Üstad'ın Vefatının 27. Yıldönümü

Ülkemizin yetiştirdiği önemli münevverlerden sultan-ı şuara Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının 27. yıldönümü

Bir sistem muhalifi olarak Necip Fazıl

Ülkemizin yetiştirdiği önemli münevverlerden sultan-ı şuara Necip Fazıl Kısakürek'in, fikri karakterini, sosyal-siyasi mücadelesini ve rejim karşısındaki tavrını ortaya koyan siyasi biyografisi "Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet" adıyla yayınlandı.

Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 27. yılına denk gelen bugünde, Büyük Doğu'yu ve Üstad'ı merkezine alan beş yeni kitaptan bahsedeceğiz. Bunlardan dördü Büyük Doğu Dergisi'nde yayınlanan yazılardan derleme. "Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet" isimli kitap ise Suat Ak imzasını taşıyor.

Şüphesiz ki Necip Fazıl, Cumhuriyet devrinin fikir, sanat ve siyaset dünyası içinde "anahtar şahsiyet" kimliğine sahip, fevkalade önemli bir isim. Onu, bütünüyle kuşatmak için zaman gerekiyor; çünkü mücadele ve eser muhtevası oldukça geniş ve derinliğine meseleler içeriyor. Bu bağlamda, Suat Ak tarafından kaleme alınan Rasyo Yayınları'ndan çıkan "Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet" isimli kitap, Necip Fazıl ve Büyük Doğu'ya dair ciddi bir çalışma. Türkiye'de 1923'ten beri rejim karşısında gerçek bir muhalefet sorunu olduğunu ve bu sebeple Türkiye'nin meselelerinin asli köklerine inilerek tartışılamadığını söyleyen yazar, bu durumdan kurtulmanın Necip Fazıl'ın siyasi biyografisini doğru okumakla gerçekleşebileceği kanaatinde. Sosyal -siyasi mücadelesinin başladığı 1939 yılından başlayarak yakın geçmişin bütün siyasi akışı içinde aktivist bir fikir ve sanat adamı olarak gördüğümüz Necip Fazıl, "hayatı boyunca rejimin topyekün reddine dayalı (negation) bir tavır içindeki eylemleri itibariyle özgün bir tavrın sahibidir... Bu sebeple, ideolojik kimliğiyle mücadeleye başladığı andan itibaren rejime hakim güçler tarafından bertaraf edilmesi gereken bir adam olarak telakki edilmiş, türlü baskı ve muamelelere maruz kalmıştır." Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet kitabı, yakın geçmişimizin Necip Fazıl'ın kıymet hükümleri zaviyesinden tahlili yanında, düşünceleri sebebiyle yaşamak zorunda bırakıldığı ıstıraplı günlerin hikayesini de içermekte.

VESİKALARLA DERSİM

Necip Fazıl Kısakürek'in vefat tarihi olan 1983'ten bugüne eserlerini yayınlayan Büyük Doğu Yayınları da geçtiğimiz günlerde, Kısakürek imzalı dört yeni kitabı okurla buluşturdu. Üstad ve O'nun sosyal-siyasi mücadelesini merkezine alan bu kitaplar, Büyük Doğular'dan Derleme üst başlığını taşıyor. Bunlardan ilki "Büyük Doğu Cemiyeti". 28 Haziran 1949 - 26 Mayıs 1951 tarihleri arasında faaliyet gösteren Büyük Doğu Cemiyeti'nin beyannamesi, ana nizamnamesi, davetler, kararlar, davalar ve cemiyeti ilgilendiren her türlü konu bu kitapta. "Vesikalar Konuşuyor" isimli kitapta ise, Dedektif X Bir müstear ismi ile Kısakürek, Cumhuriyet tarihi boyunca devam eden siyasi istismarları belgeleriyle ortaya koyuyor. Dergide yayınlandığı dönemde büyük ilgi toplayan, 33 Vatandaşı Nasıl Kurşuna Dizdiler, Siyonistlik, Üçüncü Dünya Harbi, Son Moskof Marifeti başlığı altındaki yazıların, büyük bir dikkatle okunması gerekiyor. Dersim faciası yazarın üzerinde özellikle durduğu bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Milli Şef döneminin suistimal hikayeleri, Ali Şükrü Cinayeti, rejimin din düşmanlığının tarihçesi ve CHP karşısındaki muhalefet partilerinin içyüzü, ele alınan ve düğümleri çözülen mevzular içinde.

ŞARLO VE HOCA NASREDDİN

Bir diğer kitap, "Bediüzzaman Said Nursi/ Hayatı ve Nur Risalesinden Parçalar" ismini taşıyor. 1950 yılında Büyük Doğu'da Said Nursi'yi okura daha yakından tanıtmak gayesiyle yayınlanan Nur Risaleleri'nin bazı parçaları ve Said Nursi biyografisi bu kitabın ana eksenini oluşturuyor. Son kitap, "Nasreddin Hoca/ İzahlı Fıkralar-Gülebilirsek"te ise Kısakürek, Nasreddin Hocayı milli kahraman olarak tanımlıyor ve "Filozof Bergson'un, Gülmek isimli eserinde tahlil mevzuu olarak almaya dek değer verdiği ve İngiltere Kralı'nın Londra Garı'nda karşılamaya kadar yücelttiği Şarlo, hadiselere hikmet gözüyle bakmak, içyüzleri aramak ve onları kaba akıl dışı özleştirici mizahi bir bedahet ifadesine sahip olmak noktasından Nasreddin Hoca'nın, ağaca çıkarken boynuna aldığı pabucu bile olamaz" diyor.

Y.ŞAFAK

Kültür-Sanat Haberleri