Şehit ailelerine skandal baskı

Mehmetçiklerin zaman zaman ihmal veya keyfilik yüzünden öldüklerinin ortaya çıkması, toplumda hayal kırıklığına yol açıyor.

Son yıllarda 'şehit oldu' denilerek ay yıldızlı bayraklara sarılıp baba ocağına gönderilen Mehmetçiklerin zaman zaman ihmal veya keyfilik yüzünden öldüklerinin ortaya çıkması, toplumda hayal kırıklığına yol açıyor.

Şehit yakınlarını olayların gerçek yüzünü araştırmak isterken maruz kaldıkları baskı ve tehditler bu üzüntüyü ikiye katlıyor. Dağlıca'da 21 Ekim 2007'deki PKK baskınında şehit düşen 12 askerden biri olan uzman Çavuş Selçuk Gürdal'ın kardeşi Celalettin Gürdal da bu acıyı yaşayanlardan biri. Kardeşinin ölümü sonrasında başlattığı hukuk mücadelesinden 3 yıldır sonuç alamayan ağabey Gürdal, bu süreçte gördüğü baskıları Cihan'a anlattı.

Olayda ihmali bulunduğu iddiasıyla Dağlıca Tabur Komutanı Albay Onur Dirik ve emrindeki 2 komutan hakkında Antalya Kemer Savcılığı'na suç duyurusunda bulunan Gürdal, 3 yıldır soruşturmanın bitirilmemesine anlam veremiyor. Gürdal, Dağlıca'da 2007'de PKK'nın döşediği mayını elle imha etmesi için emir verdiği Üsteğmen Çağlar Canbaz'ın ölümüne sebep olan Albay Dirik'in askeri mahkemenin verdiği 2 yıl 11 ay hapis cezasını yetersiz buluyor.

Komutanlar hakkında, olaydan bir gün önce teröristlerin katırlarla yakalanması ve ellerinde istihbarat bilgisi olduğu halde salıverilmesi emrini verdikleri için şikayetçi olan Gürdal, şunları anlatıyor: "Çatışmadan yaralı kurtulan askerlerle görüştüm. Görüştüğüm herkes, pusuya düşürüldüklerini, 2-3 gün önceden pusunun hazırlandığını söyledi. Kaçırılan 8 askerin yanı sıra taşın arkasında saklanan üsteğmenin de bu işin içinde olduğunu söylediler. Kardeşime ilk kurşunu, teslim olmalarına karşı çıktığı askerlerden biri sıkmış. Helikopterle ilk kurtarılan ise operasyon bitene kadar mevzisinde yatan üsteğmen olmuş."

Celalettin Gürdal, son olaylarda şehit düşenlerin arkasını araştıran yakınlarının bir şekilde tehdit edilerek susturulmaya çalışıldığını söyledi. 'PKK tarafından şehit edildi', 'intihar etti' diye kayıtlara geçen askerlerin bir ihmal ya da bir keyfiliğe kurban gittiğini iddia eden Gürdal, konuyu araştırmaya çalışan ailelerin de tehdit edildiğini ve bu ailelere kimsenin sahip çıkmadığını kaydetti. Gürler, kardeşinin şehit edilmesinden sonra yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:

"Kardeşim şehit olduktan 3 ay sonra konuyu araştırmaya başladım. Nasıl olduğunu birinci ağızlardan öğrenmek istedim. Kardeşimin nasıl şehit edildiğini, PKK tarafından kaçırıldığı iddia edilen 8 askerin neden savaşmayarak vatana ihanet ettiklerini sordum. Ancak kimse cevap vermedi. Hatta 'Bir senin kardeşin mi şehit oldu', 'Çeneni kapa, sessiz ol' diyenler oldu. 30 yıl içinde benim kardeşim Selçuk gibi nice şehitler verdik. Biz niçin gönderdik, niçin kendini feda etti. Çağlar üsteğmen şehit oldu getirdiler bıraktılar evine. Ancak arkasına baktığınızda kasıtlı bilerek verilen bir emrin olduğunu görüyorsun. Bunları kamuoyunda askere olan bakışı bulandırıyor."

Celalettin Gürdal, bu tür olayların ardından artık yavrularını askere gönderen ailelerinin oğlunun şüpheli bir ölüme kurban gitmesinden endişe duymaya başladığını belirtti. Kardeşinin otopsi raporlarının kendisini tatmin etmediğini eline bir bilgisayar çıktısı tutuşturulduğunu ifade eden Gürdal şunları söyledi: "Otopsi raporlarının aslını istedik vermediler. Bu defada 'kardeşini tekrar mezardan çıkaracağız' gibi laflar konuştular. Biz kabul etmeyince de konuyu kapattılar. Buradan şehit ailelerine sesleniyorum; bir şehit vermişsek bunun arkasını mutlaka araştırsınlar. Arkasında dursunlar. Nasıl vuruldu, nasıl şehit oldu. Niçin biz bu acıları çekiyoruz. Kimler tarafından niçin bu emirler veriliyor."

Kendisinin bunları çıkıp dile getirdiğinde hep susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Gürdal, "Sen yanlış yapıyorsun, bunun sonu iyi olmaz" diye hep tehdit edildiğini söyledi.

GENELKURMAY RANDEVU VERMEDİ

Dağlıca'da şehit düşen 12 aile adına Genelkurmay Başkanı ile görüşmek istediklerini, ancak kendilerine randevu verilmediğini ifade eden Gürdal, "Ancak bizi kabul etmedi. Etseydi, en yetkili ağızdan dinleyip belki ikna olacaktık. Ancak olmadı, hiçe saydılar bizleri." şeklinde konuştu.

MADALYAYI İADE ETTİK

Gürdal, kardeşinin ölümünden sonra 3 yıldır devlet övünç madalyası verilmesi için mücadele verdiğini de belirtti. Antalya'da Kepez Kaymakamlığı tarafından bir ilkokulda kardeşinin hanımı ve çocuğuna madalya verildiğini belirten Gürdal, bu durumun kendisini çok üzdüğünü ifade etti. Gürdal, "Bu bizim şehidimize değer verilmediğinin bir göstergesidir. Biz kardeşimizi babalar gibi gönderdik. Alnı açık bir şekilde savaştı. Ancak ona bir madalyayı bile çok gördüler. Kardeşimin haklarının verilmesini istiyorum. Devlet töreni ile Genelkurmay Başkanı tarafından verilmesini istiyorum." şeklinde konuştu.

Gürler, gelişi güzel bir törenle verilen övünç madalyasını kardeşine saygısızlık kabul ederek iade ettiklerini de belirti.

Yaşam Haberleri