Yazıcıoğlu'nun rüyada verdiği mesaj

BPP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu vefatından bir buçuk ay sonra eşi Gülefer Hanımın rüyasına girmiş ve yol göstermiş. Bakın neler söylemiş eşine...

Geçen yıl 25 Mart’ta helikopter kazasında kaybettiğimiz Büyük Birlik Partisi Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun acılı eşi Gülefer Yazıcıoğlu hâlâ soru işaretlerinin aydınlanmamasından şikayetçi. “Bir arpa boyu yol gidilemedi” diyen Yazıcıoğlu, “Geçen Nisan ayında çocuklarımla helikopterin düştüğü dağa çıktık. Sadece 1 buçuk saatte. Benim 1 buçuk saatte gittiğim yere bizim özel kuvvetlerin birlikleri 24 saatte nasıl gidemedi? Kaza sonrasıyla ilgili korkunç şüphelerim var” diyor. Eşinin mezarını her gün 2-3 defa ziyaret ettiğini belirten Yazıcıoğlu orada huzur bulduğunu söylüyor.

* Vefat haberini duyduğunuzda aklınızdan ilk ne geçti?
Çocuklarım. 21 yıllık evliydik. Gözümün önünden film şeridi gibi geçti o yıllar. Dudaklarımdan ilk dökülen kelimeler ise “Annemi istiyorum” oldu.

* Çocuklarınız nasıl tepki verdiler?
Benden daha dirayetli çıktı çocuklarım. Umduğumdan da dirayetli davrandılar, babaları gibi çıktılar.

* Nasıl toparlandınız, psikolojik tedavi gördünüz mü?
Yok görmedim. Müslümanım, inanıyorum. Allah’ın takdir ettiği bir şeye isyan etmek gibi bir lüksüm olamaz. Ne yapabilirim ki? Çocuklarımla birbirimize destek olduk.

* Çocuklarınızdan Firuze şu an 21, Furkan ise 17 yaşında. Acı haberin ardından okula ne kadar ara verdiler?
Kızım Bilkent İşletme 2’nci sınıfta, oğlum lise 3’te. İkisi de sadece 10 gün ara verdi. Bir an önce hayata adapte olmaları lazımdı, o süreyi uzatmanın çok mantıklı olacağını düşünmedim.

Rüyalarımda bana akıl veriyor, yol gösteriyor

* Nasıl bir baba ve eşti Muhsin Bey?
Sevgiyle bakan, merhametle kucaklayan, çok hoşgörülü olan... Anlatılmaz ki yaşanır böyle şeyler. Çocuklar daha küçükken, gecenin kaçında gelirse gelsin mutlaka ballı sütünü elleriyle içirirdi. Yemek olmayınca niye yok demek yerine, kalkıp çocuklarına yemek yapıp yediren bir babaydı.

* En çok ne istiyordu da ömrü yetmedi?
Türk-İslam medeniyetini kurmak.

* Başbakan olmak istiyor muydu?
Hep şöyle dua ediyordu, “Muktedir olacaksam nasip et Yarabbi.” İktidar olmak değil, muktedir olmak önemli diyordu. Elbette ki her siyasetçi ideallerinin, düşüncelerinin iktidara gelmesini ister. Kim istemez ki?

* Muhsin Bey rüyalarınıza giriyor mu?
İlk olarak vefatından bir buçuk ay sonra girdi. Sonra sürekli görmeye başladım. Özellikle çok üzüldüğüm olayların gecesinde giriyor rüyalarıma. Çocuklarla ya da başka konularda kafama takılan bir şey olduğu zaman bana yol gösteriyor resmen. Rüyamda konuşuyoruz. Üstelik ben de kendisi de vefat ettiğini biliyoruz konuşurken. Hiç unutmuyorum, kazadan bir müddet sonra şöyle bir rüya gördüm: Bir röportaj yapıyor, bir şeyler anlatıyor sonra birden bana dönüyor ve omzumdan tutup: “Demek ki Allah dağına göre kar verirmiş. Sen bu yükü kaldırabileceksin ki Allah sana bu yükü verdi. Üzülme” dedi.

* Kendisini özleyince ne yapıyorsunuz?
Direkt kabrine gidiyorum. Bazen günde 2-3 defa gidiyorum, orada huzur buluyorum.

En çok Hrant Dink’in ölümüne üzüldü

* Muhsin Bey’le ilgili pek çok iddia var. Sivas olaylarındaki baş aktördü vb.
İnsanlar buna güler ya. Arif Sağ’ın vicdanı varsa çıksın konuşsun, kim kurtarmış onları? Elini vicdanına koysun ve konuşsun. Bizim partimiz Madımak Oteli’yle yan yanaydı. Otelden çıkanlar bizim partiye hücum etmişler. Eşime telefon açılıyor ve eşim diyor ki: “Bir kedi bile bırakmayacaksınız, hepsini içeri alacaksınız.”

* Muhsin Bey’in önü kesilmek mi istendi bu iddialarla?
Olabilir. Ama herkes şunu bilsin ki herkes eştiği kuyuya kendisi düşer. Benim eşimin Hrant Dink’le ya da Sivas olaylarıyla uzaktan yakından alakası yok.

* “Abdullah Çatlı’yı bırakmazsanız Ankara’da 150 yere bomba koyarım” diye emniyeti tehdit etti iddiaları?
Muhsin Başkan, arkadaşları demoralize olmasın diye 2 yıl kendi isteğiyle gönüllü hapis yatmış biri. Niye hiç ceza almamış bu olaylarla ilgili madem öyle? Koskoca Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tehdit mi ediyormuş? Üstelik emniyet güçlerini. Bunlar sadece komik iddialar.

* Muhsin Bey bu ve benzeri iddialar arasından en çok hangisinde adının geçmesine üzüldü?
Muhsin Başkan bizim evimize üzüntü, sıkıntı getiren bir insan değildi. Hrant Dink olayında Türkiye’yi bir kaosa sürüklemek istiyorlar diye Dink’in vefatına çok üzüldü.

Kaza sonrasıyla ilgili korkunç şüphelerim var

* Eşinizi kaybettiğiniz kazanın üzerinden bir yıl geçti. Şu an ne düşünüyorsunuz; gerçekten kaza mıydı, suikast miydi?
Kafam karışık ama ne olduğunu bilmiyorum. Bu helikopter uçan bir tabutmuş. Bu tabut nasıl ruhsatlandırılıyor? Kaza sonrasıyla ilgili korkunç şüphelerim var ama kaza öncesini bilmiyorum.

* Devlet yeterince üzerine gitti mi bu işin?
Bir yıl oldu net hiçbir şey elde edemedik. Bir arpa boyu yol gidemedik, acı hem de çok acı... Devlet üzerine düşeni tam manasıyla yapmalıydı. Devlet bu olayı bir an önce aydınlatmalı, bizim devlete olan güvenimizi yeniden sağlamalı. Ben isterdim ki devlet, devlet kurumunu kendiliğinden göreve getirsin, biz söylemeden müfettişler göreve getirilsin. Bir kaza ve 6 can kaybı oluyor, devlet karlar altında kalıyor. Üstüne basarak söylüyorum, bu olay aydınlatılmadığı zaman, karlar altında kalmaya devam edecektir bu devlet. Arama kurtarma sırasında üzerlerine düşenleri yeterince yaptıklarına inanmıyorum, fiyasko. Kayseri Valisi de yaptığı açıklamalarla arama kurtarmayı engellemiştir. O açıklamayı niye yaptı? Çıkacak, yürekli bir şekilde konuşacak. O bilgiyi nereden aldığını kendisi de çok iyi biliyor, biz de.

* Açıklayacak olsa bir yıldır açıklardı herhalde?
Açıklamazlarsa da halkın vicdanında o karlar altında kalmaya devam eder devlet.

* Kazadan 15 gün önce laptop’u çalındı ve bahçeye atıldı değil mi Muhsin Bey’in?
15 gün önce çalınmadı ya da bahçeye atılmadı. Ama bir laptop olayı var, evet. Kaza haberinin ardından kızımla birlikte Kahramanmaraş’tayken birisi eve giriyor ve bilgisayarı çalıyor. Ancak yanlışlıkla kızımın bilgisayarını götürüyor. Birinin görevlendirdiği bir kişi bu. Kim olduğunu biliyorum ve yetkili mercilere ismini verdim o kişinin.

* Kazadan sonra o bölgeye gittiniz mi?
Evet, gittim. Geçen Nisan ayında çocuklarımla helikopterin düştüğü dağa çıktık. Kızılöz’den 5 defa mola vererek 1 buçuk saatte çıktık o dağa. Görmek istedim, merak ettim nasıl bir yer diye. Helikopterin çarptı dendiği yer çok ilginç geldi, öyle çarpacak bir şey yok ki orada. Bakın ben dağcı değilim, sporcu değilim. Benim 1 buçuk saatte gittiğim yere o zaman bizim özel kuvvetlerin birlikleri 24 saatte nasıl gidemedi?

Beni ilk futbol oynarken gördü, 40 gün nişanlı kaldık

* Nasıl tanışmıştınız Muhsin Bey’le?
Ağabeyimin arkadaşıydı. 1988 Eylül başında tanıştık, bir ay-10 gün nişanlı kaldık. Kasım’da da düğünümüz oldu.

* Karşınızda siz henüz 20 yaşındayken 33 yaşında olan, cezaevinden yeni çıkmış birisi var. Çekinceniz olmadı mı?
Ben Muhsin Başkan’ın 12 Eylül öncesi hayatını bilmiyorum. Muhsin Yazıcıoğlu’nu da tanımıyordum. Karşımda davası uğruna çile çekmiş, idealist bir insan vardı. Kim olsa kabul ederdi böyle idealist bir insanı.

* Sizi ilk nasıl ve nerede gördü?
İlk gördüğünde top oynuyormuşum, ikinci gördüğünde bisiklet sürüyormuşum. Ben erkek oyunları oynayarak büyüdüm. Futbolu da çok severim. Fenerbahçeliyim. Hatta ben maçlarda hoplayıp zıplayınca Başkan, benim hanım ne yapıyor diye şaşırırdı.

Örnek aldığı insan Peygamber Efendimizdi
* Yazdığı şiirleri bir kitapta toplamayı ve hayatını belgesel yapmayı düşünüyor musunuz?

Evet, ilk fırsatta yapacağım.

* Örnek aldığı insan kimdi?
Peygamber Efendimizdi.

* Rahmetli eşiniz ve kızınız gibi siz de spor yapıyor musunuz?
Başkan’ın öldüğü 25 Mart tarihine dek her gün mutlaka spor salonuna gidiyordum. Bir müddet sonra tekrar başlayacağım.

* Sizce şu andaki genel durum nasıl?
Ülkemin geleceğinden korkuyorum. Ortak değerlerimizi bulup, o ortak değerlerde kol kola girmek zorundayız.

* Muhsin Bey yaşasaydı farklı olur muydu bir şeyler?
Çok şey farklı olurdu. Şu anda vatan bütünlüğüyle ilgili kafamda soru işaretleri var. Muhsin Başkan hayatta olsaydı, o soru işaretleri kafamda olmazdı.

Alperenleri kimse sokağa dökemez bunu herkes bilsin

* Eşinizin vefat ettiği helikopter kazasındaki soru işaretleri hâlâ aydınlanmadı. Bu ölüm Türkiye’yi bölmek isteyenlerin oyununun bir parçası mıydı sizce?
Ben olayın ne olduğunu bilmiyorum ki. Ülkemiz üzerinde oyunlar oynanıyor bu bir gerçek ama ben bu süreçte olayın ne olduğunu net bilmiyorum ki böyle bir şey söyleyeyim. Ama şu var ki, Alperenleri kimse sokağa dökemez bunu herkes bilsin. Çünkü Muhsin Başkan’ın maneviyatı hepimizle birlikte. Bizim çocuklarımızı kimse Allah’ın izniyle oyuna getiremeyecek.

Çocuklarından su bile istemezdi, çekinirdi

* Pek çok kez kaza geçirmiş birisi olarak niçin zırhlı arabası yoktu koca parti başkanının?
İmkansızlıktan. Yazıcıoğlu 2008 Temmuza kadar A4 2000 model Audi’ye biniyordu hem de ikinci el. Çoğu zaman da ben kullanıyordum arabayı.

* Şu an nasıl geçiniyorsunuz?
Başkan’dan bize bağlanan maaş var. Allah’a çok şükür evimiz var, arabamız var. Geçiniyoruz.

* Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
Teklif geldi ama düşünmüyorum. En büyük idealim çocuklarımı en iyi şekilde yetiştirmek, bu vatana iki Muhsin Yazıcıoğlu daha vermek.

* Kızınız babasına çok mu benziyor?
Evet, her yönüyle benziyor ama oğlum Furkan da çok benzer. Kızım fizik olarak da benziyor üstelik.

* Kızınız Firuze çok yönlü bir insan; keman, eskrim, Uzak Doğu savunma sporları yapıyor, ata biniyor. Hepsi Muhsin Bey’in etkisi mi?
Evet doğru. Muhsin Bey atletizmle, judoyla, güreşle her türlü spor dalıyla uğraşmış gençken. Ayrıca çok iyi biniciydi, onun kadar iyisi çok nadirdir. Babalarının genlerinde olan şey çocuklarıma da geçmiştir. Özellikle ata binmeyi çok seviyor kızım. Şimdi yeniden en iyi şekilde binmek için ders almaya başlayacak.

* Şiir de yazıyor mu babası gibi?
Zaman zaman. Babası gibi o da çok duygusal olduğu için yazıyor ama çok değil.

* Muhsin Bey size sık sık şiir yazıyormuş hatta bazen cep telefonunuza mesaj olarak da atıyormuş. Sizi kızdırınca gönlünüzü almak için mi yazardı?
Muhsin Başkan sizin tasavvur ettiğiniz klasik Türk erkeği değildi. Çok farklı bir insandı. Bir bardak su istemezdi çocuklarından. Ola ki kalplerinden “amaaan” diye bir şey geçirirlerse, ben çocuklarımı günaha sokmak istemem diye. O kadar yüce gönüllüydü.

Vatan - Pazar

Gündem Haberleri