'Osmanlı Sultanı Birinci Erdoğan'

Hamed El Majed, 'Osmanlı Sultanı Birinci Erdoğan' adlı makalesinde, "İslam dünyası halkları ise ilk defa böyle özel ve lezzetli bir Türk tatlısının tadına varıyor" dedi.

Hamed El Majed*

Bahsettiğimiz “Osmanlı Sultanı”nın ülkesi Siyonist rejim ile ekonomik, askeri ve siyasi alanda ileri derece ilişkiler içerisinde. Hatta analistler nezdinde Türkiye İslam ülkeleri içerisinde İsrail ile genel olarak ilişkileri en iyi olan ülkelerin başında geliyor. İşte bu “Osmanlı Sultanı”nın ta kendisi ablukanın sona ermesi için sözlerden ve sloganlardan öteye geçmeyen konuşmalarla değil bilfiil icraat içerisine girerek özgürlük filosunu şerefli Gazze’ye göndermiştir. İşte bu “Osmanlı Sultanı”nın ta kendisi birkaç gün evvel Konya’da açık yüreklilikle ve cesurca Amerika Birleşik Devletleri’ne Hamas’ı kesinlikle terör örgütleri arasında görmediğini açıklamış ve konuşmasının devamında, radikal laik Atatürkçülüğün her alanda etkin olduğu bir Türkiye lideri olarak değil de adeta bir Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet gibi “Ramallah, Nablus, Refah, Han Yunus, Beyt Lahim, Cenin şehirlerinin Türkiye’nin Konya şehrinden ayırt edilemeyeceğini” ilan etmiştir.

Şüphesiz Erdoğan İsrail ile kurulan diplomatik ve askeri ilişkilerin sorumlusu değildir, hatta ülkesini Amerika ve NATO’ya bağlayan stratejik ittifakın planlayıcısı ve uygulayıcısı da değildir. Bu imzalanmış girift anlaşmaları ve dosyaları Atatürkçülüğün bekçiliğini yapan seleflerinden tevarüs etmiştir, ve bu aşamada bu tehlikeli mayınlardan herhangi birine yanlışlıkla basmış olması Türkiye’yi uluslararası alanda layık olduğu yere götüreceği planların işlemesine sebebiyet verecektir. Erdoğan yüksek derecede devlet adamlığı tecrübesine sahip bir lider olarak ülkesinin İsrail, Amerika ve NATO ile imzalanmış ilişkilerini kendisi üzerinde baskı unsuru olarak kullanılan araçlar olarak değil bizzat kendisinin ve siyasi projesinin baskı unsuru olarak kullandığı vesileler haline getirmeyi başarmıştır. İşte bu nedenle Arap ve Müslüman halklar İslami temayüle sahip Erdoğan hükümetinin siyasi ve kalkınma hamlelerini fark ettiği anda bu girift anlaşmalardan nasıl tecrübeler çıkarılabileceğini fark etmiştir. Bazı “devrimci” Arapların göstermiş olduğu boş örneklerin aksine Erdoğan ve Hükümetinden hiçbir kimse İsrail ve Amerika’ya içi boş, kabadayılıktan ibaret tehditler savurmamıştır, bilakis birincisini denize atmıştır, ikincisini de diplomatik olarak boykot etmiştir, öyle ki derin izler ve çığırlar açan taktikler kullanmıştır. Dikkat edin bu Özgürlük Filosuna sağladığı kolaylık ile İsrail, Amerika, Batı ülkeleri ve İran’a ustaca bir ders vermiştir.

Patrick Cookburn İngiliz gazetesi The Independent’taki yazısında “İsrail’in son müdahalesi bu insanların tahmin edemeyeceği bir zaferle sonuçlanmıştır, öyle ki İsrail’in Gazze’ye uyguladığı muhasara dünya kamuoyunda merkeze yerleşmiştir, Dünya’nın bu bölgeye olan ilgisinin gerilemesinin ardından şimdi bu muhasaranın kalkmasına yönelik çağrılar artmaktadır” diyor. Patrick’in bir başka meslektaşı Hamilton ise aynı gazetenin diğer bir sütununda “Eğer İsrail’in bu yardım gemilerine yaptığı saldırı tarihin seyrine bir virgül koyacaksa bazıları bunu Uluslararası kamuoyunun İsrail’e karşı konumunun değişmesi ve İsrail hükümetinin artık batıya güveninin kalmaması şeklinde anımsayacaktır” diye yazmıştır.

Amerika’nın durumuna gelince talihsizlik bu ya, gözü dönmüş Siyonistlerin İnsani Yardım Filosuna karşı işlediği cinayet tam da Obama’nın Kahire Üniversite’sinde yaptığı konuşmanın yıldönümüne denk gelmiştir. Aslında Obama bu konuşmasında İslam alemiyle karşılıklı saygı ve işbirliğine dayalı yeni bir sayfa açmak istiyordu, tabi ki biz yine de ümit ediyoruz ki “Attar Obama” selefi Bush devrinin ifsat ettiği şeyleri düzeltebilecektir. Ancak maalesef somut bir değişimin görülmemesi nedeniyle halk desteğinin büyük oranda azaldığını görüyoruz. Özellikle Filistin sorununa ve İsrail’in Türkiye’den gelen İnsani Yardım Filosuna yaptığı saldırı karşısındaki olumsuz ve yüz kızartıcı tutumunun ardından Obama’nın Amerika’nın Arap ve İslam zihnindeki kötü imajını silme projesine büyük zararlar gelmiştir.
Başbakan “Osmanlı Sultanı” Erdoğan burada meşhur “Türk Lokumu”nu temsil ediyor, İslam dünyası halkları ise ilk defa böyle özel ve lezzetli bir Türk tatlısının tadına varıyor, ve tabi ki bu özel tatlının bütün Arap dünyasına ve İslam dünyasına yaygınlaşmasını arzu ediyor.

*Şarku'l Evsat gazetesi yazarı.
 

timeturk.com

Dünya Haberleri