12 Haziran seçimleri ve birey olarak kürdler

Ahmet DURMUŞ

12 Haziran seçimlerinin sonuçlarının açıklanmasını takiben, beyaz Türkler ile beyaz Kürtlerin temsilcisi olan iki parti CHP ve BDP, hapiste tutuklu bulunan milletvekillerini (aslında ayrı bir yazı konusudur) bahane ederek, milletvekilliği yeminini etmediler. BDP’yi bir şekilde anlamak mümkün de, CHP’yi anlamak son derece zordu. Çünkü İmrali adası misafiri PKK’yı tasfiye ile görevli Öcalan seçim stratejisinde küçük bir hata yapmıştı. Hesaba gore hapisteki derin devletin temsilcileri ve PKK tutukluları eğer milletvekili seçilip hapisten çıkabilselerdi, kendi için adaylık yolu açılacaktı. O zaman hemen erken genel (veya yerel bölge) seçimler yapılacak, kendisi hapisten kurtulup, TBMM girecekti. Yani ihtiyarlık döneminde kürdlerin Kamer Genç’i olarak yerini alacaktı. Ama hesapta küçük hata oldu. Hain kürt milleti (!) yine nankörlük (!) etti, Apo liderin (!) hesaplarını allak bullak ettiler. İstedikleri oyu sadece beyaz lümpen sosyalist kürt ve türklerden aldılar ama dindar kürtler ve türklerden alamadılar. Meclise giren BDP milletvekillerinin bir kısmı BDP’nin seçim stratejisi olarak kullandığı sosyalist lümpen seçmenlerin seçtiği beyaz kürtçü (ama kürd olmayan) milletvekilleri var ki bunlar ne PKK liderlerinden ne de Öcalan’dan emir alırlar. Herşeyden önemlisi bu milletvekillerinin en büyük özelliği çok gıdaklayan ama bir türlü yumurta yumurtlamayan tavuk gibidirler. Ayrıca, BDP bu seçimlerde tarihsel bir hata yaptı. 1980 öncesini bilenler “Terzi Fikret” adını bilenler hatırlıyacaklardır ki, Fatsa belediye başkanlığı döneminde orada bağımsız devlet kurduğunu iddia etmişti. Şimdi BDP liler de eski oyunu yeni oyuncularla gösteriye sunmaya çalışıyorlar.  Bu seçimler BDP’nin çizgisinin ortalama kürt halkından ne kadar uzak olduğunuaçıkça belli etmiştir. Geliştirdikleri seçim söylevleri, seçmeni üzerinde uyguladığı baskı ve yıldırma ve yönlendirme yöntemleri, CHP’nin geçmiş seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulamaları ile bire bir benzerlik göstermektedir. Yani BDP, CHP’nin ayak izlerini takip etmektedir. Öte yanda ise Başbakan Erdoğan’ın ustalık dönemi olarak nitelendirdiği 26 kişilik bakanlar kurulunda doğum yeri Doğu ve Güney Doğu Anadolu olan 8 bakan bulunmaktadır. İflas etmiş BDP hala kendini kürtlerin temsilcisi olarak kabul etmektedir. BDP liderleri ve onların arkasındaki güçler açıkça öğrenmişlerdir ki, kürt halkı onları hiç bir zaman desteklemiyecektir ve vaad ettikleri köhne sloganlar ve yaptıkları sömürü ve yokluk ve yoksulluk edebiyatları artık iflas etmek üzeredir. Evet, şurası bir gerçektir ki ve de kabul edilmelidir ki, Son yuzyilda Anadolu’da yaşayan bütün halklara çok büyük zulümler yapilmış ve yanlış politikalar uygulanmıştır. Bu zulumden sadece kürdler değil, Türkler dahil olmak üzere, diğer halklar ve bireyler de değişik oranlarda almışlardır. Sözlü edebiyatın yaygın olduğu kürd toplulumunda bu zulüm dillerde tekrarlanarak sürekli hatıralarda taze tutulmaktadır. Ne zaman duygusal bir sömürü gerekmekteyse geçmişte kalmış ve şimdiye tamir olması, iyileşmesi gereken yara tekrar kanatılarak bazılarınca rant saglanmaktadır. Ne yazıktır ki, kürdler tarihsel olarak içinde bulundukları feodal yapıdan kurtulamadıkları için (eskiden toprak ağası emrinde yaşayan ve ağa aşiret bireyi adına düşünüp, onun adına karar verirken, bugün de BDP ağanın yerini ve rolünü almıştır), vatandaş olmanın en önemli şartlarından biri olan “birey olmayı” kürtlerin büyük bir kısmı henüz gerçekleştirememiştir. Bu yüzden her zaman birileri kürt adına karar vermekte ve kürd de bu kararları sorgulamadan kayıtsız şartsız uygulamaktadır. Bu sadece politik alanda değil, hemen hemen yaşamın tüm alanlarında geçerlidir. Bu bir tür kolaycılıktır. Beynini başkasına ver, sen okuma ögrenme, düşünme ama sadece sana denileni yap!. Eğer kürtler gerçekten özgür ve onurlu bir yaşam hakkı istiyorlar ise, öncelikle kendi içlerindeki  kürdlerin beynini yok sayan yeni moda ağaların oyunlarını bozmalıdırlar. İslam ile barışmalı ve çakma imam ve mele bozuntularına yüz vermemelidirler. Kürdleri sürü gibi gütmek isteyen ve güden kişi lider ve kuruluşlara karşı taviz vermeden öncelikle kürdlerin de birey olduğunu ve kendi tercihlerini yapabileceğini göstermelidirler.  Geçmiş hataların sorumluları ile hesaplaşırken ve vatandaşlık haklarının mücadelesini verirken güçlü ve haklı olmanın tek ve yegane yolu örgutlü bireylerdir. Kürdleri sadece taş atarken, araba yakarken veya dağda savaşırken sadece “kod adı” ile tanıyan ama birey olarak yok sayarak, onlar adlarına kararlar alıp, oluk oluk akıtılan kanda kendilerine tahtlar ve köşkler kuran yeni moda ağaların elinden bireysel özgürlüklerini kurtarmalıdır. Kürdler, herkese yeni moda ağaların kendilerinin gerçek temsilcileri olmadıklarını ve yaptıkları işlerin kendilerini bağladıklarını ve sadece belli bir grup kürd ve türk topluluğa hitap ettiklerini açıkça ve korkmadan ve çekinmeden ilan etmeliler. Şimdi kürtlere, kürtlerin ulularına, hikmet sahibi insanlarına soruyorum, Öcalan’in Süleyman Demirel’den ve BDP’ninde CHP den farkı nedir?! Farkı vardır diyen beri gelsin!. Bu şahıslar kendi saltanatlarını sizlerin çocuklarının kanı üzerinde kurdular. Her iki parti de yapısal ve eylemsel olarak aynı misyon üzerindedir. Vatanı ve ümmet-i Muhammedi seven kürtler bir an once bireysel seçim ve kararlarını vererek, siyasi hayattaki yerlerini almalıdir.   

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.