Atatürk’ten özür CHP’ye iktidar getirmez

xxx78

CHP’den de özür geldi” başlığını okuyunca günlerdir kabızlık çeken anamuhalefet partisi adına sevindim; hemen altında yazılı şu satırlar ise sevincimi kursağımda bıraktı: “Bir CHP milletvekili olarak ben de Atatürk’ten ve İsmet Paşa’dan özür diliyorum; dokuz yıldır bunları yenemedik, iktidar olamadık...”

Bir süredir CHP’nin derdi beni de geriyor; yaşadığım ülkede sağlıklı bir demokratik düzen olsun istiyorum çünkü... Demokrasinin sağlıklısı, iktidar kadar güçlü bir muhalefetin de bulunmasını gerektirir. Günlerden beri süregiden ‘Dersim’ tartışmasıyla birkaç puan daha kaybetti CHP... Ben üzülmeyeyim de kimler üzülsün?

Tartışılan konunun önemini anlamayıp sadece siyasi ikbal konusundaki yetersizlik ve yeteneksizlik ile hayıflanmak bana çok garip geliyor. Cümleyi telâffuz edenin ‘CHP grup başkanvekili’ sıfatını taşıması durumu daha da vahimleştiriyor. Demek ki, önümüzdeki dönem, daha sert, daha kıyasıya mücadeleler izleyeceğiz; CHP’nin altındaki zeminin her seferinde biraz daha kayacağı, seçmenini kaçırtacak mücadeleler...

Evet, CHP Cumhuriyet’i kuran partidir. Evet, ilk kurucu genel başkanı Atatürk’tür. İkinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü de Kurtuluş Savaşı’nın önemli komutanlarındandı ve CHP’nin uzun yıllar başkanlığını yaptı. 1950’ye kadar meydana gelen her türlü gelişme, iyisi ve kötüsüyle, olumlusu ve olumsuzuyla, CHP’nin eseridir...

Herkesin bildiği bu ‘olgular’ CHP’yi esir almışa benziyor. Çok-kültürlü, çok-etnisiteli, çok-dinli ve çok-dilli bir imparatorluğun mirasçısıydı Cumhuriyet ve bir ulus-devlet inşa etme projesiydi. Bu yüzden sancılı bir geçiş dönemi yaşanması doğaldı. Kurtuluş Savaşı, ardından sahneye konulan değişim ve dönüşüm programları ancak tarihin kendine-göre yazılımıyla hayata geçirilebilirdi.

Öyle de oldu. Bu bakımdan bir başarı öyküsüdür gerçekleştirilenler...

Tarihin belli bir aralığında yaşanmış olanları, ‘gizemli’ bir biçime sokarak, kimi ayrıntıları gizleyip kimilerini süsleyerek tek-tip bir eğitimle insanlara belletebilirsiniz, ancak anlattıklarınızı bütün insanlara kabul ettiremezsiniz. İnsanlar içinden bazıları diğerlerinden daha meraklı çıkar, bazısı her anlatılana “Neden, niçin, nasıl?” sorularıyla yaklaşır, belge görmek ister...

Zaten bu sebepledir ki, siyasette de hukukun bireylere tanıdığı genel kural olan “Kimse başkalarının yaptıklarından dolayı sorumlu tutulamaz” ilkesi geçerlidir. Aile fertlerimden birinin işlediği suç veya kabahat yüzünden ben nasıl cezalandırılamazsam, başında bulunduğum sivil veya siyasi örgüt de geçmişte başkaları tarafından yapılmış yanlışlardan dolayı bugün hesaba çekilemez.

Tek istisna, bugünkü kadronun dün işlenen suç veya kabahatle arasına mesafe koymaması, yapılanlara sahip çıkması durumudur.

‘Dersim’ konusunda CHP’nin yanlışı budur işte. Geçmişte kararı verenlerce bile savunulamayan bir davranışı bugünün insanlarına makul göstermeye çalışarak, CHP, siyasi açıdan hem büyük yara almış, hem de zayıf noktasını ele vermiş oldu. Bundan sonra, rakipleri, hep o noktayı kaşıyacak ve muhtemelen aynı savunma gayretiyle karşılaşacağı için hep galip çıkacaktır.

Muharrem İnce’nin sözlerine bakarak söylenecek şu: CHP bundan böyle de iktidar yüzü göremez.