“Bakış var, bakış var!..”

Hamit SEVEN

 

O kadar yalın..

O kadar net ki..

Yorum yapmaya gerek olmayacak kadar açık  yani..

Yaşadığımız dünyanın “insan unsuru”nun, devlet ve toplum algısının dönüştürdüğü bireysel algı dairesinde olaylara bakış açısını yansıtan bu iki travmatik örneğin, zihinlerde bıraktığı ne yazık ki, yalnızca gerçeğin, içimizde bıraktığı çaresizlikle karışık acı bir sızı!..

Biri, yaşatırken yaşayan!..

Diğeri, yaşamasına izin vermeyen!..

İki farklı bakış açısı..

Biri, yeryüzü “Kralı”nın bir büyük dramı!..

Diğeri, yeryüzü “Kralı”nın bir büyük erdem arayışı!..

İlgimi çekti..

İlginizi çekeceğini ümidederek paylaşmak istedim..

*

 “Ama ben Amerikalı değilim”

Adamın biri New York, Central Park`ta yürüyüş yaparken, aniden kuduz bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir uğraştan sonra üzeri yara bere içinde kaldığı halde köpeği öldürür. Ama küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. 

Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür etikten sonra, `Sen` der `bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da şöyle olacak; 

-Cesur New York`lu küçük kızın hayatını kurtardı.` 
Adam, `Ama ben New York`lu değilim!` der.

Polis, `Fark etmez, bu durumda gazeteler şunu yazacaklar; 
-Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı` cevabını verir.

`Ama ben Amerikalı da değilim` der adam artık şaşırarak. Polis `
-Ya, o halde nerelisin?` diye sorunca adam cevap verir;
-`Ben Iraklıyım!`
Polis adama başka bir şey söylemez.

Ama adam ertesi gün gazeteleri aldığında şöyle bir başlıkla karşılaşır;
-`Radikal İslamcı, masum Amerikan köpeğini öldürdü`!..

*

“Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir”

Bir gün New-York a bir grup is arkadaşı, yemek molasında dışarıyaçıkar. Gruptan biri, Kızılderili’dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına çırçır böceği sesinin geldiğini söyleyerek çırçır böceği aramaya başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir
çırçır böceği bulurlar.


Arkadaşı, Kızılderili’ye:

"Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar.

Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek:

"Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi
ona göre duyar, görür ve hissedersin"
der.

 

 

  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.