BEN’İ BİLMEK /TANIMAK

Yakup CİVELEK

 

Bugün şöyle sordum kendime? Sen kimsin, nesin sen?  Elli iki yaşına gelen birinin kendine sorduğu bu soruyu duyanlar,  ilk anda hayret edip “bu adama bir şey oluyor “galiba diyerek benim için üzülmeye başlamaları, bence çok garip bir durum değil.  Ayrıca önemsenecek bir olay da değil benim için bu tür düşünmeler… 

Peki, soruların cevabı ne? Kimim acaba ben ve ben neyim? Soruya soruyla cevap vermek en kolay çözüm galiba. Bu yaşına geldin ve hala kim olduğunu ve ne olduğunu bilmiyor musun?  Evet, bilmiyorum… O halde dinle sen Yakup Civelek’sin ve bir insansın. Allah Allah diyorum kendi kendime… Gerçekten öyle mi acaba, gerçekten doğru cevap bu mu? Tekrar başladım kendimle konuşmaya… Demek adım bu ve ben bir insanım. Acaba adıma ve ne olduğuma uygun birimiyim gerçekten diye sordum bu defa kendime, birde dedim ki, cevap eğer bu kadar basit ve kolaysa neden bu kadar sıkıntı çektim, kafa yordum kim ve ne olduğumu anlamak için. Baktım ve anladım ki cevap beni tatmin etmemiş. Bu defa soruyu daha derinlerden sormaya başladım, acaba ben beni biliyor ve ben beni tanıyor muydum?  İnsanlara sorsanız beni mutlaka iyi ya da kötü bir şeyler söyleyecekler. Ama ben, asıl ben kendim hakkında ne söyleyeceğim, ne söyleyebilirim, ya da söyleyecek bir şeyim var mı? Allah Allah dedim, bu defa kendi kendime…Galiba ben “kafayı sıyırıyorum.”  Demeye başladım. Kendimi bileyim, ben’i  ve benliğimi tanıyayım diye uğraşırken, kazara gerçekten kendimi kaybetmemeyim ve her ne kadar tanımasam, bilmesem de var olan, elimdeki varlığımı, benliğimi elimden çıkarmayayım. Böyle diyerek, “derin sular”  gezinmekten vazgeçip, geminin rotasını sığ sulara yönelttim.

Hani bir söz vardır ya, bazı yerler de “hadis” diye anlatılır gerçekten hadis olmasa da... “Men arife nefsehu fe kad arife rabbehu / Kendini bilen, tanıyan rabbini bilir /tanır.”  Kendini bilmek isteyen ben, kendini  tanımak  isteyen ben, eğer kim ve ne olduğumu biliyorsan, demek rabbimi de tanıyacağım.  Bu defa sorular nitelik ve muhatab değiştirdi. Kendimi tanıdıysan ve ne olduğu bildiysem eğer, Allah kim ve Allah ne? İşte bu soru meseleyi tam da, en ince noktasından kopacak bir hale getirdi. “Soruları daha da artırıp riske girme ve tehlikeye düşme ihtimali  var” dedim kendi kendime yine. “Devam edecek misin sormaya yoksa burada kesecek misin?” Bir an düşündüm, tereddüt ettim kısa bir süre. Sonra kararlı bir şekilde, “devam!” dedim sormaya devam…

Eğer ben kendimi tanıyorsam ve Allah’ı da tanıyorsam, yaptığım işleri kimi razı etmek için yapıyorum? Tanıdığım ve beni tanıyan Allahı mı yoksa başkalarını mı razı ediyorum yaptıklarımla? Eğer insanlar razı olmasa ve memnun kalmasa o işi yapacak mıyım? Bir soru daha sorayım kendime… Bir şeyi sevmiyor, ondan uzaklaşıyor ve nefret ediyorsam, bunu kimin için yapıyorum? Benim için, başkaları için ya da tanıdığımı söylediğim ve düşündüğüm Allah için? Hangisi için acaba? 

Sevgili dostlar, beni tanıdığımı söyleyebilmek ve bunu teyid edebilmek, hem o kadar kolay hem de o kadar zor ki… Bunu size aktarabilmek /anlatabilmek için yukarıdan buraya kadar yana uğraşıyorum ve hala bir şey anlatamadığımı farkediyorum.  Allahın bizi, beni, seni, hepimizi,  iyi hem de çok iyi tanıdığından zerre kadar şüphem yok ve buna kesin eminim. Ama ya, benim onu tanımam ve bilmem… İşte bu konuda verilecek cevap çok su götürür. Sorduğum soruya, bir şeyi kimin için yaptığımız veya yapmadığımız, bir şeyi de neden sevmediğimiz, konusunda net cevaplar verebiliyorsak, aslında kendimi ve Allahı tanıma yolunda biraz mesafe kat etmeye başlamış demektir. 

Beni, kendimi  tanıyormuyum, kim olduğumu ve ne olduğumu biliyor muyum konusuna farklı bir yaklaşımla konuyu “şimdilik” bitirmeye çalışayım. Yoksa bu meselenin sonu gelmez. Değerli Okurlar, Herkesin bir işi, bir sorumluluğu, varlık dünyasında işgal ettiği bir yeri, konumu var mutlaka. Örneğin ben bir üniversite öğretim üyesiyim. Bir başkası işçi, bir diğer, köylü, biri patron diğeri işçi, biri memur, diğer amir, biri işsiz, diğer öğrenci…. Peki ben bir üniversite hocası olarak, kendimi, eğer tanıyor ve biliyorsam, ne kadar sorumluluğumun bilincinde ve farkındayım? Öğrencilerime, okuluma, topluma, ülkeme ve insanlığa konumum ve görevim bakımından neler sunuyor ve neler katıyorum? Olması gereken ne ve fiili olarak  yaptığım ne? İşte bu sorulara net ve açık cevap verebiliyorsam, kendimi tanıma ve bilme yolunda ilerlemeye başlamışım demektir. Dolayısı ile Rabbimi, yaratıcımı, her şeyimi borçlu olduğum O yüce varlığı bilmeye tanımaya doğru yürüyüşe başlamışım demektir. Herkes sormalı kendine, içinde bulunduğu konumu, makamı, mevkiyi, durumu dikkate alarak sormalı kendine… BEN KİMİM? BEN NEYİM? 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.