Bakkal, banka, kooperatifleşme ve ruh

xxx95

Konunun en önemli yerinde kalmıştık, kaldığımız yerden devam ediyorum... Önceki yazılarımda anlattığım bu tip bakkallar olmadan "krizsiz ekonomi düzeni" kurulamaz ve yaşatılamaz. Her köşe başı ve her önemli sokaktaki bakkallar, orta direk toplumun yani halkımızın sigortası mesabesindedir. Büyük sermaye olmadan da "büyük çapta ekonomi" oluşamaz. Hâsılı, bakkallar ve büyük sermaye birbirlerini ortadan kaldırma savaşı yerine, birbirine dayanışarak "dengeli ekonomi sistemi"ni kurmaları gerekir. Bir bakkal düşünelim ki elinde banka teminatı, banka garantisi var. Bu garanti ile süper marketlere gitmekte, süper marketlerden tenzilatlı mal alarak bakkalında satmakta, yani ucuz mal hizmetini mahalle, semt veya sokağına kadar götürmekte...

-Bu uygulama süper marketler aleyhinde değildir, çünkü onların malları satılmakta.

-Bu uygulama bakkalların da aleyhinde değildir, çünkü cirodan kazanmakta.

-En önemlisi halkın aleyhine hiç değildir, çünkü hizmet ayağına gelmekte.

-Yani, bakkallarla süper marketler arasında çıkar paralelliği oluşmakta.

Burada önemli bir sorun karşımıza çıkıyor: Bakkallara bu banka garantisini kim sağlayacak? İşte "kooperatif/kooperatifleşme" burada devreye giriyor; önceki yazılarımda sözünü ettiğim "bakkallar birliği kooperatifi" veya bakkal kooperatiflerinin çoğalarak ve güçlenerek oluşturdukları "birlik kooperatifleri" ile daha üst birlikler devreye giriyor.

-Önceleri "banka teminat mektubu" temin ediliyor...

-Sonra, bir müddet sonra, sistem iyice rayına oturduktan sonra, "kooperatif" banka kadar güvenilir oluyor ve bankaların yerini kooperatif alıyor...

Bu birliktelik ve bakkal birliklerinin oluşturduğu güç "faizli bankalar" üzerinde öylesine maddî ve manevî baskı oluşturmalıdır ki; bir müddet sonra artık bankalar da "faizli sistem"den vazgeçip işletmelere kooperatifler gibi "faizsiz genel hizmet" verme yarışına girmeliler. Bu arada ekonominin kalbi mesabesinde olan bankalar halkı ve küçük işletmeleri soyup sömürmeyi değil; gerçekten halka ve ekonomiye hizmet etmeyi düşünmeli, bu düşünce doğrultusunda yeniden yapılanmalılar...

Burada bu vesileyle, bütün bu anlattıklarım yapıldıktan sonra, bu gelişmelerle birlikte kurulup devreye girmesi gereken "Genel Hizmet Kooperatifleri"ni hiç olmazsa isim olarak anmadan geçemeyeceğim. Muhasebe, muamele, avukatlık, hakemlik gibi pek çok hizmetler (25 çeşit hizmet) bu kooperatifler tarafından en iyi ve en ucuz şekilde yapılacaktır...

Ülkemizdeki bir kısım "yabancı sermaye"nin ve dolayısıyla "sömürü sermayesi"nin yapmakta olduğu şey "tekelleşme" ve tekelleşmenin de ötesinde ekonominin olmazsa olmaz şartı olan "rekabeti önleme"dir. Onlara sorarsanız, onlar ve yerli her türlü işbirlikçileri ise aslında devlet tekelleşmesini önlediklerini iddia ederler ama hedefleri tek kelimeyle "tekelleşme"dir. Rekabeti canlandırdıklarını iddia ederler ama rekabeti öldürürler...

Bir de AVM veya süper market gerçeğinin "ruhu" vardır ki, o ruh "bizim ruhumuz"la taban tabana zıt bir anlayışın ruhudur. O ruh dostluğa, dayanışmaya, komşuluğa, iyiliğe, yardımlaşmaya uzak olduğu gibi; o ruh bizi vahşi kapitalizmin berbat bir "tüketim toplumu figüranı" olmaya iten hilelerle ayakta durur. "Müslüman ruhu"nun temel taşlarından biri olan "israfın haramlığı"na dair şimdiye kadar öğrendiklerimizin ve uyguladıklarımızın hepsini bertaraf edip "israf toplumu" hâline gelmemize sebebiyet verir...

Velhâsıl, biz bu anlattıklarımızla sizden yani halkımızdan veya bakkallardan bir şey istemiyoruz; sadece "Adil Ekonomik Düzen"i öğrenmenizi istiyoruz... Öğrenme ve bilgilenme sonrasında ister uygulayın, ister uygulamayın; siz bilirsiniz!.. Ama şunu iyi bilin ki; "iki nokta arasındaki doğru tektir" ve o doğru yol yani sırat-ı müstakîm üzere yürüyenler felâha erer, diğerlerinin tamamı ise helâk olup gider. Vesselâm...