TCMB Başkanı Kavcıoğlu, Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı konuşması.

"Önümüzdeki dönemde, enflasyondaki düşüş ile birlikte fiyatlama davranışlarının da ekonomik temellerle uyumlu hale geldiğini göreceğiz"

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, gelecek dönemde enflasyondaki düşüşle fiyatlama davranışlarının da ekonomik temellerle uyumlu hale geleceğini belirterek, "2023'te enflasyonun tahminlerimizle uyumlu seviyelerde gerçekleşmesi için tüm politikalarımızı kararlılıkla uygulayacağız." dedi.

Kavcıoğlu, yılın ilk enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında, 2022'de yaşanan Rusya-Ukrayna Savaşı ile enerji ve emtia fiyatlarının olağanüstü yüksek düzeylere ulaştığını söyledi.

Bunun sonucunda, OECD üyesi ülkelerde enerji harcamalarının milli gelire oranının, tarihi ortalama olan yüzde 11,5'ten, OPEC krizinden bu yana kaydedilen en yüksek seviye olan yüzde 18'e çıktığını ifade eden Kavcıoğlu, enerji fiyatlarındaki bu olumsuz gelişmenin yansımalarının, en büyük ticari ortakları olan Avrupa Birliği'nde (AB) enerji ve dış ticaret dengesinde gerçekleşen rekor düzeydeki açıktan da izlendiğini dile getirdi.

Kavcıoğlu, enerji fiyatları üzerindeki büyük şokun, 2022'de, başta enflasyon olmak üzere, tüm ekonomik göstergeleri etkileyen bir boyut kazandığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

"Son dönemde başta Avrupa doğal gaz fiyatları olmak üzere enerji fiyatlarında önemli gerilemelerle birlikte normalleşme eğilimi görülmeye başlanmıştır. 2022'de, küresel enflasyon, enerji maliyetlerindeki büyük artış kaynaklı yükselmiş olmakla birlikte, son dönemde, enerji ve emtia fiyatlarında gerçekleşen azalış, Çin'in pandemi politikasındaki değişiklikle, tedarik süresinde gözlenen iyileşmeler ve enerji fiyatlarında uygulanan destekler, tüketici fiyatları enflasyonunu olumlu yönde etkilemiştir. Enflasyonun yükselişinde önemli rol oynayan unsurların hafiflemesi sonucunda, 2023'e ilişkin enflasyon beklentileri, ülkemizde olduğu gibi birçok ülkede aşağı yönlü güncellenmeye başlanmıştır."

Küresel ekonomik görünümde ikinci çeyrekte başlayan yavaşlama eğiliminin yılın son çeyreğinde daha da belirginleştiğini belirten Kavcıoğlu, büyüme oranlarının, öncü göstergelere göre toparlanma eğilimi gösterdiğini bildirdi.

Kavcıoğlu, geçen yıl iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan verilerin, öngörülenden daha olumlu gerçekleştiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Küresel finansal koşullar ve jeopolitik risklerin etkisiyle 2023'e ilişkin büyüme tahminleri, önceki rapor dönemine göre küresel ölçekte bir miktar aşağı yönlü güncellenmekle birlikte, kasımdan bu yana birçok ülkede yukarı yönlü güncellenmektedir. Bu görünüm çerçevesinde, derin bir resesyon ihtimalinin oldukça azaldığı değerlendirilmektedir. Küresel arz şoklarına ve Rusya-Ukrayna Savaşı'na rağmen Türkiye ekonomisi sürdürülebilir düzeyde ve kesintisiz olarak büyümeye devam etmiştir. Türkiye ekonomisi, 2019'un son çeyreğinden bu yana gösterdiği büyüme performansıyla G20 ülkeleri arasında birinci, OECD ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer almıştır."

Türkiye'nin küresel ekonomi içerisindeki payının, satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir bazında, yıllar itibarıyla ikiye katlanarak yüzde 2'ye ulaştığını belirten Kavcıoğlu, söz konusu artışın, 2000'de dünya sıralamasında 18. sırada bulunan Türkiye'nin, 2022 itibarıyla 11. sıraya çıkmasını sağladığını söyledi.

Kavcıoğlu, aynı dönemde, ihracat payının da yüzde 0,43'ten yüzde 1,02'ye ulaşarak, iki katından fazla artmasının, büyümenin sağlam temeller üzerinde gerçekleştiğini gösterdiğini ifade etti.

- "Yatırımların gerçekleşmesinde yurt içi finansal koşullar kritik rol oynadı"

Kovid-19 salgını sonrasında hızla normalleşen Türkiye ekonomisinin, geçen yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 7,5 ve 7,7 büyüyerek güçlü bir performans sergilediğini hatırlatan Kavcıoğlu, yılın üçüncü çeyreğinde zayıflayan dış talep görünümünün etkisiyle, büyümenin sınırlı olarak ivme kaybettiğini, ekonominin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,2 büyüdüğünü anlattı.

Kavcıoğlu, 2022 boyunca büyümenin, sürdürülebilirlik açısından sağlıklı bir yapı sergilediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Ekonomimizin üretim kapasitesi ihracat öncülüğünde artarken, yatırımlar, tüm küresel olumsuz koşullara rağmen kesintisiz devam etmiştir. Net ihracat yıllık büyümeye, son 7 çeyrek boyunca aralıksız katkı sağlamış ve makine-teçhizat yatırımları ise üçüncü çeyrekte yıllık bazda, yüzde 14,3 yükselerek yıllık büyümeye olan katkısını 12. çeyreğe taşımıştır. Yılın ilk 3 çeyreğinde, net ihracat ve makine-teçhizat yatırımlarındaki artışın katkıları, ortalama yıllık büyüme oranının üçte ikisini oluşturmuştur. Küresel ölçekte borçlanma maliyetlerinin arttığı, finansal koşulların sıkılaştığı ve risk iştahının azaldığı bir ortamda söz konusu yatırımların gerçekleşmesinde, yurt içi finansal koşullar kritik bir rol oynamıştır. Ticari kredilerin üretim ve yatırımlara yönelik kullandırılması desteklenmiştir."

Yılın ilk yarısındaki artıştan sonra 3. çeyrekte, sanayi üretiminde dış talepteki yavaşlamanın etkilerinin, sınırlı da olsa hissedildiğini belirten Kavcıoğlu, 4. çeyrekte sanayi üretiminin toparlandığını ve özellikle ihracat yoğunluğu yüksek sektörlerde rekor düzeylere çıktığını bildirdi.

Kavcıoğlu, 2022'de, sanayi üretiminin yapısında, teknolojik üretim kapasitesi açısından da önemli bir gelişme yaşandığına dikkati çekerek, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayi üretiminin, kasım itibarıyla yıllık bazda yüzde 49,7 arttığını dile getirdi.

Teknoloji yoğun sektörlerdeki bu eğilimin, hedefli kredi ve sanayi politikalarıyla devam edeceğini öngördüklerini vurgulayan Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Verimlilik artışlarına hız kazandıracak bu gelişmeler, cari fazla kapasitemizi iki kanaldan güçlendirecektir. Birincisi, teknoloji sektörlerindeki ivmelenme ihracat birim değerini artırarak cari fazla kapasitesini doğrudan büyütecektir. İkincisi, ihracatımızın küresel talep döngülerinden daha az etkilenmesini ve dolayısıyla dış satış performansının sürekliliğini sağlayacaktır. Küresel talepteki yavaşlamanın etkileri, imalat sanayi kapasite kullanım oranlarında da gözlenmiştir. Bazı firmalar için kapasite kullanımının yüksekliği, yatırım iştahının da yüksek seviyelerde kalmasına katkıda bulunmaktadır."

- "İş gücüne katılım oranı artıyor"

Kavcıoğlu, iktisadi faaliyette dış talep kaynaklı ivme kaybına rağmen öngörüldüğü şekilde, aldıkları tedbirlerin de etkisiyle, iş gücü piyasasının sağlıklı gelişimini sürdürdüğünü belirterek, şu bilgileri paylaştı:

"Kasımda mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak, iş gücü 35,2 milyon kişiye ulaşırken, işsizlik oranı yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kasım itibarıyla istihdam bir önceki rapor dönemine göre yaklaşık 500 bin, 2022'nin 11 ayında ise 1,6 milyon kişi artarak 31,6 milyon kişi olmuştur. Aynı dönemde, iş gücüne katılım oranı da yükselmiş ve yüzde 54,1'e ulaşarak, pandemi öncesi dönemde gözlenen tarihi yüksek seviyeleri aşmıştır. Sektörler itibarıyla incelendiğinde, 2022'nin 3. çeyreğinde istihdam edilen kişi sayısı, pandemi dönemine kıyasla hizmetler sektöründe yüzde 21,4 büyümeyle, 3,1 milyon ve sanayi sektöründe yüzde 25 büyümeyle 1,3 milyon olmak üzere toplamda 4,9 milyon kişi artmıştır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında pandemi öncesinden bu yana istihdamını, hem kişi sayısı hem de büyüme oranı açısından, en fazla artıran ülkelerden biri olmuştur."

Geçen yıl hizmet sektörünün büyümesi ve istihdamını güçlü şekilde destekleyen turizmin cari dengeye de güçlü bir katkı sağladığının altını çizen Kavcıoğlu, "Yıl boyunca yukarı yönlü eğilim izleyen seyahat gelirleri, özellikle yaz aylarına doğru hızlanarak, pandemi öncesine göre yüzde 22 artışla kasım itibarıyla 39,9 milyar dolara ulaşmıştır. Ziyaretçi başına harcama tutarlarında gözlenen artış ve turizm faaliyetlerinin yıl geneline yayılması turizm katma değerinin gelişimi için önemli bir eşiğin aşılmakta olduğuna işaret etmektedir." dedi.

Kavcıoğlu, 2022'de büyümenin temel sürükleyicilerinden olan ihracatın, yılın ilk yarısında Rusya-Ukrayna Savaşı, 2. yarısında ise küresel iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya ve avro-dolar paritesinin olumsuz etkisine rağmen sağlam ekonomik temeller üzerindeki güçlü seyrine devam ettiğini anlattı.

İhracatın, 2021'de 225 milyar dolara çıktığını hatırlatan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:

"2022'nin 11 ayında 231 milyar doları aşarken, geçici verilere göre yıl genelinde 254,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece, ihracatımız, geçtiğimiz yıl gösterilen başarılı performansın ardından, bu yıl daha da büyük bir ivmeyle, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. 2022'de, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki olağanüstü yükselişle enerji ithalatımızın milli gelir içerisindeki payı yüzde 3,8'den, tarihi rekor niteliğindeki, yüzde 11 düzeyine çıkmıştır. Yılın ikinci yarısında altın ithalatı da önemli oranda artmış ve altın dış ticareti 2022 cari dengesine, kasım itibarıyla 16,8 milyar dolar negatif katkı yapmıştır. Bu gelişmelerle 2022 cari açığımız yükselmiştir. Öte yandan, son dönemde enerji fiyatları ve paritedeki gelişmelerin cari açığı olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Enerji ithalatı fiyatlarında, 2021'e kıyasla, yüzde 100'ün üzerinde bir artış gerçekleşirken, ithalat miktarı doğal gaz kaynaklı olarak gerilemiştir. Dolayısıyla, enerji ithalatımızda 50 milyar dolara yaklaşan artışın tamamı uluslararası fiyatlardan kaynaklanmakta ve bu etki cari açığımızdan daha yüksek bir rakama işaret etmektedir. Başka bir deyişle, enerji fiyat gelişmeleri dışlandığında ekonomimiz 2022'de cari fazla vermiştir. Bu doğrultuda, uluslararası fiyatlardaki çevrimsel etkiler dışlanarak hesaplanan yapısal cari fazlada, yıl genelinde artış gözlenmiştir. Bu durum, ihracatın cari fazla kapasitesine kalıcı katkı vermekte olduğuna işaret etmektedir. Yapısal cari denge kazanımlarının sürdürülebilirliği, sıkça vurguladığımız gibi, kalıcı fiyat istikrarı için kritik önem taşımaktadır."

- " Enflasyondaki yavaşlama beklentilere de yansımıştır"

Kavcıoğlu, 2022'nin ilk yarısında, jeopolitik gelişmelere bağlı olarak yükselen tüketici fiyatları enflasyonunun, takip eden aylarda küresel arz şoklarının etkilerini büyük ölçüde yitirmesiyle yavaşladığını ve kasım-aralık döneminde belirgin olarak ivme kaybettiğini dile getirdi.

Yılın son çeyreğinde, yıllık enflasyon 19,2 puan azalarak aralık ayında yüzde 64,3'e gerilediğini ve ekim ayında tanıtımı yapılan enflasyon raporunda öngördükleri patikada seyrederek, tahminlerinin orta noktasının yaklaşık bir puan altında gerçekleştiğini belirten Kavcıoğlu, enflasyondaki yavaşlamanın, çekirdek enflasyon göstergeleriyle de desteklendiğini söyledi.

Kavcıoğlu, B ve C endeksi enflasyon oranlarının da manşet enflasyonla uyumlu olarak son aylarda önemli ölçüde gerilediğine dikkati çekerek, enflasyonun ana eğilimine yönelik göstergelerinin, enflasyondaki belirgin yavaşlamayı teyit ettiğini vurguladı.

Fiyatı artan kalemlerin fiyatı azalan kalemlere oranına ilişkin bilgi sunan yayılım endeksinin, özellikle 3. çeyrekten itibaren enflasyonda gerçekleşen hız kaybını doğruladığını anlatan Kavcıoğlu, şöyle devam etti:

"Aylık enflasyon oranları da öngörülerimizle uyumlu olarak kademeli bir şekilde tarihsel ortalamalarına yakınsamaktadır. Enflasyondaki yavaşlama beklentilere de yansımıştır. 12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri eylülden bu yana gerileyerek sırasıyla 11,6 ve 7,2 puan azalmıştır. 2021'in son çeyreğinden itibaren yükselen ve jeopolitik gelişmelerle ivmelenen Türk lirası cinsinden ithalat birim değer endeksi, 2022'nin son çeyreğinde gerilemiştir. Bu gelişmede uluslararası fiyatlarda süregelen normalleşme eğilimi ve politikalarımızın etkinliğiyle döviz kurlarının istikrar kazanması önemli rol oynamıştır. Yıl boyunca toparlanma eğiliminde olan yurt içi tedarik süresi eylülden itibaren belirgin olarak iyileşmiştir. Özellikle ekimden itibaren tarihsel açıdan iyi olarak kabul edilebilecek bir düzeye ulaşmıştır. Üretici fiyat artışları 2022 boyunca kademeli olarak azalmıştır. Bu olumlu görünüm yıllık bazdaki artış oranlarına da yansımış ve ekimden itibaren üretici fiyatları yıllık artış oranı sert bir düşüş göstermiştir. Aralıkta ise üretici fiyatları genel seviyesinde 37 aydan sonra ilk defa azalış gerçekleşmiştir. 12 aylık üretici fiyatları enflasyonu beklentisi de ocakta 14,2 puanlık düşüş kaydetmiştir."

Kavcıoğlu, "Önümüzdeki dönemde, enflasyondaki düşüşle birlikte fiyatlama davranışlarının da ekonomik temellerle uyumlu hale geldiğini göreceğiz. 2023'te enflasyonun tahminlerimizle uyumlu seviyelerde gerçekleşmesi için tüm politikalarımızı kararlılıkla uygulayacağız." diye konuştu.

- "Ticari kredilerde KOBİ'lerin ağırlığı arttı"

Kavcıoğlu, geçen aylarda, küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin arttığı ve jeopolitik risklerin sürekli tırmandığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artışın sürdürülmesi için finansal koşulların destekleyici olması gerektiğini söyledi.

Politika çerçevelerinde, özellikle finansman maliyeti kanalıyla, ticari kredi faizlerinin arz ve cari fazla kapasitesini güçlendirici rolünün önemine işaret eden Kavcıoğlu, bu nedenle, ağustos-kasım döneminde politika faizini toplamda 500 baz puan indirerek yüzde 9 seviyesine getirdiklerini hatırlattı.

Kavcıoğlu, parasal aktarımın güçlenmesi için bütüncül bir anlayışla uyguladıkları politikaların etkili olmaya devam ettiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TL ticari kredi faizleri temmuzdan itibaren politika faizimizle uyumlu olarak 18,5 puan civarında gerilemiştir. Türk lirası cinsi menkul kıymet faizleri de haziran ayından bu yana tüm vadelerde politika faizine yakınsayarak yaklaşık 16 puan azalmıştır. 2022'de TL ticari kredi kullanımı güçlü bir gelişim göstermiş ve 2021 kullanım tutarının yaklaşık 5,5 katı düzeyinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, 2022'de ticari kredilerde, önceki yılların aksine, KOBİ'lerin ağırlığı artmış ve KOBİ'lere 2021 tutarının 7 katına yakın miktarda kredi kullanımı sağlanmıştır. Kalıcı cari fazla verebilmemiz için uluslararası fiyatlarda normalleşmenin sürmesi ve gerileyen dış talebe rağmen ihracat kapasitemizi geliştirmemiz gerekiyor. Ülkemiz, dış dengesini sürekli bir fazlayla sağladıktan sonra döviz piyasalarındaki arz-talep dengesi kalıcı bir istikrara kavuşacaktır. Bunu fiyat istikrarının sağlanması için bir ön koşul olarak görüyoruz. Bu kritik dönüşüm sürecinde, bir taraftan finansman maliyeti kanalıyla, Bankamızın hedefli kredi politikalarıyla ve finansal sektörün tüm unsurlarıyla yatırım ortamını desteklemeye devam ediyoruz. Diğer taraftan da uygulamalarımız sağlanan kaynakların aşırı ithalat ve doğrudan döviz talebine dönüşmemesini hedeflemektedir. Kalıcı fiyat istikrarı açısından kredilerin arz ve talep arasındaki dengeye katkı sunması gerekmektedir. Finansal koşullar destekleyici olmazsa üretim kapasitemizi kalıcı cari fazlaya ulaştırmamız, mevcut küresel koşullarda mümkün değildir. Öte yandan, kaynakların verimli dağılımı enflasyondaki düşüş sürecinin ve öngörülebilirliğin desteklenmesi açısından önemlidir. Dolayısıyla, hedefli ve selektif kredi anlayışını titizlikle takip etmemiz, uyguladığımız politikaların sürdürülebilirliği için elzemdir."

(Sürecek)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri