Oylara nasıl sahip çıkılır

KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, yaklaşan 29 Mart yerel seçimlerinde oylara nasıl sahip çıkılması gerektiğini anlattı

Jale Özgentürk'ün haberi

KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, Türkiye'de seçim sisteminin teferruatlı ancak son derece güvenilir bir sistem olduğunu söylüyor.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ni (ADNKS) 'tamamen hatalı' diye yorumlayan Erdem, seçmen kütüklerini ise 'makul hatalı' buluyor. Erdem, seçimde hile olmaması için de partilere görev düştüğünü belirtiyor.

Tarhan Erdem, 22 Temmuz seçimlerinde en isabetli tahmini yapan KONDA Araştırma şirketinin sahibi. Yıllardır anketlerle, istatistiklerle uğraşan Erdem, dolayısı ile rakam okumada da uzman. Bu yüzden Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanvekili Ömer Toprak'ın röportajımızla ilgili "sözlerimi çarpıttılar" eleştirisini yöneltemeyeceği bir isim.

29 Mart yerel seçimleri yaklaşırken ve 6 milyon artan yeni seçmen sayısı tartışılırken biz de kuşkuları gidereceğini düşündüğümüz Erdem'le konuşalım dedik. Seçmenlerde giderek artan seçimlerde şaibe olur mu, oylarımız boşa gider mi, hile yapılır mı sorularına de doğru yanıtları Erdem'den alırız diye düşündük.

TÜİK'in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne (ADNKS) ilişkin uzun zamandır eleştiri yapan ve sistemin tamamen hatalı olduğu ve değiştirilmesi gerektiği görüşünü savunan Erdem, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) buna dayanarak açıkladığı seçmen kütüklerine itiraz etmişti. Erdem, YSK'nın aldığı son kararlarla hata olsada kullanılabilir seçmen kütüğü oluşturulduğunu söylüyor. Erdem'in seçim sistemine güveni tam. Erdem, seçimlerde hilenin ancak sandık başlarında olabileceğini söylüyor ve "Bunun için parmak boyası olmalıydı. Ama olmadı. Ancak hile partilerin ciddi denetimiyle engellenebilir" diyor. Genel Koordinatörümüz Sefer Levent'le birlikte ziyaret ettiğimiz Erdem'in görüşleri şöyle:

* TÜİK ve YSK'nın birlikte oluşturduğu seçmen kütüklerine ilişkin eleştirileriniz olmuştu. Neden eleştirdiniz?

Bu tartışmanın iki aşaması vardı. Önce 25 Kasım'da Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bir kararı çıktı. O kararda görüldü ki, YSK 26 Kasım'da askıya çıkaracağı seçmen kütüklerini Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü'nün 2006 ve 2007'de yaptığı çalışmalardan elde ettiği verilerle oluşturmuş. Bunun üzerine ben seçmen güvenliğine bomba, diye bir yazı yazdım. Seçmen kütüklerinin YSK ve seçim kurulları dışında hazırlanmış olan verilere dayanılarak yapılması kanuna aykırıdır, dedim. Bu kütükler askıya çıktı. Ardından tartışma da çıktı. YSK önce bunu kabul etmedi. Sonra kütükler yeniden askıya çıkarılacak denildi. Askıya çıkarırken de bir tanım yapıldı. Bu da bir önceki tanımdan çok farklıydı. Böylece YSK'nın çalışmaları da buraya katılmış oldu. Bana göre başta yapılan hatayı ortadan kaldırmış değiller. Buradaki tartışma kütükten daha kapsamlı olarak nüfus tespiti işleminin ne kadar doğru olup olmadığına ilişkin aslında.

ADNKS yok kabul edilmeli

* TÜİK'in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sağlam bir veri çıkarmadı mı ortaya?

Türkiye'de nüfus işlemi kanunu 1973 tarihinde çıktı. Adı MERNİS'ti. Kanunda nüfus sayımının merkezi idare tarafından yapılması, vatandaşlık işlemlerinin kolaylaştırılması gibi konular vardı. Çok önemli bir kanundu. Ancak bu proje 30'dan fazla yılda birçok değişikliğe rağmen tamamlanamadı. 2003'te MERNİS bitti denildi ve yürürlüğe girdi. 2006'da da uygulandı. Ancak seçmen kütükleri meselesiyle gündeme gelen olaylar gösterdi ki bir insana birden fazla vatandaşlık numarası verilmiş. Bu projeler öyle projelerdir ki sıfır hata olmalıdır. Bir hata bulduysanız onun kaç defa tekrarlandığını anlamanız mümkün değil. Bu nedenle sıfır hata olmalı. Anlaşıldı ki, MERNİS ya da adrese dayalı nüfus kayıt sistemi hatasız değildir. Bürokrasinin 40 seneden beri bu işi becerememesinin nedeni teknolojik gelişmeyi takip eden personelin olmamasıydı. Yazılımı, programı kendilerine göre başkaları yaptı. Başında olan bürokrat da bunu uygulayacak bir adam değildi.

TÜİK yanlış yöntem uyguladı

* Bu hatalar nereden kaynaklandı?

O projenin kabul edilebilir hata sınırları içinde yapılması söz konusu değil. Bunun pek çok gerekçesi var. Önce numaralanmaya başlandı, sonra teknik genelge dağıtıldı. Sonra sahaya çıkıp adreslere sorular gönderildi. Toplandı, tasnif edildi. Sahada bu aşamaların her biri pek çok yanlışlık içerdi. TÜİK'in de soruları ve sonuçların toplanması değerlendirilmesi gibi konularda yanlışları var. Soru kağıdının düzenlenmesi de, sorular da, cevap kısmı da, sorulan kişiler de yanlış. Değerlendirme de yanlış. Her safhada yanlış var. Dolayısı ile ADNKS ile yapılan işlemlerin hiç biri geçerli değildir. Ufacık bir yanlışlık sistemi çökertiyor. Doğru bilgi toplamak mümkün değil. O evde oturanların başka bir yerde tekrar yazılıp yazılmadığı bilinmiyor. Bu sistem sıfırdan uzmanların görüşü alınarak yeniden projelendirilmelidir.

SEÇSİS kullanılabilir

* Seçmen kütükleri güvenilir mi?

ADNKS'nin bence bütünüyle kabul edilmesi mümkün değil. Yapılması gereken onu yok kabul etmektir. Seçmen kütüklerinin temel verileri adrese dayalı nüfus kayıt sistemlerinden alındı ama SEÇSİS'in verileriyle karşılaştırıldı. Ve o zamanki 42 milyon 600 bin olan seçmen sayısının yeni ilavelerle 48 milyon olduğu anlaşıldı. 6 milyon yeni seçmene takılmamak lazım. Seçmen listeleriyle karşılaştırıldığı ve askıya çıktığı için seçmen kütüklerine yönelik az önce söylediklerimi söyleyemiyorum. Onlarla seçim yapılabilir diye düşünüyorum. Bu onların doğru olduğunu söylemek manasına gelmiyor. Eksikleri, fazlası, yanlışları vardır ancak bu kullanılabilir veri tabanıdır. Bu seçmen kütüğüyle seçim yapılamaz, diyemeyiz. Bunları yok sayın dedirtecek bir durumu yok.

HATAYI ÖNLEMEK İÇİN BU YIL DA PARMAK BOYANMALIYDI

* Parmak boyama devam etsin demiştiniz...

Bu seçmen kütüğünde de hata var ama makul sınırlar içinde. Çünkü sandık başına gidildiğinde sizden nüfus sureti istenecek. Vatandaşlık numarası ile karşılaştırılacak. Ancak bu seçimde de çok problem çıkacak. Biz bu hatalar nedeniyle şunu tespit ettik. Bunu kullanalım ama parmak da boyayalım, dedik. Ben hâlâ aynı kanaatteyim. Köylerde seçmen kütüğünün üstüne ne yazarsanız yazın, kimse kötüye kullanmaz. Yani köylerde şaibe, hibe tartışması daha az olur. Çünkü herkes birbirini tanır. Seçmen kütüğündeki hatanın seçim güvenliğine çok büyük zararı olmaz. Hataların etkisi büyük şehirlerde oluyor. Bu olmasa bile yani parmak da boyanmasa burada partilere görev düşüyor. Partilerin dikkatiyle sakıncalar azaltılabilir. YSK'nın hatasını ve bizim bürokrasimizin 40 seneden beri bu işi halledememesinin kabahatini azaltmak gerekli.

SEÇİMLERDE HİLE SANDIK BAŞINDA OLUR

* Seçimlerde oy nasıl sayılıyor? Hile, şaibe nereden ortaya çıkıyor?

Seçimlerde hile yerleri bellidir. Oy şöyle sayılır. Seçim bittikten sonra önce masa boşaltılacak, üstünde yalnızca sandık kalacak. Sandık kurulu üyesi önüne listeyi alacak. Sandık kurulu başkanı herkese göstererek sandığı açacak. İçinde başka şey var mı gösterecek. Tekrar yerine koyacak. Yazanın yanında birisi oturacak. Çeşitli partilerden 5 kişi olacaklar. Sandık başkanı pusulalara tek tek bakacak. Sonuçlar için burada tutanak hazırlanacak, ilçe seçim kuruluna gidecek. Kurul da tutanağı bilgisayar sistemine girecek. Orada da tutanağı birkaç kişinin birlikte okuması lazım. Yoksa sayarken AKP 30, CHP 42 ya da tersi şeklinde okuyabilir. Daha sonra ise sandık torbaları Yüksek Seçim Kurulu'na mühürlü olarak gelir, mühürlü olarak da saklanır. Okurken kontrol etmek çok önemlidir. Parti görevlilerinin orada olması gerekir. Türkiye'nin seçim sistemi bence güvenli bir sistemdir. Teferruatlıdır ama doğrudur. Tabii doğru uygularsanız

Perde Arkası Haberleri