AB'nin eteğini bırakmanın zamanı gelmedi mi?

xxx135

AB'nin Türkiye'ye karşı tavrını nitelendirmekte insan zorlanıyor. İkiyüzlülük mü demek yoksa AB'nin kendisini öğretmen Türkiye'yi ise eğitime muhtaç öğrenci gibi algıladığını söylemek mi ya da her iki nitelendirmenin birlikte kullanılması mı gerekiyor insan kestirmekte zorlanıyor. Artık AB'nin Türkiye'ye bakışının bir ortak şeklinde olmadığı kesin. Bunu görmek için şöyle bir ilişkileri ve AB'nin Türkiye'den isteklerini düşünmek ve hatırlamak yeter.

Denebilir ki uluslararası ilişkilerde menfaatler ilişkinin ölçüsünü ve şeklini belirler. Elbette bu bakış açısı doğrudur. Ancak, Türkiye-AB ilişkilerinde sadece AB ülkelerinin çıkarlarının korunduğu sıra Türkiye'ye geldiğinde sadece taviz vermesi ve ev ödevleri yapması gereken taraf olarak görüldüğü ve algılandığı artık herkesçe biliniyor; bunu gizlemeye de AB ülkeleri gerek duymuyorlar. Hatta zaman zaman yapılan açıklamalar ve yayınlanan raporlar birazda ülkemizin aptal yerine konulduğunu gösteriyor.

Daha öncede belirttiğim gibi ekonomik ve sosyal bakımdan bizden çok  geri olan ülkeler Birliğe üye olarak kabul edilir ve bu ülkelerin batan ekonomilerini kurtarmak için yoğun çaba sarf edilirken Türkiye'den hâlâ bazı ev ödevlerinin yapılmasının istenmesi sanıyorum en hafif ifadesiyle ikiyüzlülüktür. Siz buna sahtekarlık da diyebilirsiniz. Hatta Türkiye'nin aptal yerine konulması .

Bunları durup dururken ve gündemde tartışılması ve çözüm bulunması gereken pek çok sorun varken niçin bu konuya döndüğüm sorusu akla gelebilir. Dünkü haberlerde  Avrupa Parlamentosu'nun son Türkiye raporunda "Türkiye terörle mücadelede AB ile daha fazla işbirliği yapsın" şeklindeki değerlendirme vardı.

Acaba yanlış mı okuyorum diye habere tekrar tekrar baktım.Yanlış okuduğum yoktu. Terörle mücadele konusunda Türkiye AB ile daha fazla işbirliği yapmamakla suçlanıyordu... Halbuki yıllardan beri Türkiye AB'nin terörle mücadele konusunda yetersiz kaldığını belirterek daha fazla işbirliği çağrılarında bulunuyor. AB ülkelerinin terör örgütüne her bakımdan destek verdiği, özellikle terör örgütünün finansal kaynağını AB ülkelerinin oluşturduğu  her zeminde ifade ediliyor. Yani AB ülkeleri terör örgütünü korumak ve kollamaktan vazgeçmeleri halinde Türkiye'nin terörle mücadelesinin başarılı olacağı söylenirken Avrupa Parlamentosu Türkiye raporunda Türkiye'nin terörle mücadele konusunda AB ile yeteri kadar işbirliği yapmadığı iddiasını iddianın ötesinde iftira, hedef saptırma olarak nitelendirmek sanıyorum yanlış olmaz. Raporu sanki AB ülkelerinin ikiyüzlülüğünü gizlemeye yönelik hem suçlu hem de güçlü psikolojisi olarak değerlendirmek yanlış olmaz sanıyorum.

Bu bakımdan artık AB'nin aklı varsa kendi üyeleri için kullansın, kendi üyelerini içine yuvarlandığı ekonomik uçurumdan kurtarsın, bizim onların aklına ve yol göstericiliğine ihtiyacımız yok. Kısacası artık AB'nin eteğini bırakıp "Gölge etme başka ihsan istemem" diye tavrımızı yüksek sesle ortaya koymamız gerekiyor.

Kaldı ki başta Almanya ve Fransa olmak üzere bazı AB ülkeleri Türkiye'yi üyeliğe almayacaklarını, istenirse imtiyazlı ortaklık gibi bir statü altında kapıda beklemeye devam edebileceğimizi açık bir şekilde dile getiriyorlar.

Buna rağmen eskisi kadar olmasa da bazı çevreler ısrarla Türkiye'nin kurtuluşunu AB üyeliğinde görüyor, böyle takdim ediyorlar. Bunca gelişmeye rağmen hâlâ AB'ye girmek için ısrarcı olan ve çaba sarfedenlere insan "Siz domuzdan yana mısınız, Türkiye'den yana mı?" diye sormak istiyor.