Terfi kararlarının yasal dayanağı var mı?

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM), Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun, ”Bir üst rütbeye terfi ettirilmeme” işlemini iptal etti.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM), Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun, ”Bir üst rütbeye terfi ettirilmeme” işlemini iptal etti.
24 Temmuz 2010 tarihinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince, haklarındaki ciddi iddialar nedeniyle, tutuklama kararı çıkartılan 102 sanık arasında bulunmalarına rağmen; 01-04 Ağustos 2010 tarihleri arasında toplanan Yüksek Askerî Şûra Toplantısında adı geçen generaller ve amiral hakkında, oy birliği ile bir üst rütbeye terfi ettirilme yönünde karar verilmişti.
Haklarında yakalama emri çıkarıldığı gerekçesi ile ilgili şahısların terfi ve atama kararnameleri İçişleri ve Savunma Bakanlıklarınca onaylanmamıştı.
06 Ağustos 2010 tarihinde, tutuklama kararına yapılan itirazı haklı bulan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklama kararını kaldırmıştı. Buna rağmen idare terfi ettirmeme işlemini devam ettirmişti.
Bunun üzerine terfi ettirilmeme işleminin muhatapları, AYİM ‘de bu işlem aleyhine iptal davası açtılar.
AYİM, işlem hakkında önce 27 Eylül 2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sonra da bu gün işlemi iptal etti.
Yürütmeyi durdurma kararından sonra, İçişleri Bakanı Tümg. Halil Helvacıoğlu hakkında, Savunma Bakanı da Tümg. Gürbüz Kaya ve Tuğa. Abdullah Gavremoğlu hakkında açığa alma kararı verdi ve ilgilileri görevlerinden uzaklaştırdı.
Şimdi ne olur?
Tümg. Gürbüz Kaya’nın ve Tümgeneral Halil Helvacıoğlu’nun Korgeneralliğe, Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun da Tümamiralliğe terfi ettirilmesi gerekir.
Ancak, açığa alma kararları kaldırılmadığı takdirde, Balyoz davası sonuçlanıncaya veya ilgililer hakkında karar verilinceye kadar, terfi ettirilmeme işlemi iptal edilen kişilerin durumlarında önemli bir değişiklik olamaz. Halen bulundukları rütbenin değil de bir üst rütbenin maaşının 2/3 ünü almaya devam ederler. Yapmakta oldukları görevden alıkonulmaya devam edilir ve yeni bir göreve de atanamazlar. Açığa alındıkları rütbelerinden bir üst rütbeye de terfi ettirilemezler.

Biraz da kararın, yasal dayanaklarına bakalım!
12 Eylül 2010 referandumundan önce de sonra da; general ve amirallerin terfi işlemleri yargı denetimi dışındadır.
Prensip olarak, hiçbir idari işlemin yargı denetimi dışında tutulmasının hukuki ve adil olmayacağına inananlardanım.
Ama mevcut Anayasa hükmüne rağmen AYİM bu davayı esastan görüşmüş ve karara bağlamıştır. Burada bir hukuk hilesinden bahsedebiliriz.
AYİM, Yüksek Askerî Şûrayı istişarî bir organ olarak değil de bir icrai kurul olarak görmek ve göstermek istemiştir. Yani YAŞ Kararları başka bir işleme ihtiyaç kalmadan icra edilmesi gereken bir karardır, Anayasanın yargı denetimi dışında tuttuğu işlemler bu organın kararlarıdır. Üçlü Kararnamenin işlemleri ise yargı denetimine tabi tutulabilir diye düşünerek, YAŞ Kararını onaylamayan üçlü kararname hükmünü iptal etmiştir. Unutturmaya çalıştığı taraf, YAŞ’ın istişarî bir organ olduğu ve siyasi iradenin onayı olmadan, yani general ve amirallerin terfilerinde MSB, Başbakan ve Cumhurbaşkanının onayı olmadan kararlarının bir hükmünün olmadığı; YAŞ Kararı denilince, YAŞ üyelerinin üçlü kararname ile onaylanan kararları kast edilmektedir. Yani Şûra Kararı üçlü kararnameden ayrılamaz.
Eğer böyle yapılıyorsa, yani Şûra Kararı ayrı bir işlem, üçlü kararname ayrı bir işlem olarak gösterilmek isteniyor ise; yargı kararı yasal dayanaktan yoksun siyasi bir karar konumunda kalır.

Bizim gördüğümüz bu gerçeğe rağmen, AYİM nasıl oldu da bu kararı verebildi?
YAŞ’nın görevlerini ve konumunu, 1612 Sayılı Yüksek Askeri Şuranın Kuruluşu ve Görevleri ile ilgili Kanunun üçüncü maddesi düzenlemektedir. Bu madde YAŞ ‘ya beş ayrı görev vermiştir. İlk dört fıkrada ifade edilenler görevler “görüş bildirmek” şeklinde ifade edilirken; beşinci ve son fıkradaki görev ise “diğer kanunlarda verilen görevleri yapmak” şeklinde ifade edilmiştir. General ve amiral terfileri de bu beşinci fıkra hükmüne göre 926 Sayılı Kanunla YAŞ ‘ya verilmiş bir görevdir.
Yüksek Askerî Şuranın albaylarla general ve amirallerin terfi ettirilmesi ile ilgili görevi, 926 Sayılı Kanunun 54. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede terfi sırasındakilerin sicillerinin incelenmesi ve değerlendirme notunun verilmesi fiillerinin öznesi olarak Yüksek Askerî Şûra gösterilirken; yeterlik sıralamasının yapılması ve yeterlik notu en yüksek olanlar arasından uygun olanların terfi ettirilmesi fiillerinin öznesi olarak Yüksek Askeri Şura gösterilmemiştir. Yani bu madde, terfilerde YAŞ’ın tam yetkili olmadığını göstermektedir. Ama,gerek YAŞ Kanununun 3.maddesi, gerekse Askeri Personel Kanununun 54. maddesi kullanılarak, bir hukuk kurnazlığı yapılmıştır.
AYİM ‘nin kararının dayanağı bu iki madde olmalıdır.

Bunlardan başka, YAŞ’ın verdiği, disiplinsizlik nedeni ile re’sen emeklilik kararlarına muhalefet şerhi koymalarına rağmen, 926 Sayılı Kanunun 50 ve 94. maddelerindeki ifadeler nedeni ile, siyasi irade kararları onaylamak zorunda kalmıştır.

SONUÇ;
Terfi ettirilmeme işlemi, 15-20 arası ağır hapis istemi ile yargılanan sanık kişilerin bir üst rütbeye terfiini engellediği için, toplum vicdanında da karşılık bulan, yasal ve adil bir işlem olarak kabul görmüştür.
YAŞ’ın kararı, taraflı, AYİM ‘nin kararı ise, YAŞ’nın kararını tasdik edici, hukuki kurnazlıkla, yasal ve hukuki olmaktan ziyade siyasi tarafı ağır basan bir karar olarak algılanmaktadır.

İşin doğrusu; Balyoz davası sonuçlanıncaya kadar açığa çıkarma kararı yürürlükte tutulmalıdır.
Ayrıca yeni Anayasa yapılıncaya, YAŞ ve AYİM’e yeniden çeki düzen verilinceye kadar; benzeri hukuk kurnazlıklarının tekerrür etmemesi için, 1612 sayılı kanunun 3. maddesi ile 926 Sayılı Kanununun YAŞ ‘ya verdiği görevler “TAVSİYE NİTELİĞİNDE” olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. 24 Aralık 2010
Adnan Tanrıverdi
Emekli Tuğgeneral

 
KAYNAK : ASDER

Gündem Haberleri