Oylamaya Türkiye'den farklı tepkiler

Soykırım oylamasıyla ilgili USAK Başkanı Laçiner'den Avrasya İncelemeleri Merkezi Başkanı Lüpem'e kadar birçok uzman kararı farklı şekilde yorumladı.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner, ABD Temsilciler Meclise Dış İlişkiler Komitesinin kararıyla ilgili olarak, sonucun Washington ve Ankara için ciddi bir uyarı olarak alınması gerektiğini söyledi.

Laçiner, konuya ilişkin AA'ya yaptığı açıklamada, bu oylamanın sürecin başlangıcı olduğunu belirterek, "dolayısıyla her şeyin bittiği anlamına gelmediğini" kaydetti.

USAK Başkanı, "sonucu Washington ve Ankara için ciddi bir uyarı olarak almak gerektiğini" ifade etti. Sürecin Kongreye doğru ilerlemesi durumunda, "Bunun Türk-Amerikan ilişkilerinde hesabının çıkacağını" kaydeden Laçiner, bunun sadece Türk-Amerikan değil, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine de etkisinin görüleceğini belirtti. Laçiner, "Sürecin ilerlemesinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmayı bitirebileceğini, ilişkileri darbe vurabileceğini" belirtti.

Laçiner, ABD Başkanı Barack Obama'nın bu oylama için bir şeyler yapabileceğini, ancak izlediği politikalar nedeniyle Türk ve Ermeni taraflarına karşı "başının öne eğik olduğunu" ifade etti. ABD'nin bu sonuçla Kafkasya'da kendi çıkarına göre davranmadığını belirten Laçiner, Obama'nın ülke içinde de verdiği sözleri tutamamasının sancısıyla hareket ettiğini kaydetti.

Bu sonucun ardından, "Türkiye'nin acele davranacağını düşünmüyorum. 24 Nisanı bekleyecektir" diyen Laçiner, Türkiye'nin, 24 Nisan'da olumsuz kararı teyit eden sert bir açıklama çıkması durumunda, önlemler alabileceğini ifade etti.

Laçiner, Türkiye'nin Washington Büyükelçisinin çağrılmasının çok da önemli olmayacağını belirterek, alınabilecek önlemler arasında, İncirlik'in kapatılması veya kullanılmasının sınırlandırılmasından ticari önlemlere, retoriğin sertleşmesinden Irak ve Afganistan'da işbirliğinin etkilenmesine kadar birçok maddenin bulunabileceğini söyledi.

-LÜTEM-

Avrasya İncelemeleri Merkezi Başkanı Emekli Büyükelçi Ömer Engin Lütem de bugün yaşananların daha önceki senaryoların tekrarı olduğunu belirterek, "Sonucun hiçbir şey ifade etmediğini" kaydetti.

Lütem, sürecin daha genel kurul boyutu olduğuna işaret ederek, bu işin rutine dönüştüğünü, sonucun Ermeni diasporası ve lobisi için büyük bir zafer olmadığını ifade etti.

Sonucun hukuki bir boyutu olmadığını belirten Lütem, Türkiye için bu sonucun öneminin, yalnızca 1915 olaylarına ilişkin karalama kampanyasının bir devamı şeklinde olduğunu söyledi. Lütem, Türkiye için sonucun etkisinin, daha çok moral yönünden olacağına işaret etti.

Gelişmelerin bu safhada ikili ya da Türkiye-Ermenistan ilişkilerine etkisinin olacağını sanmadığını belirten Lütem, yine de Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokol sürecinde bir ilerleme kaydedileceğine inanmadığını ifade etti.

-ÇOMAK-

Uluslararası İlişkiler Uzmanı İhsan Çomak ise ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde ele alınan tasarının bir kanun teklifi haline gelmesinin Türkiye açısından büyük bir tehlike arz etmediğini, 31 ülkede bu kanun tasarısının kabul edildiğini ve bunun Türkiye'ye hiçbir zararının olmadığını belirtti.

Her sene bu tasarının gündeme gelmesinin ve tasarının reddedilmesinin Amerika'daki siyasetçilerin "ciddiyetsizliğini" gösterdiğini anlatan Çomak, Türkiye'nin bu tasarıya karşı dik durduğunu belirterek, tasarının kanunlaşması durumunda Türkiye'nin ABD'ye vereceği cevabın çok sert olacağını ve bundan Türkiye'nin değil, ABD'nin zarar göreceğini ifade etti.

"Türkiye, bölgesinde AB ve ABD'den daha fazla barışa katkıda bulunuyor" diyen Çomak, ABD'nin Türkiye'yi karşısına almaması gerektiğini, dostluğunu kaybedip karşısına alması durumunda ABD'nin bölgede çok ciddi kayıpları olacağını kaydetti. Çomak, "ABD, hesaplarını buna göre yaparak Türkiye ile ilişkilerini düzenlemeli ve bu tasarıyı gündeme getirmekten vazgeçmeli" diye konuştu.

Tasarının Türkiye'ye "soykırım iddialarını" kabul ettirerek, tazminat ve daha sonra toprak talebini gündeme getirme amacında olduğunu kaydeden Çomak, tasarının ABD Temsilciler Meclisinde geçmesinin de bir anlam ifade etmediğini, ABD Senatosundan geçerek, ABD Başkanı Barack Obama'nın onayını alması gerektiğine dikkati çekti.

Çomak, Türkiye açısından "tehlike arz eden bir durum" olmadığını belirtti ve tasarının her yıl gündeme gelmesinin Türkiye'de ciddi rahatsızlık yarattığını söyledi. Tasarının iki ülke ilişkilerine de zarar verdiğini anlatan Çomak, "ABD her defasında Türkiye'yi kendinden uzaklaştırıyor" dedi.

Tasarının kabul edilmesinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine zarar vereceğini belirten Çomak, Türkiye'nin bölgesinde barış yolunda çok kararlı olduğunu ve sorunun çözümünden dönmeyeceğini kaydederek, "Bu tasarının sürece zararı olur ama engel olmaz. Süreç devam eder" ifadelerini kullandı.

-AMERİKALI DİPLOMATİK KAYNAKLAR-

Öte yandan, Amerikalı diplomatik kaynaklar, ABD'de yaşayan önemli bir Ermeni nüfusunun bulunduğunu ve onların kendi tarihi anlayışları olduğunu belirtiyor.

Türk hükümetinin de söz konusu tasarı hakkında çok açık bir tutumu olduğunun farkında olduklarını belirten kaynaklar, bu hususta Türk ve ABD'li yetkililer arasında birçok üst düzey temas olduğunu, bu bağlamda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmenin "büyük bir etki" yapacağını düşünüyor.

ABD'li yetkililer, Türkiye'yi demokratik yapısı ve bölge diplomasisi açısından "model ortak" konseptine uygun olarak değerlendiriyor ve Türkiye'nin bölgesinde ABD'ye uygun bir ortak olduğunu söylüyor.

Türkiye'yi "benzersiz derecede önemli bir ortak" olarak değerlendiren yetkililer, Ermeni tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinden geçmesinin iki ülkeyi birçok hususta anlaşmazlığa sürükleyebileceği görüşünü dile getiriyor.

Kaynaklar, Türk hükümetinin verdiği açık mesajları ABD'nin anladığını, ABD hükümetinin tasarının olası etkilerinin farkında olduğunu ifade ediyor.

AA

Perde Arkası Haberleri