Bayram Burkina’da Yaşanır Dostum

Haşim AKIN

 

Eski bayramları özlemeyen yok gibidir. Bizler bugün var olan bayramı beğenmeyecek ve eskilere özlem duyacağız. Ancak bizim çocuklarımız da bir süre sonra bu günlere özenecek.

Size Burkina Faso’dan bayram selamı vereyim. Bu yıl bayramı Türkiye'den bir gün önce yapacak gibi görülmüştük. Ancak beklenen hilal yanı başımızdaki Mali ve Fildişi Sahili’nde görüldü ama bizde görülmedi. Öyle olunca beraberce Perşembe günü bayram yapmış olduk.

Burada bayram namazı bizdeki gibi işrak vaktinin girişinde kılınmaz. Namazın kılınacağı caminin imamı, bayram namazı saatini belirleyip ilan eder. Ve o vakitte kılınır. Yani şehirde birbirinden farklı zamanlarda namaz kılınmış olabilir.

Biz de hazırlığımızı yapıp saatinde mescide ulaştık. Burada bayram namazı, caminin içinde kılınmaz. Caminin bahçesi veya buna uygun bir açık alanı varsa orayı tercih ederler. Eskiden (6-7 sene öncesinde) burada bayram namazı şehirde sadece tek bir meydanda kılınırmış. Sonra diğer camilere de dağılmış. Şehrin alanı çok geniş ve tek merkez, gerçekten zordu. Bir diğer özellik ise bayram namazı öncesi vaaz olmaz. Sürekli olarak hoparlörle tekbir getiriliyor. Ancak buna bizdeki gibi cemaat iştirak etmiyor. Bu tekbirler, aynı zamanda namaza çağrı oluyor.

Burada bayram namazına hiç kimse gündelik kıyafetiyle gelmez. Bayram asıl çocuklar için güzeldir. Her aile kendi imkânları içinde bayramda çocuklar için bir şeyler yapar. Öyle olunca da camide en güzeli çocuklardır. Tabi ki bayram namazına erkekler gibi kadınların da geldiğini söylememe gerek yok. Burada vakit namazlarında bile kadınlar cemaate iştirak eder. Özellikle namaz esnasında mütemadiyen ağlayan bebekler, kadınların buraya kimlerle geldiğini göstermesi açısından önemliydi.

Biraz sonra imam, yanında iki koruma ve 5 / 6 kadar da özel adamıyla camiye girdi. Bu girişte sürekli olarak salavat ve kelime- tevhit zikrinin olduğunu ilave etmek gerekir. Burada Namaz kıldıracak imam, camide bir köşede beklemez. Cuma namazlarında da öyledir. Genelde mihrabın yanında bir kapı daha olur ve imam oradan girer. Özel bir törenle camiye girip mihrap veya minbere alınır. İmamın girişiyle ayağa kalkıp hazırlandık. Önce cemaate selam verdi. Hutbeye çıkınca da ilk olarak selam verilir.

Namaz sırasında iki koruma da yanında bekledi. Korumaya gerek var mı? Bana göre yok. Ancak bu topraklar başka dinlerle gizli çekişmelerin yaşandığı bir bölge. İmamın camiye gelişi, kılık kıyafeti, ona gösterilen ihtimam hep diğer cenaha mesaj verme ve güç gösterisi niteliğinde. İlk zamanlar bunlarla ayakta durmuşlar. Şimdi de bu adetler devam ediyor.

İmam geldiğine göre bayram namazına başlanabilir. Hemen namaza başladık. Burada corona kaynaklı tedirginlik ve kısıtlamalar yok. Yani ne maske ne de mesafe... Bu sebeple de camide mesafeli bir saf düzeni yoktur. Burkina’da herkesin ayağı, yandaki cemaatin ayağına değmesi lazım. Hanefi mezhebinde olduğunuzu düşünür ve ayakları arada dört parmak kalacak kadar yakın tutarsanız, sağ ve solunuzdaki Müslümana işkence etmiş olursunuz. Adam ayaklarını daha geniş bir açıda açması gerekecek. Yani sıkı bir saf düzeniyle namaza başladık.

Bayram namazı bitti ve hutbe başladı. Birazı Arapça birazı da Morece (yerel dil) olmak üzere hutbeyi dinledik. Ancak beni üzen nokta hutbede Filistin ve Kudüs hiç geçmedi. Ümmet bilincine sahip olma açısından bu ülkede bulunabilecek en iyi imamın arkasındayız. Lakin o da unuttu. Bu durum aslında İslam ümmetinin benzeri ümmet yaralarına bakışını göstermesi açısından manidar... Zira bizim diğer İslam coğrafyalarını bu konuda sürekli eleştirdiğimiz ve yeterli duyarlılığı göstermedikleri için şikâyetçi olduğumuz bir gerçek. Ancak bu kuru bir şikâyet değil... Maalesef vakıa bu...    

Namazdan sonra cemaat dağılıyor. Caminin içinde veya önünde sıraya girip bayramlaşma âdeti burada yok. Caminin çıkışında bu bayram gününde bir şeyler alabileceğine inanan ve sürekli bayramınızı tebrik ederek harçlık / hediye isteyen çocuklar etrafınızı saracak. Bunun için hazırlıklı olmak lazım.

Sonra biz Türk arkadaşlarla beraber ortak emeklerin ürünü bir kahvaltı sofrasına oturacağız. Türkiye’de insanların anne - babasının evine bile gidemediğini ve herkesin garip bir şekilde kendi evinde bayram sofrasına oturduğunu düşününce büyük bir nimetin içinde olduğumuzu bir kez daha fark ediyor ve şükrediyoruz.

Gurbet bayramı mı? Orayı karıştırmayın... Var olana şükretmek en güzeli.

Bayram Burkina’da güzel...

Keşke siz de gelseydiniz...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.