Benim fırçamla New York

xxxx111

Yüzüme makyaj yapan kadın "Ben aslında sizin ülkenizde tam altı yıl kaldım" diye fısıldayıverdi. Babası bir reklâm ajansında çalışmış İstanbul'da. Sonrasında baba-ülkesi ABD'ye dönmüşler, dönüş o dönüş; bir daha Türkiye'yi bütünüyle gündeminden çıkarmış...

"İstanbul okyanus kıyısındaydı, bu sebeple San Fransisco'ya benzettim hep. Bizim ev denize yakındı, yürüme mesafesindeydi deniz ve her sabah gittiğimi hatırlıyorum" dedi. Okyanus sandığının iki kıta arasındaki bir su boğazı olduğunu hatırlatmak bana düştü. Nezaketi elden bırakmamak için "Herhalde 1970'lerden söz ediyorsun" dediğimde, yaşlı kadın "Daha çok 1960'lar diyelim" cevabını verdi. Kast ettiği muhtemelen 1950'lerdi.

Birkaç dakikada bitecek makyajım yarım saatten fazla sürdü.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le TRT canlı yayını için Times Square'daki Reuters stüdyolarında başıma geldi bu olay. Programı geciktirmemek için Cumhurbaşkanı Gül'e kadının özelliğini aktarmaya çalıştım, ama tam başaramadım. Alyazılarla haberdar olup ekran başında bekleyenlerdenseniz, mülâkatın geç başlamasının sebebi, hayatının altı yılı İstanbul'da geçtiği halde Türkçe'den tek kelime hatırlamayan makyajcı kadının işini uzatmasıdır...

Ekonomik kriz içerisindeki bir ülkenin nasıl olduğunu görmek için New York'ta mağazaları gezmek gerekiyor. İki acele gözlemim var; ilki şu: Her yıl bu zamanlarda New York'ta mağazaları tıklım tıklım dolduran turistler Arap ülkelerinden gelenlerdi, şimdi onlar daha yakın olan İstanbul'dalar; mağazalarda tek tük bile Arap turiste rastlanmıyor... İkinci gözlemim de şu: Sayıları çok az tutulmuş 'Apple' mağazalarıyla kitapçılar dışında doğru dürüst iş yapan dükkân neredeyse yok...

Nerede olduğunu iyi bildiğim birkaç mağazayı yerlerinde bulamadım. Kapanmışlar...

Ürünlerinin hepsinin başına 'i' sözcüğü koyan, bir kenarı ısırılmış 'elma' ile kendini temsil eden teknolojik harikalar üreticisi 'Apple' şirketinin Plaza Hotel karşısındaki mağazası hergün 24 saat açık ve günün her saati bir şeyler almak veya hayran kalmak üzere uğrayan çoğu genç insanlarla kaynıyor. Piyasaya çıkalı henüz birkaç ay olmuş 'ipad' adlı yenilik için kuyruklar oluşuyor.

Sırf "Bu kadar erken müşteri gidiyor mu?" gözlemini yapabilmek için otele çok yakın mağazaya sabahın köründe uğradığımda gördüğüm manzara beni şaşırttı: Gündüz kalabalığı yoksa da, sabahın 7.00'sinde bir yerde toplayamayacağınız sayıda insan vardı.

Otel lobisinde tanıştığım üç genç adam 'Apple' şirketi için deri aksesuvar üretiyormuş... Yıllardır iPhone için deri kılıf üretirken şimdilerde 'ipad' için de koruyucu deri kılıf üretmeye başlamışlar; mağazanın bir köşesi Türkiye'de üretilen deriden aksesuvarlara ayrılmıştı. Gönendim.

'Apple' elektronik alanında çalışan gençler için de kazanç kapısı. iphone veya ipad'te kullanılan programları üretenler arasında bizden gençler de var. Herbiri 1-3 dolar arasında satılıyor bazı programların, ama dünyanın her tarafında milyonlarca insanın kullandığı ve kolayından satın alınabilen o programlardan tutulanlar üreticilerine milyonlarca dolar kazandırabiliyor.

İki yıl önceki BM Genel Kurulu için geldiğimizde Ramazan ayıydı ve burada yerleşik Türkler'in dünyanın dört bir tarafından gelmiş konuklar için düzenlediği bir iftara katılmıştık. O organizasyonu yapanlar bir de Balkan Zirvesi düzenlemeye başlamışlar; bu defa da yemekli o toplantı için meşhur Waldorf Astoria Oteli'ndeydik...

Düşünün: Bir Türk derneği (TUSKON) New York'taki Kültür Merkezi'nin lojistik yardımı ve Balkan-Amerikan Dernekleri Federasyonu (FEMA) ile işbirliği halinde bir yemekli toplantı düzenliyor ve BM Genel Kurulu için New York'ta bulunan Balkan ülkeleri devlet adamlarını biraraya getiriyor...

Arnavutluk'tan Bulgaristan ve Yunanistan'a uzanan coğrafya içerisinde yer alan Bosna Hersek, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Karadağ ve Slovenya'dan ya cumhurbaşkanı veya başbakan düzeyinde katılım vardı toplantıda; onlar geliyor diye dışişleri bakanları da hazırdı.

Balkan coğrafyasını New York'ta yine bizim ülkemizin insanları toplamıştı sizin anlayacağınız...

Gecenin onur konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü ve çoğunu yıllar içerisinde tanıdığı başka ülkelerin devlet adamlarına BM çerçevesinde neler yapılması gerektiğini anlatarak bir tür yol haritası çizdi. Dediği şuydu: "Birkaçınız üye oldunuz, ama diğerleriniz de hiç vakit kaybetmeden NATO'ya üye olun; en eski NATO üyelerinden biri olduğumuz için bu konuda size yardım ederiz. Ayrıca Avrupa Birliği'ne de üye olmayı düşünün... Balkan ülkeleri olmaksızın AB tamam olmaz."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.