Bize 40 YIL Gerek

Şükrü KIRBOĞA
Kelimenin yeğin anlamında, yerli ve milli bir nesilin yetişebilmesi için en az kırk yılık bir sürece ihtiyaç vardır. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması'nın 2023 yılında sona ereceğini varsayan Batı dünyası, Sykes-Picot Anlaşmasının 2016 yılında biteceği varsayımı üzerinden, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra oluşturulan sanal sınırların er geç eski mecrasına akacağını düşünmektedir.
Tarihin böylesi organik akışını önlemek için 1953 yılında NATO'ya üye olan Türkiye ile iç içe olmaya başlamıştır. NATO konsepti içerisinde karşılıklı taahhütlerde bulunulmasına karşın, yukarıda bahsi geçen hayati anlaşmaların bitimine yaklaşırken, içerdeki ve dışarıdaki ihanet çeteleriyle Türkiye'nin tarihsel yükselişine darbe indirmeye kalkışmıştır.
Türkiye her ne zaman NATO şahsında Batı dünyasının çıkarlarına ters düşmüşse, Batı ülke içindeki ihanet çetelerini kendi planları doğrultusunda yoklamış, bu kesimler araclığıyla darbeler yapmıştır. Bu surette hem Türkiye'nin kalkınma hamlelerinin önüne geçilmiş, çevresini saran gelişim dalgası engellenmiş hem de devletin sacayaklarını oluşturan müesseseler kendi lehlerine dizayn edilmiştir.
Osmanlının bakiyesi olan Türkiye halkının diğer halklardan farklı oluşunu hesap eden Batı dünyası, 2023 senesinde Lozan'ın bitimini şansa bırakmak istememiştir. Bu yüzden çeşitli istihbarat teşkilatları ve taşeron örgütlerle Türkiye halklarındaki tüm katmanlara yönelik örgütler kurmuş, gençlerini sağcı-solcu ve İslamcı şeklinde ayrıştırarak her görüşe göre bir altyapı oluşturmuştur. PKK terör örgütü üzerinden Kürt vatandaşlarımıza tarihte en çok zarar veren Batı alemi, çeşitli algı operasyonları üzerinden bağımsız bir Kürdistan hayalı kurgulamıştır. Türkiye'deki halklar arasındaki kardeşliği ortadan kaldıymaya yönelen bu örgütler, gençliğin mobilizasyonunu sağlar sağlamaz faaliyetlerini artırmıştır.
Diğer yandan Kürtçülük akımı kendi karşıtını üretmiş, bu harmanlanma sürecinde Türk milliyetçi akımı oluşmuştur. Toplumun çeşitli fay hatları üzerinden suni şekilde ayrıştırılması, son 40-50 yıl içersinde gençliğin dejenere olmasına yol açmıştır. Bunun yanı sıra ülke kadrolarının hakiki milli kadrolardan oluşma ihtimaline karşı Batı, İslam kisvesi altında dini istismar eden bir cemaat üzerinden bu halkın çocuklarını kızlarını ve bunun yanından zekat sadaka himmet diyerek yardım toplayıp bu çocukları kendi ülkelerine düşman yetiştirecek şer odaklarını beslemiştir.
Bu örnek Türkiye'ye yerleştirildikten sonra diğer ülkelere ihraç edilmiştir. Nitekimm bu cemaatlerde yetişen insanlar, daha sonraları devletin içine sızıp üst düzey bürokrasiyi oluşturmaya başlamıştır. Türkiye'de siyasi seçkinler nezdinde bir büyük değişim yaşanmasıyla sonuçlanan bu gelişmeler özünde ihaneti temsil etmektedir. Lozan anlaşması ve elbetteki sykes picot anlaşmasının dönüm evresinde bu gibi taşeron örgütlere bel bağlamayı sürdürmüştür. Afganistan ve Irak gibi ülkelerde yaratılıp olgunlaşan cıhatcı gruplardan bölgede Irak ve Suriye özelinde yaşanan çeteciliğe kadar bir dizi örgütlenme, aynı aklın prizmasından geçmektedir.
Nitekim aded yunon'un 1980 raporlarında belirtiği üzere ve 2007 alph peters kanlı sınırlar makaleside iddia ettiği üzere bölgedeki 5 ülke ayrıştırılıp bölünerek 14 ülkeye çıkarılacak, ardından hem israilin güvenliği güvence altına alacak hem de bölgenin doğal zenginlikleri (petrol vb.) kontrol altına alınacaktır. FETÖ, IŞİD, PKK ve PYD bu denklem içerisinde kendisine yer bulan örgütlerdir. Turkiyede bir pkk üretip feto kurtarıcı olarak devletin içine nasıl sızıp buyutullmuş ise, suriyedede işid üretilmiş canavar görüntüsü verilmiş ve pkk kopyası olan pyd kurtarıcı olarak sahneye atılmıştır.
Genel olarak butun bu 4 örgütü icat eden kafanın beynın aynı olduğunu yıllardır pkk hedefleri yok edildi diyip üstlerine donen feto örgüt uyeleri ile, Yıllardır işid ile savaştığını soyleyen pyd ile ayndır, kobanının buyuk bolumu kürt vatandaşlardan oluşmasına karşın işid aylarca süren bir savaşa girişmiş ve dünyaya pyd’yi bir kahraman bir kurtaracı olarak ortaya çıkmasına zemın hazırlamıştır, bunun yanında kobanıde israrcı olan işid, yuzde 90 arap olan telabyadı bir mermi sıkmadan pyd’ye bırakıp kaçmıştır, pyd/işid biri olmadan diğerinin ayakta kalması imkansız olduğu gibi turkiye dede pkk’nın yok olması feto orgutunun yok olması anlamına gelmeketdir bu orgutler fabrikasyon olduğu için tamamen bir birlerini tamamlamaktadırlar.
Tsk Kuvvetlerinin carablusa girmesi geçmikmiş bir hareket olarak gelmektedir, aslında feto yapılanması TSK'ya sızmamış olsaydı reyhanlı patlamasında yapması gerekir fakat 15 Temmuz darbesi ile kendilerini deşifre eden ihanet çetelerinin TSK'dan temizlenmesi ile carablusa yapılan hareket daha doğru ve etkili olmuştur, güvenli bölge OSO'ya nefes alma noktasında etkili olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.