Bermuda Şeytan Üçgeni Türk Siyasetini Yutmaya Başladı

Aytekin ATASOYU

Atlantik okyanusundaki bermuda şeytan üçgenini bilmeyen yokturdur. Bu üçgende uçaklar ve şavaş gemileri esrarengiz bir şekilde kaybolmaktadır. Son teknolojilerle donatılmış ve sahip olduğu silah gücüyle bir kıtayı yok edebilecek bir güce sahip olan savaş gemileri ve bombardıman uçakları bu üçgenin çekim alanına girdimi son teknoloji hiç bir işe yaramamakta ve bu teknoloji harikaları bermuda şeytan üçgeninde yok olup gitmektedir. 

İnsanın iç dünyasında da bu üçgene benzer bir üçgen vardır. Cismaniyet, nefsaniyet ve şeytaniyet üçgeni. Şeytaniyet, insandaki haset, egoizma, hodgamlık, kıskançlık vb hisleri barındırır. Nefsaniyet, hırslar, tamahlar, mal - menal, evladü iyal sevgisindeki ölçüsüzlük vb hisleri barındırır. Cismaniyet ise şehevi hisleri kendi içinde cem eder. İşte insandaki bu üçgeninde ciddi bir çekim alanı vardır. İnsan dediğimiz varlık, sosyolojik, psikolojik, fizyolojik özellikleriyle yaradanın varlık alanına sunduğu en mükemmel varlıktır. Fakat insanoğlu,  teknoloji harikası uçakların, gemilerin bermuda şeytan üçgeninin çekim alanına girdikten sonra o girdaba kapılması gibi insanda sahip olduğu üstün sosyolojik, psikolojik, fizyolojik özelliklerine rağmen bu cismaniyet, nefsaniyet ve şeytaniyet üçgeninin çekim alanına girdiği andan itibaren bu girdaba karşı koyamamakta ve bir yönüyle kendi doğasına köle olmaktadır.  

İnsandaki bu bermuda şeytan üçgeninden uzak durması gereken kişiler arasında sanırım ilk başta dava adamları ve siyasetçiler gelmektedir. Çünkü siyasetçiler ve dava adamları birer şahıs olmalarının yanında kendilerini adadıkları siyasi ekollerin ve davaların birer temsilcisidirler.

Siyaset sahnesine baktığımızda bu üçgenin çekim alanına girmiş ve siyasi hayatını noktalamış çok insan görürüz. Yakın geçmişi hatırlarsak, yolsuzluk yaptığı iddiasıyla yüce divanda yargılanan ve zaman aşımından beraat eden bakanlar ve başbakanlar yakın geçmişimizde en canlı örnekler olarak zihnimizde canlanır.

Bermuda şeytan üçgeninin çekim alanından kendilerini uzak tutamayıp temsil ettikleri siyasi ekolleri ve davaları yaralayan siyasilerin son halkasına bir yıl içerisinde Deniz Baykal ve 10 üst düzey MHP yöneticisi eklendi.

Deniz Baykal bu üçgenin çekim alanından kendini uzak tutamadığı için uzun yıllardır üstlendiği liderlik rolünü kaybetti. Temsil ettiği siyasi ekol kendinden sonra gelenler tarafından terk edildi. Toplum bir siyasi ekol veya bir davanın temsilcilerini o davanın ressamı olarak görüyor. O ressamlar nasıl bir resim çiziyorlarsa toplumda çizilen resme o yönde puan veriyor. Baykal ortaya çıkan kasetle iyi bir resim çizemedi. Bunun sonucunda da Baykal’ın temsil ettiği siyasi ekol silikleşti. Kendinden sonra gelenlerde var olabilmek için yeni resimler çizmeye başladı. Kılıçdaroğlu ve ekibinin seçim meydanlarında laiklik naraları atmamasının, Cumhuriyet elden gidiyor diye sızlanmamasının ve seçmene projelerden falan bahsetmemesinin nedenlerinden biride budur.

Deniz Baykal’ın kasetinin üzerinden bir yıl geçmemişti ki Bermuda Şeytan Üçgeni girdabına 10 üst düzey MHP yöneticisi daha kapıldı.

Milli ve manevi değerleri harmanlayarak Türk İslam sentezi davasıyla ortaya çıkan ve geçmiş yıllarda ciddi mücadeleler vermiş bir hareketi yarınlara taşıyacak olan kadrolar anlaşılan o ki kendilerini Bermuda Şeytan Üçgeninden uzak tutma gereği duymamışlar. İlk yayınlanan görüntülere bakılırsa bu girdaptan uzak durmak bir yana bu girdabın akıntısına kendilerini fena kaptırmışlar. Yani yaptıkları çirkinlikler bir seferle ve bu çirkinliklerin özneleri de bir kişiyle sınırlı değil.

Başta da söylediğim gibi bu üçgen çok güçlü bir üçgendir bu üçgenin çekim alanına girildiği andan itibaren sahip olunan meziyetler hiçbir işe yaramamakta ve bu girdap insanı yutmaktadır. Nitekim bu girdap aralarında profesör ve diplomat kökenli olan MHP yöneticileri de yuttu. Bu girdap sadece MHP’li yöneticileri mi yuttu?

Tabi ki hayır.

Onurlu bir davayı temsil ettiğini iddia edenler, bu girdaba kapılmakla sadece kendi siyasi hayatlarını sonlandırmamışlar, safiyane duygularla bu davaya destek veren ve bu girdaptan kendini uzak tutmayı başarmış sokaktaki Mehmet efendinin, onurunu da kırmışlardır. Mehmet Efendi artık kahvehane köşelerinde kendi davasını anlatmaktan çekinir olmuştur. Çünkü kurduğu her cümleden sonra Mehmet efendinin onurlu davasını temsil edenlerin yaptığı çirkinlikler Mehmet Efendinin suratına çarpılmaktadır.  

Yani bu girdap sadece MHP yöneticilerini yutmadı. Sokakta bu davaya inanmış Mehmet Efendinin bu davayla şekillendirdiği umutlarını da yuttu.

Şimdi sıra Mehmet Efendi de.

Mehmet Efendi “Ben bu kadroyla yoluma devam edeceğim” diye umudunu yutanlara destek verenlerin kendine yeniden umut olacağını umuyor mu?

Bunu 12 Haziranda hep beraber göreceğiz.

 Aytekin ATASOYU

atb_ats@hotmail.com

http://twitter.com/#!/atasoyu

www.aytekinatasoyu.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.