Ak Parti’nin Uzun Yolu ve Bu Yoldaki Engeller

Tahsin AKPINAR

Ak Parti’nin savunduğu fikriyatın toplumsal tabanının aldığı oy oranlarından daha fazla olduğunu ve alabileceği oyun potansiyel üst sınırına henüz yaklaşmadığını düşünüyorum.

Bu düşüncemin temel nedenlerinden birisi Ak Parti’nin oldukça yüksek bir oy oranına sahip olduğu ve adı partiyle özdeşleşmiş, parti için ‘kale’ tabir edilen bir ilçede ikamet etmem ve sürekli bu semtte yaşayan insanlar üzerinde siyasal gözlemler yapma imkanı bulmamdır.

Tercihini başka partilerden yana kullanan kişiler üzerinde ayrıca yoğunlaştırırım gözlemlerimi ve bu seçimlerinin nedenlerini bulmaya çalışırım.

Türkiye nüfusunun % 1‘inin oturduğu bu toplumsal kesit içinde, iktidar partisine oy vermeyen insanlarla sohbet ettiğinizde, aslında ciddi bir kısmının ikna edilebilir bir mesafede olduğunu ama o ikna edilme sürecinde gerçekleştirilmesi gereken çok değişkenli denklemin sabırla ilmik ilmik örülmesi gerektiğini anlıyorsunuz.

Tereddüt sahibi ama kapılarıda kapatmayan bu insanların tereddütlerinin giderilmesi gerektiğini görüyorsunuz.

Tabi bunun için daha nitelikli kadrolarla ve birebir iletişim yoluyla, klasikleşen jargonun dışına çıkılması gerekiyor. Tırmanılan rakımlar arasındaki değişkenlik iyi hesap edilerek o nokta için uygun olan donanımlarınızı sahaya sürmeniz icab ediyor.

Ancak bu virajda kararsız kalan insanların sandıkta Ak Parti’yi tercih edip etmeme kararlarını etkileyen en önemli neden, iktidar bürokrasisinin tavsama emareleri gösteren ve zaman zaman incitici boyutlara varan dili ve o bölgenin yerel yöneticilerinin aldığı kararlardır.

Bunun heykelleşmiş matematiksel sağlamalarını Adana’da Aytaç Durak’la ve Şanlıurfa’da Fakıbaba’yla gördük. Her iki tercihte Ak Parti yönetici kadrosu ve tabanı için dramatize duyguların yaşanmasına neden oldu.

İşte bu noktada Tayyip Erdoğan’ın siyaset yapış tarzı ve bilinenin aksine zihin kapılarının ardına kadar istişareye açık olması, onu diğer parti liderlerinden ayrıştırarak devrimci bir konuma taşıyor. Trenden kendi inenlere kapıları net olarak kapattığını kesin olarak ilan etmesine rağmen, Urfa’da yapılan hatadan geri dönmesini biliyor. Bu geri dönüş yolunu ise açık istişare kanalları inşa ediyor...

Başlattığı barış süreciyle alakalı olarak maksimum seviyede yüksek bir siyasal riskle karşı karşıya olan Başbakan Erdoğan, Ege bölgesi milletvekilleri ve il başkanlarıyla bir araya geldi. Erdoğan, “çözüm süreci” ile ilgili bilgi paylaşımında bulunduktan sonra 2014’te yapılacak yerel seçimlere sözü getirdi.

Erdoğan’ın teraziye çıkarttığı isim, Kütahya Belediye Başkanı Mustafa İça.

Yapılan anketlerde Başkan Mustafa İça'nın oyunun yüzde 30, partinin oyunun ise yüzde 61 olarak çıkması üzerine, Kütahya’da neler olduğunu sorguladı. ‘Ben yüzde 65 ile seçilmiştim’ diyen İça'ya Başbakan Erdoğan, ‘O oranlar kalu belada kaldı. Yükseğe çıkmak zordur ama orada kalmak daha zordur’ hatırlatmasında bulundu. Bunun üzerine Başkan İça, Kütahya Valisi’nin çalışmalarını engellemesinden yakındı.

Erdoğan, Başkan Mustafa İça’nın başarısızlığının sebeplerini dışarıda araması üzerine, şayet böyle bir sorun varsa neden iki yıldır parti içi kanallara bunu taşımadığının hesabını sorduğu belirtiliyor.

Bilenler bilirki Kütahya Belediye Başkanı Mustafa İça’nın çırası tutuşmuştur...Parti içi bürokrasinin flulaşma temayülü gösteren dehlizlerinde yakılan bu çıra, ‘dosta düşmana’ gerekli mesajları iletmiştir..!

Ve herkes yanan çıradan payına düşeni almıştır.

Arif olan anlar...

İşte budur Başbakan Erdoğanı diğer liderlerden ayıran en önemli fark. Ülke çapındaki bütün yerleşim birimlerinin her zaman ve her konuda nabzını tutmayı asla ihmal etmiyor ve hep bilimsel verilerle yolunu aydınlatıyor, geleceği kurguluyor. Toplumsal psikoloji, toplumla empati kurularak harmanlanıp yeni hamle alanları oluşturuluyor ve bu verileri elde edebilmek için bütün Feedback (geri yansıma) kanallarının açık tutulmasına ihtiyatla özen gösteriliyor.

Başbakanın çevresinde en itibar gören insanların sosyal bilimler uzmanları olması bu ülkede sosyoloji bilimininde nihayet hakettiği yere gelmesine vesile oldu.

Hatırı sayılır bir oy potansiyeline sahip Esenler ilçesine belediye başkanı yapılan Tevfik Göksu’nun, önemli bir araştırma şirketiyle olan ilişkisidir Ak Parti liderini ayrıştıran.

Tesadüflere ve bodoslamaya asla yer yoktur. Şayet bir hata yapılmış ise Urfa’da olduğu gibi hataların tamir edilebilmesi için süresiz bir çalışma yürütülür.

İşte bu çalışma tarzı ilerleyen dönemlerde Ak Parti’nin oy oranı olarak daha çok basamak tırmanacağının kanıtıdır. Ak Parti; sağcıların tamamına yakınının, solcuların ise en az yarısının oyunu alabileceği günleri mutlaka görecektir.

Bu üst sınırı, mümkün mertebe zorlamaya giden yolda, tek rakibi, partinin ilerleyen süreçlerde ortaya koyacağı performans ve bu performansın dilidir.

Bu üst sınır ise en az % 70’tir.

E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.