'Yeni Devir Gazetesi mi geliyor?'

Bir dönemin efsanesi Yeni Devir'le ilgili bilinmeyenler.

Yeni Devir Gazetesi mi geliyor?

Bir dönemin efsanesi yazar-çizerlere soruldu.

BİR DÖNEMİN EFSANE GAZETESİ GER İMİ GELİYOR.

DÜNYABİZİM.COM'DAKİ DOSYA HABER BU SORUYU AKILLARA GETİRDİ. TÜRKİYE SİYASETİNDEKİ GELİŞMELERE BAĞLI YENİ DEVİR'İN YENİDEN ETKİN YAYINA BAŞLAYABİLECEĞİ BELİRTİLİYOR.

İŞTE DÜNYABİZİM.COM'DAKİ O DOSYA...

Yeni Devir önemli bir gazete idi. 70li yıllardan 80'lerin ilk yıllarına kadar çok önemli bir katkısı oldu Yeni Devir'in Türkiye'nin fikir hayatına.

Şimdi geriye dönüp baktığımızda Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Atasoy Müftüoğlu, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Cihan Aktaş İsmet Özel, Ersin Nazif Gürdoğan, Ebubekir Eroğlu, İsmail Kıllıoğlu, Fehmi Koru, Alim Kahraman, Şakir Kurtulmuş, Arif Altunbaş, Ramazan Dikmen, Y.M. Aktürk, Yaşar Kaplan, Kadir Tanır, A.Vahap Akbaş, Avni Doğan, Ali Bulaç, Mehmet Ocaktan, Kamil Aydoğan, Hüseyin K. Ece, Adnan Tekşen, Mustafa Özçelik, Ferman Karaçam, M. Atilla Maraş, İhsan Işık, Mehmet Kahraman, Kemal Kahraman, Mevlüt Ceylan, Turan Koç, Necat Çavuş, Cafer Barlas, Hasan Aycın, Osman Sarı, Ufuk Uyan, Mustafa Miyasoğlu, Yusuf Yazar, Sedat Umran, Arif Soylu gibi birçok yazar, şair, çizer ve gazetecinin Yeni Devir gazetesinde yazı ve ürünlerinin yayınlandığını görüyoruz. 

Adem Turan Yeni Devir'i ulaşabildiği çalışanlarına sordu.

HASAN AYCIN

İlk İmzamı Orada Atmıştım

Yeni Devir söz konusu olunca tarafsız olamıyorum. Öğrencilik yıllarımda okuyucusu olayım derken çizeri olmuştum; ilk imzamı orada atmıştım.

Nevi şahsına münhasır bir gazeteydi, türü içinde ikincisi olmadı.

Milli Gazete'nin bünyesinde tahta perdeyle çevrili küçük bir yerde hazırlanıyordu ve şimdi hatırladığım kadarıyla ne daktilosu vardı ne de telefonu. Katılanlar yürekleriyle katılıyorlardı, kalpleri ellerinde koşuyorlardı herşeye; ben hep öyle gördüm. Bazen ister istemez "sahi, ne oldu o insanlar," diye hayıflandığım olmuyor değil.

Ezcümle Yeni Devir, yeri dolmaz, geri gelmez bir devirdir hayatımda.

M. BEŞİR ERYARSOY

Benim İçin Çölde Bir Vaha Gibiydi

Yeni Devir gazetesi ilk çıktığında Gümüşhane'de idim. Günlük bir Mavera dergisi gibi idi. Öyle bir yer de benim için çölde bir vahaydı. Diğer taraftan, günlük olaylar ve bunların Müslüman bakış açısıyla yorumlanma gayretini de kendi adıma önemsiyordum.

Yerel siyasete ilgi duyulmakla birlikte bu iş, ağırlıklı bir şekilde refiki Milli Gazete'ye bırakılmış gibi idi.

Ancak eksikliğini hala bize yakın duran medya organlarında duyduğumuz gibi, genel olarak Dünya'da, özel olarak da İslam âleminde olan bitenlere verilen önem, gösterilen ilgi gerekenin biraz gerisinde idi. Bundan daha vahimi ise, bize göre öteki olanların bilgi ve bakış açılarına itimat etmekti.

Basım işleri dışında gazetecilik için gerekli alt yapı, şimdi olmadığı gibi, o zaman da yoktu. 

Bunlara rağmen ileri bir derecede olduğu söylenebilecek güzel ve dik duruşu, günümüzde aynı kulvarda yürümeye çalışanlara birçok yönüyle örnek olabilir.

Kısacası hasenatı, settiyyatından fazla idi ve bu, beşeri bir cehdin semeresinin olumlu görülmesi için yeter. Vesselam.

NAZİF GÜRDOĞAN

Kültür Gazeteciliğinde Yeni Devir 

Yeni Devir, bir dönemin en etkili kültür gazetesiydi. Kültürsüzlüğün gazetecilik olduğu bir dönemde Yeni Devir, 'kültürsüz politika olmaz' diyen sanatçı yazarlarıyla, güzel düşünen ve güzelliği arayanların gazetesi olmuştu.

Yeni Devir için peşinde koşulan iyi haber kötü haber değil, doğru haberdi. Bundan dolayı, Yeni Devir haber yapan bir gazete değil, haber veren bir gazeteydi. Yazarları herkesin baktığına bakar, kimsenin düşünemediğini düşünürdü.

Anadolu insanının sesi, sağduyunun sesidir. Sağduyu için yol birdir. Sağduyulu olmasını bilenler, yanlışta birleşmezler. Yeni Devir Anadolu insanının sesiydi. Onun bin yıllık tarihinin yoğurduğu kültürün, sözcüsü ve savunucusuydu.

Yeni Devir sağduyuydu, sağduyu Yeni Devir'di. O, belirleyici olan ekonomi değil kültürdür, diyenlerin gazetesiydi.

 


AHMET MERCAN

Devirlerden "Yeni Devir"

Yeni Devir arkada kalmış bir bilgi ve heyecan dalgalanması olarak, hatırlarda yer tutmaktadır.

Yayımlandığı dönemi ve bilgi akış araçlarını  düşündüğümüzde, berrak bir adres olarak okuru ile dirençli bir ilişki kurduğunu söyleyebiliriz. Modern dönemin bariz özelliklerinden biri de vefasızlıktır. Düne ait ne ve ne kadar kıymet varsa, modern anlayış hepsini değersiz kılmak ister. Bunu da çok çeşitli görsel illüzyonlarla büyük oranda başarır. Değeri görselin tekelinden kurtarabilirsek modernitenin tesirinden etkilenmenin dozu da azalacaktır.

Ne yazık ki eski,  "aynıyla vaki" yeniden ortaya  koyulduğunda, aynı etkiyi uyandırmıyor.

Bu, tecrübeyle sabit.

Çünkü şartlar değişmiştir. Eskiyi eskimeyen tarafıyla, yeni algı biçimini dikkate alarak, yeni şartlar içinden üretmek icab eder. Böyle olursa geride kalan da "yeni devirdir."

FERMAN KARAÇAM 

Şimdi Geriye Dönüp Baktığımızda

Yeni Devir, bir dönemin yayın hayatına anlam katmış, damgasını vurmuş çok önemli bir gazetedir.

Gazetenin önemi sadece günlük bir "gazete" olmasından kaynaklanmıyor. Türkiye'nin düşünce hayatına, kültür hayatına, sanatına, edebiyatına, tarih anlayışına yepyeni bir soluk getirmiş; Cumhuriyet Dönemi Türkiye'sinde hayata, insana ve eşyaya farklı bir bakış açısı ile yaklaşmış ve daha derin bir anlam katmıştır.

Yeni Devir Gazetesi belli bir dönemin yansıtılması bakımından iyi bir örnektir. Kendisinin çıkışından önce ülkemizdeki entelektüel birikimin dışa vurumu olarak Yeni Devir, bir gazeteden çok daha fazla bir "şeydir."

Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Hareket ekolleri içerisinde sayabileceğimiz bütün kalem erbabı şahsiyetlerinin Yeni Devir çevresinde toplanmaları aslında basın hayatımız açısından da üzerinde durulması gereken ilginç bir olaydır.

Şimdi geriye dönüp baktığımızda Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Atasoy Müftüoğlu, İsmet Özel, Ersin Nazif Gürdoğan, Ebubekir Eroğlu, İsmail Kıllıoğlu, Fehmi Koru, Alim Kahraman, Şakir Kurtulmuş, Arif Altunbaş, Ramazan Dikmen, Y.M. Aktürk, Yaşar Kaplan, Kadir Tanır, A.Vahap Akbaş, Avni Doğan, Ali Bulaç, Mehmet Ocaktan, Kamil Aydoğan, Hüseyin K. Ece, Adnan Tekşen, Mustafa Özçelik, Ferman Karaçam, M. Atilla Maraş, İhsan Işık, Mehmet Kahraman, Kemal Kahraman, Mevlüt Ceylan, Turan Koç, Necat Çavuş, Cafer Barlas, Hasan Aycın, Osman Sarı, Ufuk Uyan, Mustafa Miyasoğlu, Yusuf Yazar, Sedat Umran, Arif Soylu gibi birçok yazar, şair, çizer ve gazetecinin Yeni Devir gazetesinde yazı ve ürünlerinin yayınlandığını görüyoruz. 

ŞAKİR KURTULMUŞ

Yeni Devir Bizim Çocuğumuzdu       

Yeni Devir bizim çocuğumuzdu. İnsan çocuğunu nasıl büyütür, biz de Yeni Devir'e o önemi verdik. Gazete basıldığı zaman, ilk baskıyı elimize aldığımız zaman kendimizi dünyaya yeniden gelmiş gibi hissediyorduk. Gün boyu zaten bütün vaktimiz gazetede geçiyordu. Her akşam da birbirimizin evindeydik. Çalışma akşamları da devam ediyordu yani. Bir akşam bizde, bir akşam Mehmet Ocaktan'da, bir akşam başka bir arkadaşta. Gecemiz ve gündüzümüz dolu dolu geçiyordu, farklı neler yapabiliriz diye uzun uzun düşünüyorduk. 
O yıllarda yeni yetişen nesil siyasi atmosferin de etkisiyle çalkantıdaydı. Yeni yeni oluşturulan İslami bir hava vardı. Bu ortamda gençler aradığını böyle bir gazetede buldu. Şimdi bu bilinçli mi yapıldı, elbette! Mehmet Durlu gibi bir insan vardı! Gazete yönetiminde okuyucuya yönelik nasıl davranılması gerektiği hususunda çok katkıları olmuştur. Şöyle yaparsak daha iyi olur, böyle yaparsak daha faydalı oluruz derdi hep. Bizler o zaman sadece teknik elemandık orada. Esas bir kimlik oluşturan bizzat Mehmet Durlu'nun şahsıdır. Biz gazetenin kolları ve bacaklarıydık.  

Böyle bir şeyi kabul edemezdik   

Hatta gazetenin kapanmasından dolayı da çok büyük bir üzüntü duyduk. Gazete nasıl kapandı biliyor musunuz? Necmettin Erbakan Milli Gazete patronlarını, yöneticilerini çağırıyor Ankara'ya; Yeni Devir'i önlerine atarak diyor ki: şöyle bir gazete çıkaramıyorsunuz! Sonra Milli Gazete'yi bir türlü Yeni Devir çizgisine getiremedikleri için veya arzuladıkları istikamette yayın yapamadıkları için çareyi Yeni Devir'i kapatmakta buldular. Kapatmakta nasıl çare buldular! Elimizdeki imkânları almak istediler. Mesela dediler ki maddi imkânsızlıklar yüzünden taş baskı yapacağız. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Elinde koskacaman ofset makinaların var, kendi tesislerinde basıyorsun, İstanbul'a ilk defa sen getirmişsin, bu imkânı reddediyorsun; diyorsun ki eski sistem baskıya geçeceksin. Buna kargalar bile gülerdi, biz de güldük. Zaten itiraz ettik, kabul etmedik. Kendi çocuğumuzu kendi elimizle öldüremeyiz dedik. Sonra da hepimizin işine son verildi zaten.  
Mehmet Durlu, Mehmet Ocaktan, ben, Muzaffer Aygün... O gün, ara sıra gittiğimiz bir çay ocağı vardı, oraya gittik. Hüseyin Evliyaoğlu o esnada yanımıza geldi, oturdu. "Ya, işte biz böyle olmasını istemezdik, hoş bir şey değil görevi böyle devralmak," vs... Biz anlattık tabii düşüncelerimizi, Yeni Devir'in bu noktadan, daha geriye gidişini kabul edemeyeceğimizi bildirdik. Bizden sonra size ne yaptırırlar nasıl yaptırırlar ona bir şey diyemeyiz dedik. Ayrıldık. Ertesi gün eski sistemde gazeteyi çıkardılar. Velhasıl o gazetenin kapanması öyle oldu. Hepimiz dağıldık o olaydan sonra.

SITKI CANEY

Bir gazetecilik efsanesi: Yeni Devir

Yeni Devir gazetesi ile 1978 veya 1979 yılında tanıştım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenci olduğum yıllar. Zaman nasıl da çabuk geçiyor, tam 30 yıl olmuş.

Haftada bir sinema yazıları yazıyordum, kuramsal yazılar, film eleştirileri. Bir de zaman zaman yönetmenlerle söyleşiler. Genel Yayın Yönetmeni sevgili ağabeyimiz Mehmet Durlu çok iyi bir ekip oluşturmuştu.

Yanlış hatırlamıyorsam Yusuf Ziya Cömert, Şakir Kurtulmuş, Mehmet Ocaktan, Ahmet Kot, Muzaffer Aygün, Osman Bayraktar, Abdurrahman Şen ilk aklıma gelen isimler.

Herkese göstere göstere elimizde gururla taşıdığımız entelektüel yanı oldukça ağır basan, bir o kadar da sıcak bir gazeteydi Yeni Devir.

Köşe yazarı olarak, Rasim Özdenören, Mehmet Akif İnan, İsmet Özel gibi birçok önemli isim vardı. 

Gazetede herkes birbirine kenetlenmişti 

Sevgili ağabeyimiz Mehmet Durlu üst üste yakışıyla en çok sigara içenimizdi, sinema yazılarıma okuyucunun gönderdiği hakarete varan eleştiri mektuplarına karşılık her defasında boş ver aldırma bunlara sen yazmaya devam et diyerek beni yüreklendirmesini hiç unutamam.

Gazete, kelimenin tam anlamıyla bireyleri birbirine sıkıca kenetlenmiş sıcak bir aile yuvası ve sevgili ağabeyimiz Mehmet Durlu da babamız gibiydi.

Bütün ekip eksilmeyen bir coşku ve heyecanla çalışıyordu. Ne var ki uzun sürmedi bu sevinç.

Yeni Devir'in de Milli Gazete gibi siyasi partinin yayın organı haline dönüştürülmesi istenince Sevgili ağabeyimiz Mehmet Durlu ekibi topladı, ben asla bunu kabul edemem görevimi bırakıyorum, ama siz istiyorsanız devam edebilirsiniz, dedi ve sonuçta bütün ekip aynı gün hep birlikte işi bıraktı.

Bilmeyenler için sonrasını tahmin etmek hiç de zor değil aslında. Anlatmaya gerek yok.

Bugün geriye dönüp baktığımda, o yıllarda, o kalitede, o sıcaklıkta, öyle bir gazete nasıl çıktı, nasıl başarıldı bu, diyerek hayret etmekten kendimi alamıyorum.

Şimdi benim için Yeni Devir, asla unutamayacağım muhteşem bir gazetecilik efsanesi artık.

MUSTAFA AYDOĞAN

Yeni bir devir 

Pek kalabalık değildik. Bazen de tek başımızaydık. Toplumun 'kimyası' karmakarışıktı. Belki bir toplumdan bile bahsedilemezdi. Bu dağınıklık içinde bir tutanak bulma çabası herkes gibi bizi de meşgul ediyordu. Milli Gazete vardı, hep 'yüzbin' satması hedeflenen nedense bunu bir türlü gerçekleştiremeyen… Sonra Yeni Devir bir parlayış gibi çıktı geldi. Dönemin en 'ciddi' gazetesi Cumhuriyet'e rakip miydi? Biçimden ve üsluptan öyle anlaşılıyordu.

Yeni Devir bir hamleydi. Gerçeğinin çok ilerisinde hayalleri olan. O hamle boşa çıkmadı… Arkasından Zaman geldi. 1987'de. Tamer Korkmaz'la yıllar sonra karşıladığımızda şöyle bir tanımlamada bulunmuştu: 1987 ruhu. Bir bakıma doğru. Aceleci, devingen, heyecanlı ve yapmaya istekli bir ruh. Genç bir ekiptik.

Yeni Devir bir bakıma Mavera'nın gazeteleşmiş hâliydi.

BÜNYAMİN YILMAZ

Yeni Devir'e taşınsam mı ki?          

Yıl 1995. Üniversiteyi kazanmışım. İstanbul'a doğru gelirken, yolum İzmit'teki akrabalara düşmüş. Elime nerden geçmişse, şu an ismini hatırlamadığım (Dünya olabilir) bir gazete geçmiş. İlan bölümünde, nasıl dikkatimi çektiyse, Yeni Devir yazıyordu. Anlıyorum ki, basın ilan aynı zamanda Yeni Devir'de de yayımlanmış. İzmit'te ayrı bir telaş başlar. Önüme gelen tüm gazete bayilerine Yeni Devir var mı diye soruyorum. Bakışlardaki anlamsızlık sonucu pes ediyorum.

İstanbul'a geldiğimde Millî Gazete'nin Topkapı'daki binasında Yeni Devir'e ayrılan bölgeyi görüyorum. Yayınlanan gazeteyi de elime alıyorum. Günlük siyasi gazete. Allah Allah! Peki ama benim ve ümmeti Muhammed'in niye haberi yok. İş sonra anlaşılıyor. Yeni Devir o en güzel yıllarından sonra ilan gazetesi olarak yayımlanıyor. Evimizin tavan arasında uzun okumalar yaptığım Yeni Devir, artık sadece arşivlerde var. Günlük yayınlanan ise ilan ve ajans haberi ağırlıklı hazırlanıyor. Gazetenin eski dönemlerinden beri başında bulunan Sezai Bey'i tanıyorum sonra. Kalbi muhabbetimiz var. Yıllar yormuş onu. Ama o gündelik işinin başında. Serviste gençler çalışıyor ve her gün Yeni Devir adeta okuruna ulaşır gibi hazırlanıyor. Bazen renklerden sıkıldığımda alıyorum elime Yeni Devir'i, uzun uzun siyah beyaz sayfalarına bakıyorum. Elbette ki aradığım şeyi bulamıyorum, ama olsun, çoğunuzun hayalini kurduğu ve canlanmasını beklediği Yeni Devir'e her gün dokunabilmek de ayrı bir heyecan olsa gerek.

Bazen aklıma ne geliyor biliyor musunuz? Millî Gazete'de hazırladığım kültür sanat sayfasını Yeni Devir için hazırlayayım. İlan için resmi dairelere gönderilen gazeteleri kontrol etmek için uğraşan görevliler şaşırsın önce. Ardından sürekli Yeni Devir Kültür Sanat okusunlar. Hatta arada bir Edebiyat adlı bir sayfaya da dönüşebilir tabii ki. Kamil Eşfak Berki'yi en çok mutlu edecek cümle bu olurdu sanırım. Diyorum ama dediğimle kalmayabilirim. Toplayayım diyorum ekibi. Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Akif İnan, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt… Siz de gazete bulmak için benim gibi bayi bayi dolaşadurun!

 

ALİ SALİ

 

Yeni Devir özlenmeyi hak ediyor

1970'li yılların ikinci yarısından, 1982 yılına kadar çıkan Yeni Devir gazetesi, "İslamcı" olarak adlandırılan kesim için dönüm noktası mevkutelerden biridir. Fehmi Koru ve Nabi Avcıların 1984 yılındaki dört aylık Milli Gazete deneyimi, 1986 yılında Ankara merkezli olarak kurulan Zaman gazetesinin ilk dönemi Yeni Devir baz alınarak ve Yeni Devir geçilmeye çalışılarak yapılan medya girişimleridir. Milli Gazete deneyimi ancak dört ay sürebilmiş, Zaman Gazetesi'nin ilk dönemi ise neredeyse bir yıl sürmesine rağmen Yeni Devir'in yakaladığı başarıyı maalesef yakalayamamıştır.

Müslüman gençlerin sığınabilecekleri kültürel bir liman 

Yeni Devir, büyük gazetecilik yaptığı, tiraj patlamasına neden olduğu için mi "aşılmaz bir çıta" olarak hem Milli Gazete'nin, hem de Zaman Gazetesi'nin, ya da "İslamcılar"ın önüne bir engel olarak dikildi? Bu sorunun cevabı tabii ki olumsuz! Yeni Devir çok büyük bir gazetecilik yaptığı, aşılmaz tiraj patlamaları yaptığı için değil, 70'li yılların dağdağalı ortamında temelde MTBB ve Akıncı gençlerin sığınabilecekleri bir kültürel liman, esaslı bir tavır sahibi nasıl olunur onu gösterdiği için halen nostaljiyle anılan günlük mevkutelerimizden biridir. 70'li yılların iç burkan ortamında gençlerin (en azından MTBB'li Akıncı gençlerin) sokaktan uzak tutulabilmesi için canhıraş bir biçimde uğraşan bir kadronun elinde çıkan Yeni Devir'in orkestra şefi Mehmet Durlu'ydu. Gazetede başta İsmet Özel olmak üzere, Rasim ve Alaaddin Özdenören, Mehmet Akif İnan, Erdem Bayazıt köşe yazıyordu. Mehmet Ocaktan ile Şakir Kurtulmuş Edebiyat Sanat sayfası, Serdar Gürler (Ahmet Kot) Kültür sayfası çıkarıyor, Enes Harman (Nabi Avcı) özellikle dış politika yorumları ile ezberleri bozuyor, o dönem DPT'de çalışan Hasan Celal Güzel ise ekonomi sayfalarına katkı sağlıyordu. Gazetenin tashih servisinde ise İskender Pala ve Muzaffer Aygün (daha sonra sayfa sekreteri olarak teknik ekibe katıldı) ile bir dönem Ali Sali (1978 yazı) çalışıyordu. 

Tavır sahibi nasıl olunur, bunu Yeni Devir'den öğrendim 

Ben kurşun kokusunu ilk Yeni Devir gazetesi ile ciğerlerime çektim. Kurşun kokusu ciğerlere bir kez işledi mi ömür boyu insanın yakasını bırakmıyor. 2009 yılındayız ve ben halen gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Ben "tavır sahibi" nasıl olunuru Yeni Devir gazetesinde öğrendim. Ve bu benim 1978'den sonraki hayatımın akışını belirledi. Kulakları çınlasın Mehmet Durlu'nun daha sonra "bu kesim" tarafından çıkarılan hiçbir gazetede değerlendirilmemesinin temelinde de Durlu'nun bu "tavır sahibi" halinin etkili olduğunu düşünüyorum. Çıkarılan bütün gazeteler Yeni Devir çıtasını aşmak için çıkarılıyor, ama ne hikmetse Yeni Devir'e o çıtayı atlatan gazeteci Mehmet Durlu, söz konusu gazeteleri çıkarırken akla bile gelmiyor! Bu size de tuhaf gelmiyor mu?

 FADİME ÖZKAN

Özlenen Bir Gazete

Ben yetişemedim tabii o günlere ama yine de biliyorum, Yeni Devir'in 'matbuat' tarihimizdeki yerini. Kıymeti, 'haber'den çok 'fikir' ile belirlenen, bu özelliğiyle öne çıkan, okurunu belirleyen ve okurunca belirlenen, "duruş" sahibi az sayıdaki gazeteden biri.

Siyah beyaz yayınlandığı için de herhalde, hep "İslamcıların Cumhuriyet'i" diye anılırdı. Okuduğumuz yazar ve şairlerin biyografi bilgilerinde adı illa olurdu. "… ilk yazıları Yeni Devir gazetesinde yayınlandı", "… bir dönem Yeni Devir'de yazdı", "Yeni Devir gazetesinin düzenlediği … yarışmasında … ödülü aldı" gibi.

Önemli bir platform olmayı başarmış, bir dönemi biçimlendirmiş Yeni Devir. Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, İsmet Özel gibi şiirinden sözünden, sözünün gücünden etkilendiğimiz "cins kafa"ların yazdığı, hatta okurla ilk kez buluştuğu bir yayın organı olarak özlenen bir gazete

Adem Turan - DUNYABİZİM.COM

Medyanaliz Haberleri