Bazılarını fena halde üzen haberler…

xxx444

Yeni Türkiye'yi işaretleyen çarpıcı-güzel gelişmeler peş peşe gün ışığına çıktıkça; içimizdeki “sağlı-sollu iliştirilmişler” takımının, tezkerecilerin, “Washington Bağımlıları”nın gardının yerle bir olduğunu tahmin etmek güç değil…

Mesela, şu “eksen değişikliği” tartışmaları…

Çelişkisel gibi görünse de…

Ulusalcı, liberal ve dahi muhafazakar “eşik bekçileri”nden çoğunun temel tezlerinin -eş zamanlı olarak- çökmesi anlamına da geliyor.

*

Önce, Akşam gazetesinin pazartesi günkü manşetine bir göz atalım:

“-SIR PARA KÖRFEZ'DEN AKMIŞ”

Üstüne, bir de manşetin spotunu okuyalım:

-Türkiye'yi kriz günlerinde rahatlatan 20 milyar dolarlık kaynağı belirsiz paranın Körfez'den geldiği anlaşıldı. Faizsiz bankacılığın tepe yöneticisi Osman Akyüz “One minute sonrası Arap ülkelerinden piyasalara büyük para girişi var” dedi.

Haberde, Akyüz'ün, net hata-noksan kalemindeki o kaynağı belirsiz para için “Gökten yağmadı, Körfez'den geldi” dediğine dikkat çekiliyordu.

*

Demek ki neymiş?

Türkiye'yi küresel krizin şoklarından kurtaran…

“İçimizdeki İliştirilmiş Otoriteler”in bir türlü izah edemediği, daha doğrusu izah etmeye yanaşamadığı temel ekonomik konuda 'Körfez Sermayesi' diye bir hakikat varmış…

Ankara'nın son dönemde Washington ekseninden koptuğu gerçeği nasıl yok sayılmakla, inkar edilmekle ortadan kaldırılamıyorsa…

Sadece küresel krizin büyük şoklarından sıyrılırken değil; -üç buçuk yıl önce olduğu gibi- Atlantik'in öte yanından düğmesine basılan ve büyük miktarda sıcak para kaçışına dayalı ekonomik provokasyondan da kurtulmamızı sağlayan “Körfez'den gelen devasa para”yı yok saymak, göz ardı etmek de gerçeği değiştiremiyor!

2006 Haziran ayında Türkiye'yi ekonomik krizden kurtaran 25 milyar dolar civarındaki “kaynağı belirsiz parayı “net hata noksan” kaleminde bulamayacak olanların…

Merkez Bankası Başkanı'nın Aralık 2008'deki basın toplantısında neden “2006 Haziran'ındaki durum, şimdiki kriz ortamından daha riskliydi ama o noktadan dahi sıyrılmayı başardık” diye konuşmuş olduğuna kafa yormalarında büyük fayda var!

*

Şimdi de, New York Times'ta geçen hafta yayınlanan bir makaleye gidelim…

“İliştirilmiş meslektaşlarımız”ın, NYT'daki Türkiye eksenli kimi “itiraflar”la daha yakından ilgileneceklerini umuyorum.

Her ne kadar, vaktiyle kitle imha yalanlarını peş peşe ürettiği haberlerle pompalamış, berbat filmin sonunda da lütfen “özür” dilemek zorunda kalmış olan bu “itibarlı gazete”nin yayıncılarının aksine…

“İçimizdeki Savaş Destekçisi-Tezkereci Yayın Yönetmenleri” taammüden yanılttıkları okuyucularından bugüne kadar özür dilememiş olsalar da; ben yine de NY Times'taki “Türkiye'nin kuralları yeniden yazdığına” dair o makaleyi kendilerine keyifle hediye ediyorum.

O “üzülecekleri” yazıda şu satırlar okunuyor:

“Amerika'nın Irak'taki başarısızlığı ve İsrail'in aşırılıklarını bastıramaması; Türkiye'yi Amerikan yanlısı deli gömleğinden kurtularak Ortadoğu'dan Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir bölgenin kalbinde güçlü bağımsız aktör olarak ortaya çıkmaya cesaretlendirdi. (..)

Türkiye, Ortadoğu'daki güç oyunu kurallarını olumlu ve çatışmacı olmayan biçimde yeniden yazıyor…”

*

Bir de Wall Street Journal'da yayınlanan makale var;

ki, o yazıda Türkiye taşlanıyor; başlığı da şu:

“-Türkiye'siz bir NATO?”

“Ankara'daki dramatik dönüşümün NATO'nun temel değerleriyle tutarlı olmadığından” yakınılan yazıda “Türkiye'nin zor NATO misyonlarını yerine getirme isteğinin azalabileceğinden” bahsediliyor…

Eh, bu durum; hem WSJ yönetimi, hem de “içimizdeki iliştirilmişler” için sevindirici gelişmeler olmasa gerek!

“Batı'nın Türkiye'yi kaybettiği” itirafı da var, Wall Street Journal'daki o yazıda…

*

Bütün bunların üstüne…

WSJ editörü Robert Pollock'un 2005 Şubat'ında -çok tartışılan- “Türkiye yeniden Avrupa'nın hasta adamı mı oluyor?” başlıklı makalesini hatırladınız mı?

Neo-Con'cu çizgiyi yansıtan o yazı aslında kapıyı çalan “yenilgi”nin işaretlerini taşıyordu…

Dört yıl sonra?

-Türkiye “kuralları yeniden yazan” bölgesel bir güç!

Yani?