Saadet Partisi'nin AK Parti'ye yararları

SP, birçok nedenle AK Parti açısından en yararlı parti durumunda. Sıralanan nedenler, el altından sözleşseler, AK Parti'ye ancak bu kadar fayda sağlayabilirlerdi dedirtiyor.

Saadet Partisi’nin AK Parti’ye yararına yazının son bölümünde, partinin pazar günü yapılan kongresinde yaşanan Türk siyasi tarihi açısından bazı ilklere de ilerleyen satırlarda temas edeceğim.

Saadet Partisi kongresinde bir liste krizi yaşanacağını ilk Haber 7 duyurmuştu. Cuma günü yayınlanan "Erbakan'dan Kurtulmuş'a liste dayatması" başlıklı haberde, Erbakan kanadının Numan Kurtulmuş'a karşı ikinci bir liste çıkaracağı duyurulmuştu.

Üstelik Sayın Erbakan listeye olan desteğini göstermek için kongre salonuna kadar geldi. İlk iki turda genel başkanlık için yeterli oyu alamayan Kurtulmuş, 'salt çoğunluk' şartı aranmayan üçüncü turda 310 oyla, Saadet Partisi Genel Başkanlığına yeniden seçildi.

Sayın Erbakan kongre salonuna kadar gelip konuşma yapmasına rağmen, delegelerin Sayın Kurtulmuş’un listesine destek vermesi, partide bundan sonra yaşanacak olası gelişmeler için bir işaret niteliğinde...

Milli Görüş çizgisinin devamı olan ve bugüne kadar biri kapandığında diğeri açılan partilerde kongrelerin nasıl gerçekleştiğini bilenler için, hiç kuşkusuz kongrede iki listenin çıkması sürpriz bir durumdu. Sayın Erbakan kongre salonuna kadar gelmemiş olsaydı ve perde gerisinde kalsaydı, parti üzerindeki ağırlığı ve belirleyici etkisi hiç kuşkusuz gücünü büyük ölçüde korurdu.

Fakat son dakika manevrası ile kongrede liste dayatılmaya kalkışılması, Erbakan’ın açık desteğine ve 'Hocaya sadakat şerefimizdir' sloganlarına rağmen bundan sonuç alınamaması, ilerleyen yaşının bundan sonraki yıllarda sağlığı üzerinde oluşturacağı etki de göz önünde tutulduğunda ‘Erbakan’ isminin parti üzerinde tek belirleyici olma hüviyeti bundan sonra büyük ölçüde azalacaktır.

Erbakan’ı vitrin yapıp aslında parti üzerinde kendi hegemonyalarını sürdürmek isteyen isimler, Erbakan’ın azalan etkisine paralel olarak parti üzerindeki vesayetçi pozisyonlarını zamanla yitireceklerdir.

Konuşmalarında sıklıkla Türk siyasi hayatı üzerindeki genel vesayetten büyük ölçüde şikayetçi olan Sayın Kurtulmuş, lideri olduğu partide kurulmak istenen ‘aksakallılar vesayetini’ Pazar günkü kongrede büyük ölçüde aşmıştır. Kongrede yaşanan gelişmelerin parti içinde kısmen rahatsızlık oluşturma ihtimali varsa da, yaklaşan referandum Sayın Kurtulmuş için bir şans olarak görülmektedir.

‘Erbakansız Saadet’

Referandum sürecinin meydanlarda oluşturacağı patırtı gürültü arasında Saadet Partisi içinde yaşanması muhtemel gerginlikler farkındalık oluşturamayacak ve yeni hamlelerle parti içinde güç devşirmek isteyen aksakallılar zaman içinde etkilerini ve belirleyici olma özelliklerini yitireceklerdir. ‘Erbakansız Saadet’ gelecekte nasıl bir parti olur sorusunun cevabını ise, hiç kuşkusuz zaman gösterecektir.

Kongreye tek aday olarak giren Numan Kurtulmuş’un, 1250 delegeden 635'inin oy kullandığı 3. turda ve 310 oyla, yani toplam delege sayısının ancak dörtte birinin oyuyla genel başkan seçilmesi, Türk siyasi tarihi açısından da ilklerden sayılabilecek bir tablo ortaya çıkarmıştır. Hangi gerekçeye dayanırsa dayansın, seçime tek aday olarak giren bir ismin salt çoğunluk aranmayan üçüncü turda ancak seçilebilmesi, kongre ortamında delegeler arasında ciddi bir zihin karışıklığı yaşandığını göstermektedir.

Milli Görüş partileri içinde kongre sırasında ikinci bir çift liste olayı 2000 yılı Mayıs ayında yapılan Fazilet Partisi kongresinde yaşanmış ve genel başkan Recai Kutan’ın karşısına Sayın Abdullah Gül aday olarak çıkmıştı. Bu çift başlılık zaman içinde AK Parti’nin doğmasına giden süreci başlatmıştı.

Pazar günü yapılan Saadet Partisi kongresinde taktik bir hata ile etkilerini büyük ölçüde yitiren aksakallılar grubu yeni bir parti oluşturma çabasına girer mi bilinmez ama, Sayın Erbakan’ın ilerleyen yaşı, ‘Erbakan Markası’ üzerinden yeni oluşum başlatma çabalarının önünde en büyük engel olarak görülmektedir.

Saadet Partisi’nin AK Parti’ye yararı

Uzayan yazı nedeniyle daha ayrıntılı olarak başka bir yazıda ele almak üzere, Saadet Partisi’nin AK Parti’ye yararı konusununda ana hatları ile şu noktaların altını çizelim.

-      Saadet Partisi’nin varlığı, AK Parti’nin kurulduğu günden bu yana daha merkezde algılanmasına neden olmaktadır.

-      AK Parti’nin daha merkezde algılanması, merkezi doldurma iddiasıyla ortaya çıkan partilerin ve oluşumların bu çabalarından arzu ettiklerini sonucu alamamalarına neden olmaktadır.

-      AK Parti’nin Saadet’e göre daha merkezde algılanan görüntüsü, genelde merkezdeki değil sağ ve sol uçtaki partilerin mensuplarının marjinal eylemleri nedeniyle parti kapatılması geleneğinin olduğu ülkemizde, Saadet’in varlığı AK Parti açısından kısmi paratoner vazifesi görmektedir.

-      Saadet Partisi’nin varlığı ve diri teşkilat yapısı, AK Parti’nin uzun dönemdir iktidarda olmasına rağmen muhafazakar kimliğinin tamamen aşınmasını engellemekte ve AK Parti açısından bir otokontrol ve kendilerine çekidüzen vermelerini sağlayacak bir ayna hüviyeti görmektedir.

-      Saadet Partisi, AK Parti’nin muhafazakar seçmen kesimlerinden ve alt gelir gruplarından tamamen kopmamasını sağlayan ve dış politikada belli hassasiyetleri gözeten bir çizgi tutturmasında etkili olan siyasi partilerin başında gelmektedir.

-      AK Parti Hükümeti Filistin davası konusunda Batı dünyasının algılamakta zorlandığı duruşuna rağmen bu tavrını aynı kararlılıkla sürdürüyorsa, bunda Saadet Partisi faktörünü gözardı etmek, Türk siyasi hayatının reflekslerini hiç bilmemek olur.

Konunun ayrıntılarına ve Saadet Partisi’nin Türkiye siyasi hayatına olan etkilerine bir başka yazıda devam edeceğim.

Saadet Partisi'ne yeniden genel başkan seçilen Sayın Numan Kurtulmuş'a görevinde başarılar diliyorum.

Prof. Dr. Osman Özsoy - Haber 7
www.osmanozsoy.com.tr

Medyanaliz Haberleri