'Türkiye nereye doğru gidiyor?'

'Türkiye gibi bir ülkeye artık ihtiyaç duyuyor muyuz? Evet, ölçülü ve kendinden emin bir Türkiye'ye her zaman değer veririz ve koruruz.'

Tirajı günde 256.185 olan muhafazakâr sağ eğilimli Die Welt gazetesinin 28 Haziran 2010 tarihli sayısında, Gerd Held imzasıyla yayımlanan "Türkiye nereye doğru gidiyor?" başlıklı makalede şunlara yer veriliyor;

Türkiye, Hegemonyacı Bir Güç Hâline Gelmek İstiyor

Gazze'ye doğru yol alan filonun aniden durdurulması aslında İsrail'in değil, "Türkiye'nin bir olayı" hâline gelmiştir. Türkiye, uygulanan ablukanın kaldırılması için hamiliğe soyunmuştur. İsrail ile ortaklığına son veren ve aşırı çıkışlarda bulunan Türkiye, Doğu Akdeniz'de deniz gücü olmaya çalıştığı izlenimini veriyor. Ayrıca Türkiye'nin son zamanlarda ülkedeki muhalefeti işkence ve cinayetle susturmaya çalışan İran rejimiyle yakınlaştığı dikkat çekiyor. Türkiye'de İslami eğilimli bir rejimin oluştuğunu söylemek doğru olmaz. Türkiye, bölgede hegemonyacı bir güç hâline gelmeyi ve Avrupa ile Orta Doğu arasında bir köprü oluşturmayı hedefliyor. Türkiye, bölgesinde "Osmanlı" ölçülerine ve taleplerine geri dönüş yapma yolundadır.

Siyasi gözlemcilerin, "İslami eğilimli" ve "Avrupai" kavramlarının karşı karşıya getirilmesi nedeniyle kafası karışıyor. Türk siyaseti bu iki kavramı işine geldiği gibi kullanmayı tercih ediyor. Türkiye hem AB üyesi hem de Müslüman kesimde lider bir ülke olmak istiyor. 90'lı yıllarda İstanbul "Avrasya" başkenti ilan edilmişti. Bu tür yaklaşımlar sadece İslami kesimde değil, aynı zamanda Atatürk geleneği kökenli ve Avrupai eğitimli siyasetçiler tarafından da rağbet görüyor. Kültürel kökenlerin hegemonyal güç hâline gelmek için kötü niyetle kullanıldığı görülüyor. Başbakan Erdoğan, "Köln Konuşmasında", Almanya'daki Türklerin asimile olmamaları konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu suretle Almanya'daki göçmenler kullanılmaya çalışılıyor. "Barış filosuna" düzenlenen saldırı provoke edilmiştir ve bu olayın benzer örnekleri de mevcuttur.

Türkiye'nin komşuları ve müttefikleri ister istemez şu soruyu gündeme getiriyor: "Türkiye'ye gerçekten ne derecede ihtiyaç duyuyoruz?" Diğer ülkeler Avrupa ve Orta Asya arasında başka yolların da olduğunun muhakkak farkına varmıştır. Siyasi coğrafya çoğulcu bir hâle gelirken artık Avrupalı devletler Arap devletleriyle doğrudan temasa da geçebiliyor yani Avrasya'da merkezi bir güce ihtiyaç duyulmuyor.

Bu durumda şu soruyu kendimize sormalıyız: "Türkiye gibi bir ülkeye artık ihtiyaç duyuyor muyuz? Evet, ölçülü ve kendinden emin bir Türkiye'ye her zaman değer veririz ve koruruz. Buna Almanya'daki Türkler de dâhildir. Fakat ne pahasına olursa olsun Türkiye'ye ihtiyacımız yoktur. Bu durumda Türkiye olmaksızın da yapabiliriz. Tehlikeli ve devasa bir Türkiye siyaseti izleyen Ankara'daki hükûmet bunun farkında olmalıdır. Bu rota kısa veya uzun vadede ülkenin izolasyonuna neden olacaktır. Türkiye bu şekilde Boğaz'daki yalnız adam hâline gelebilir.

BYEGM
 

Dünya Haberleri