Sit alanı diyerek yıkacaklardı!

Yalıahmetçe Köyü Camii’nin yapılmasını merhum M. Esad Coşan Hocaefendi istemişti.

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Yalıahmetçe köyünde, köy camisine düştü yolumuz. Denize sıfır cami bu olsa gerek. Penceresinden atlasanız denizdesiniz. Namazımızı eda ettik ve hayran kaldık camiye. Bir de hikâyesini dinleyince kıymeti bir kat daha arttı caminin gözümüzde.

Namaz vaktine yarım saat kala caminin önüne geldik. Ellerinde süpürge üç dört çocuk ve güler yüzüyle sakallı, kaprisini giymiş caminin hocası karşıladı bizi. Çocuklar tüm gayretleriyle kapının önünü temizlemek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Camiyi çok beğendiğimizi söyleyince Metin Hoca başladı caminin hikâyesini anlatmaya.

Cami sit alanında olunca

Cami yıllar önce Mardinli bir hayırsever tarafından yaptırılmış tam denizin kıyısına. Caminin yapılacağı arsa ise şu an caminin imamlığını yapan Metin Hoca’nın dedeleri tarafından bağışlanmış. Caminin inşaatına, bölge sit alanı olduğu için izinsiz olarak başlanmış, ‘izin işleri sonradan halledilir’ denerek. Ama düşünüldüğü gibi hiç de kolay olmamış.

Cami halkın da desteği ile tamamlandıktan sonra sıra gelmiş işin prosedür kısmına. Ancak onca uğraşa rağmen bir türlü çözülememiş bu sorun. Yani caminin gerekli izinleri bir türlü alınamamış. Tabii bu durumdan sadece cami değil, o sokakta bulunan tüm binalar nasibini almış. Ama çıkan bir söylenti evlerin ve caminin yıkılmayacağı yönünde olunca herkes evini tadilat ettirmiş, bakımını yapmış, son halini vermiş. Fakat çıkan bu haber sadece söylentiden ibaret olunca 1996’da sokaktaki tüm evler ve camiye yıkılma kararı çıkmış. Ve sokaktaki bütün binalar aynı yıl içerisinde yerle bir edilmiş. Ama camimizin, cami olmasının yüzü suyu hürmetine ve civarda başka cami olmaması hasebiyle yıkılma kararından son anda vazgeçilmiş. Ama yine sorun bir türlü çözülememiş.

Caminin alt katı hâlâ bir sorun

Cami yapılırken alt katı bayanlar namaz kılma yeri olarak tahsis edilmiş. Ancak deniz kıyısında olması sebebiyle alt kat sürekli sel tehlikesiyle karşı karşıya kalmış. Alt katı birkaç defa su basınca Metin Hoca burayı kullanmamayı, bayanlar içinse üst katı tahsis etmeyi düşünmüş. Daha sonra sel problemi için caminin altına su kanalları açtırılmış ancak deniz kumlarının bu kanalları doldurması sebebiyle bu da çözüm olmamış. Ve hâlâ bu problem giderilememiş.

Terörist imam ilan edildi

1996 yılından sonra caminin başına gelenler hâlâ bitmemiş. Etrafındaki binaların yıkılmasıyla daha bir göz önünde kalan camiyi, sahil köyü olması sebebiyle hasımları hiç rahat bırakmamış. Her sene denetleyiciler sürekli gelerek caminin yıkılacağını söylemişler. Hatta caminin imamı Metin Hoca halkın dilinde terörist imam ilan edilmiş.

Cami yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyayken, bürokratik sıkıntılar yetmiyormuş gibi bir de maddi sıkıntılar baş göstermiş. Cami bu, eksiklikleri olacak, bakımları olacak ama maddi konuda ne devletten bir geliri var ne de halktan bir yardım isteyebilmiş Metin Hoca. Epey bir sıkıntı çekmiş yani. Kendi imkânlarıyla elinden geldiğince çekip çevirmeye çalışmış camiyi, ta ki 2008 yılına kadar.

2008 yılında gerekli izinler alındı

2008 yılında Metin Hoca’nın yoğun çalışmaları sonuç vermiş ve camimiz o sevindirici haberi almış. Caminin gerekli izinleri alınıp tüm prosedürler yerine getirilmiş. Ve yıkılma tehlikesi tamamen ortadan kalkmış. Bu sayede Metin Hoca da, cami cemaati de, köylüler de rahat bir nefes almışlar.

Bundan sonra Metin Hoca’nın ilk yaptığı iş cami için ödenek istemek olmuş. Çünkü yıllardır caminin yapılacak bir sürü işi çıkmış. Her ne kadar kendi imkânlarıyla bir şeyler yapılsa da bir çok masrafı birikmiş caminin. Ve bu sene içinde 10 bin TL’lik bir ödenek gelmiş. Bununla caminin dış cephesinin tadilatının yapıldığını söyleyen Metin Hoca çalışmaların hâlâ devam ettiğini bize de gösterdi.

Caminin mihrabı bir başka

Caminin içine girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken yeri mihrabı oluyor. Nitekim caminin yapılması için talimat veren Prof. Dr. M. Esad Coşan Hocaefendi’nin caminin mimarından istediği, mihrabın birinci safı bölmeyecek şekilde yapılması olmuş. Ve istenilen şekilde de yapılmış. Bunun yanında minberin de birinci safı bölen yeri kaldırılarak ön safın bütünlüğü korunmuş. Ayrıca çini işlemeleri de mihraba ayrı bir değer katmış.

İşte Yalıahmetçe Köyü Camii’nin hikâyesi bu şekilde. Gerçekten çok zorluklar, çok maceralar atlatmış. Tam yıkılmak üzereyken direkten dönmüş, son anda büyüklerin duasıyla kurtulmuş. Ve sonunda sular durulmuş camide. Vakit namazlarında cemaat birkaç saftan ibaret olsa da özellikle Cuma günleri dışarıya taşıyor.

 

Mehmet Erbil Özcan- dünyabizim

Yerel Haberleri