyol’ ormanları, ‘Gümüşhaneli’ parkları, ‘Hâlidiye’ bahçeleri vs. tesis edelim. Tatil günlerimizi temiz havada ağaç dikerek, dikilmişlere bakım yaparak, ailece piknik havası içinde geçirmeye yönelelim. Halkı, kahvehane ve kumarhanelerde vakit öldürmekten, günaha girmekten, paslanmaktan, küflenmekten, ömür telef etmekten kurtaralım. Arkamızda bize sevap bırakacak eser olarak bir de ormanlar, korular, parklar, bahçeler, ağaçlar, fidanlar bırakalım.

Çünkü bir ağacın gölgesinde oturuldukça, meyvelerinden kuşlar bile gagaladıkça, odunundan dahi istifade olundukça, diken zâta kabirde rahmet iner, ecir ve sevap verilir.

Tepeden tırnağa çiçeklerle bezenmiş ağaçlar, meyve yüklü dallar, kuşların cıvıldaştığı, bülbüllerin şakıdığı korular, yemyeşil, tertemiz, mis kokulu ormanlar ne güzeldir yâ Rabbi!

Bırak, keyfini sürsün

Şehirlerin köleler!

Yeter bizi tuttuğu,

Tükensin velveleler

Kalk arkadaş gidelim,

Çokların unuttuğu

Allah’ı zikredelim;

Gül ve sümbül hırkamız,

Sular, kuşlar halkamız!1

 

Mahmud Esad Coşan, Başmakaleler 2 

 

Dipnotlar

1. Necip Fazıl, Çile, s. 176.

zinde.info

Yaşam Haberleri