Afganistan yeni ittifaklar peşinde mi?

xxxx65

Gece ziyaretleri:

Başkan Barack Obama, 28 Mart Pazar akşamı hiç beklenmeyen bir şekilde Afganistan'a bir gece ziyareti yaptı. Çok gizli ve sessiz bir şekilde gerçekleştirilen bu ziyaret gün doğana kadar devam etti. Orada bulunan ABD askerleri, komutanları ve Cumhurbaşkanı Karzai ile görüşen Obama geldiği gibi karanlıklara karışıp gitti. Aynen, Irak'a yaptığı  ani ve gizli ziyaret gibi.

Afganistan'a Obama'nın yaptığı bu gizli gece ziyareti hayli önemli bir olay olup, dikkatle izlenmelidir. Afganistan'da hızlanan siyasi trafik adeta "Afganistan'da büyük değişiklikler mi olmak üzere?" sorusunu akla getirmektedir.

Baharda uyanmaya ve hareketlenmeye başlayan tabiat gibi, mart ayı itibariyle, Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai de hareketli bir temponun içine girmiş bulunmaktadır. İlk defa İran'la, sonra da Çin'le peşpeşe görüşmeler gerçekleştirmiştir. Başkent Kabil'i son haftalarda hem İran Cumhurbaşkanı, hem de Pakistan ve Çin'in çok üst düzey yetkilileri ziyaret etmişlerdir. Karzai'nin kendisi, Çin'i ziyarete gitmiş ve dönüşünden iki gün sonra hiç beklenmedik bir şekilde ve zamanda  Başkan Obama'yı karşısında bulmuştur.

ABD bu kadar emek verdiği, bu kadar para yatırdığı (2001'den beri) ve Asya politikaları için çok elzem saydığı Afganistan'ın, ayakları altından yavaşça kaymaya başladığını hisseder, hissetmez harekete geçmiştir. Obama hiçbirşeyi şansa veya "uzun izahatlara" bırakmadan, yüzyüze ve direk karşılaşmayı tercih etmiştir. Obama, bazı gelişmeleri çok açık bir biçimde tenkit etmiş, net cevaplar istemiş ve ABD'nin değişebilecek tutumuna da işaret etmiştir. Yani, Afganistan'da durum, hayli ciddi bir noktaya doğru gitmektedir.

Trafiğin hızı ve yönü:

Diğer taraftan bu Afgan savaşı olayının diğer bir ayağında da ciddi gelişmeler mevcuttur. ABD'nin sürekli baskısından ve her seferinde "daha da çok askeri saldırı düzenlemesini" talep etmesinden bıkan Pakistan, üstelik ABD'nin söz verdiği mali desteği de esirgemesi üzerine yeni stratejiler arayış ve uygulamasına başlamış bulunmaktadır. Bu yeni diplomasinin başında Çin ve İran'la yapılan yeni ve önemli temaslar gelmektedir. Hemen arkasından da Afganistan'daki Taliban gruplarıyla anlaşarak, Pakistan topraklarında istikrar ve güveni sağlamak girişimleri yer almaktadır. Durumun ciddiyetini gören ABD yaptığı hatayı anlayarak, hemen Pakistan en üst düzey yetkililerini Washington'a davet etmiş ve çok geniş kapsamlı ikili  konuşmalar başlatmıştır.

Afganistan hükümeti de aynı dönem içinde kendi yeni stratejisini ortaya  koymuştur. İlk defa Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, Şubat 2010 içinde Pakistan'ı ziyaret etmiş ve iki devletin adeta "ikiz kardeşler" olduğunu ifade ederek, aralarındaki işbirliğinin önemini ve devamlılığını vurgulamıştır. Bu ziyaret, Pakistan grubunun Washington'a hareketinden önce  gerçekleşmiştir.

Afganistan, hemen arkasından İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'a ev sahipliği yapmıştır. Bu önemli ziyareti, ikinci bir önemli ziyaret takip etmiş ve Çin'den gelen çok üst düzey yetkililer, Afganistan'da ekonomik ve askeri yardım konularında temaslar yapmak üzere Kabil'i ziyaret etmiştir. Orta Asya'da nerede ise baş döndürücü bir ziyaret ve diplomasi trafiği başlamıştır. 2010 yılına kadar görülmemiş bir hız ve seviye ulaşan temaslar Mart ayında daha da artmıştır.

Nevruz haftasında (Mart 21) "Nevruz Kutlamaları'nda" bulunmak üzere Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai, İran'a gitmiştir. Aynı tarihlerde Türkmenistan ve Kırgızistan cumhurbaşkanları da İran'a gelerek hep birlikte "Nevruz"u kutlamışlardır. Bu durum birçok siyasi merkezin hoşuna gitmemiştir. Afganistan'ın komşularının İran'da şii kültür ve kutlamaları bazında toplanmış olması ve İran etrafında gittikçe artan diplomatik ve ekonomik işbirliği çemberi, ABD ve Avrupa devletlerinin canını sıkmaya başlamıştır.

Diğer taraftan, İran'la Çin arasındaki işbirliği artmaktadır. Rus-İran ilişkileri de çok iyi bir seviyeye ulaşmaya başlamıştır. Buradaki en önemli gelişme Rusya'nın, İran'a nükleer çalışmalarda yardımcı olacağını açıkça ifade etmiş olmasıdır. Rusya ve Çin, bu nükleer çalışmalar konusunda IAEA yani Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu kurallarına uyulduğu takdirde İran'a karşı yaptırımların zorlanmasının doğru olmayacağını savunmuşlardır. Hem de, ABD ve Avrupa devletlerinin tutumuna rağmen... Bu durum ABD ve Avrupa devletlerini çok huzursuz kılmıştır.

Trafiğin getirileri:

Rusya ile İran: Dostluk, enerji hatları ve nükleer çalışmalar

Çin ile İran: Enerji hatları, siyasi destek, politik güç artımı,

Afganistan ile İran: Siyasi destek, enerji hatlarının geçişi ve Taliban konusunda kışkırtmanın durması,

Afganistan ile Çin: Teknik yardım, yeniden yapılanma, askeri destek ve para yardımı,

Afganistan ve Pakistan: Taliban'a karşı daha etkili mücadele,

Her iki ülke için de rahatlama ve siyasi başarı... İşte ABD'yi huzursuz kılan bu hızlı trafiğin somut sonuçları bu şekilde belirlenmeye başlamıştır. Asya politikaları içinde olmaya kararlı olan ABD, sonuçta bu şekillenmelerden hiç de memnun değildir. Çünkü:

z Afganistan'da bu yeni dengeler içinde Karzai, hem Taliban ve eski mücahit grupları ile anlaşmalı, uzlaşmalı bir barışa doğru gitmektedir. ABD ise Taliban'ın silahlarını teslim ederek, hazırlanan mevcut anayasaya uymayı kabullenip, öyle barışa gelmesini istemektedir. (Yani ABD'nin çizgisine gelmesini)

z Afganistan ve Pakistan anlaşınca, Pakistan içindeki Taliban tahripleri de duracak veya azalacağı için, ABD'nin Pakistan üstündeki baskıları da azalmış olacaktır. Pakistan iç düzenini ve milli güvenliğini pekiştirebilecektir.

z Çin, Afganistan'da daha aktif ve destekleyici rol oynamaya başlarsa, ABD'nin gelecek yıllar için yaptığı "Asya planların" da stratejik değişiklikler gerekecektir. ABD bundan hoşlanmamaktadır.

z Çin- İran ve Rusya anlaşırsa, Afganistan etrafında daha güvenli ve onu destekleyen bir çember oluşacak ve içeride kalan ABD rahat hareket edemeyecektir.