“Ayıptır, zulümdür, cinayettir”

Aslan DEĞİRMENCİ

Dersim katliamının üzerinden tam 72 yıl geçti.

Acıları halen yüreğinde yaşayan insanlar içimizde.

Bu acılarla, dalga geçenler de…

Devletin resmi ağzı ile konuşarak muhalefet edenler de…

Bir tarafta binlerce öldürülen insan,

Bir tarafta ise evlerinden ve yurtlarından sürülen masumlar.

Ama dün olduğu gibi bugün de katliamı savunanlar var.

 

Henüz olay yeni yaşanmıştı.

Gözlerde kanlı gözyaşları vardı.

Dönemin Başbakanı İsmet İnönü kahramanlık havasındaydı.

İdamların hemen ardından açıklama yapma ihtiyacı duyan İnönü;

“Dersim meselesini ortadan kaldırdık”,

“Son verdik”,

“Dersim müşkilesinden kurtulduk”,

“Dersim’i her türlü askeri hareketlerle temizledik” diyordu.

Göğsünü gere gere ve övünerek anlatıyordu.

Bugün açılıma muhalefet eden CHP’li Öymen gibi.

Öymen’in açıklamasının ardından nasıl alkışlar kopuyorsa,

İnönü’nün sözleri de aynı şekilde destek buluyordu.

Oysa 10 arkadaşı ile birlikte idam sehpasına gönderilen Seyit Rıza,

‘İnönü’, ‘Öymen’ ve ‘destekçileri’ne ölüme giderken cevap veriyordu.

İdam sehpasına çıkan Seyit Rıza,

Resmi ideolojinin bekçilerinin yüzüne baktıktan sonra,

“Evladı Kerbelayız, bihatayız, ayıptır, zulümdür, cinayettir” diye haykırıyordu.

Celladın hareketini kollayan Seyit Rıza, ona fırsat vermeden,

Çıktığı sehpayı da kendisi deviriyordu.

 

Ben Alevi değilim.

Ancak Seyit Rıza’nın son sözleri vicdanımı parçalıyor.

Bu vicdansızlığa el çırpanları görmek, utandırıyor.

Önce alkışlayıp, Alevileri karşısında görünce çark edenlere ise acıyorum.

Bugün bu acınacak ve utanılacak halde olanlar,

Yıllarca bu kitleyi oy deposu olarak görmemiş miydi?

Terörle mücadele konusunda Dersim isyanının bastırılmasını örnek gösterenler,

O gün 7’den 70’e acımasızca kurşun yağdırıldığını bilmiyor muydu?

Devletin vicdansızlığına çanak tutan bu anlayışın peşinden giden Alevi kardeşlerim;

Şimdi özeleştiri yapma zamanı gelmedi mi?

Protesto etmek, ortaya eylem koymak, kınamak mı yoksa

Gerçekleri görüp gerekeni yapmak mı?

Tercih elbette sizin…

Ama sormadan geçemeyeceğim;

Dersim ve benzeri katliamların hep CHP dönemine rastlaması tesadüf mü?

 

Bu arada değinmeden geçemeyeceğim.

Ahmet Kaya’nın ölümünün üzerinden 9 yıl geçti.

O geceyi hepimiz hatırlarız.

O meşhur linç gecesi.

Ödül töreninde Kürtçe şarkı söyleyeceğini açıklayan Ahmet Kaya’ya

Fırlatılan çatallı bıçaklı geceyi…

Bugünlerde o törende Kaya’ya sahip çıkmak yerine sessiz kalanlar,

Şimdilerde pek telaşlılar.

Telaşları başlayan açılımın rantından olacak,

Mikrofonu kaptıklarında Kürtçe ezgiler patlatıyorlar.

Hem de ne ezgiler…

Bu ezgiler yüzünden yıllar önce cezaevlerinde sürünen,

Sürgünlere gönderilen,

Haklarında linç kampanyaları başlatılan sanatçıların isimlerini bile anmadan

Her gece “şemame şemame” diye kitleleri coşturuyorlar.

Yaşı 70’e dayanmış, estetikten tanınmayacak hale gelenlerde,

Ansızın barış elçiliğine soyunup şişkin dudaklarıyla ‘Keçe Kurdan’

Türküsünü söylemekten geri kalmıyorlar.

Bence açılım sırası şimdi linç gecesinin aktörlerinde…

Yani Serdar Ortaç ve Ercan Saatçi de.

Daha ne bekliyorsunuz?

Sizde patlatın bir Kürtçe ezgide millet açılım görsün!

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.