ÇANAKKALE RUHU

Barış KIŞO

Çanakkale Zaferi'nin  Yıldönümünün geldiği şu günlerde; şehitler coğrafyasının ölümsüz kahramanlarını, aziz şehitlerimizi  kabaran yüreklerimizde; birkez daha minnet, ibret ve hüzün ile yad ediyoruz. Vatan topraklarının dört bir yanından gelerek Çanakkale'de işgal kuvvetlerine karşı bir varoluş mücadelesi veren o şanlı ecdat, bizim millet olarak sahip olduğumuz birlik ve beraberliğin ne kadar sağlam temeller üzerine oturduğunu bütün dünyaya göstermediler mi?

İşte bu kardeşlik ruhumuz, bu kader birliğimiz sayesinde   bu mukaddes topraklar üzerinde, tek millet, tek bayrak, tek devlet olarak yaşamaya devam ediyoruz. 

 

Çanakkale ruhunda ifadesini bulan şehitlerimizin aziz hatırası göstermektedir ki, en büyük sermayemiz, en büyük zenginliğimiz, birlik ve beraberlik içinde varolma irademizdir.

Bu bir millet olma iradesidir; sarsılmaz bir kardeşlik ruhudur; bizi ebediyen birbirimize bağlayan yüksek bir şuurdur.

Hiç şehitler coğrafyasını ziyaret ettiniz mi?

Gelibolu cephesinde, Anafartalar'da, Kanlısırt'ta, Conk Bayırı'nda tarihin seyrini değiştiren vatan evlatlarının o eşsiz mücadeleyi verdiği topraklarda dolaştınız mı? Kıyamazsınız adım atıp da o kutsal toprakları çiğnemeye… Altında yatan binlerce şehide rağmen; gözyaşlarınıza hakim olamazsınız tarihin yeniden yazıldığı mekanlarda... Gözlerinizi kapatıp da kulak verirseniz eğer; duyabilirsiniz yağan güllelerin, patlayan bombaların sesi altında “Allah Allah” nidalarıyla taarruza kalkan Mehmetçikleri… Biraz ileride 57.Alayın şehadet öncesi cemaat halinde kıldığı namazın ardından, son dualarını işitebilir ve onların aminlerine amin diyerek katılabilirsiniz. Hamidiyeden esen rüzgarın savurduğu topraktaki kan kokusu gelir burnunuza… Gökten yağan ölüme, yerden fışkıran cesetlere şahit olursunuz o manevi ortamda... Sevgiliye koşarcasına sevinçle ölüme koşan, gül bahçesine girercesine korkusuz ve aşkla cepheye atılan Mehmetçiklerin sesleri çınlar kulaklarınızda. Kolu, bacağı kopmuş halde gülümseyerek şahadet getiren Mehmetçiğin son nefesi ürperttir teninizi.

Fransız ordusu içerisinde “halifeyi kurtarmak” yalanı ile Çanakkale’ye getirilen Senegallı Müslümanların bir Cuma ezanı sayesinde; din kardeşlerine karşı savaştıklarını anlamalarına şahit olursunuz. O kara tenli, kara bahtlı kardeşlerimizin koşarcasına Mehmetçiğin safına geçmesine ve Fransız toplarıyla cephanelerini imha etmelerine tanık olursunuz. Dili, ırkı ve rengi farklı olanların; din kardeşliği altında kucaklaşmalarının sevinciyle sevinirsiniz. Yeter ki bu şehitler coğrafyasında gözlerinizi kapatın ve Çanakkale’nin ruhunu dinleyin.

Bizi bir ve bütün olarak geleceğe taşıyacak olan da işte bu sarsılmaz ruhtur.

Yeter ki  bizi tek bir millet yapan bu yüksek değerleri daima canlı tutmayı başarabilelim.

Güçlü ve müreffeh bir Türkiye idealimizi gerçekleştirmeye şimdi her zamankinden daha yakın bir noktada bulunuyoruz. Ülkemiz ve milletimiz üzerine kanlı, hain, alçak oyunlar hazırlayanlar artık bir bir deşifre oluyorlar. Çanakkale’de yan yana toprağa düşen Diyarbakırlı Haso ile Denizlili İbraam’ ı birbirine düşürmek isteyen hainlerin planları deşifre oluyor çok şükür.

Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için ihtiyacımız olan tek bir şey var.

O da, Çanakkale'yi geçilmez yapan o ruhu, cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği o duygu birliğini korumak ve daha da güçlendirmektir. Gelin Çanakkale ruhu, İstiklal ruhu dediğimiz bu duygu birliğini hep diri tutalım, kaybetmeyelim, bize kaybettirmelerine de izin vermeyelim.

Bu duygu hafızasını, bu ruhu yeni nesillere aktararak yaşatmak, her şeyden önce ölümsüz kahramanlarımıza karşı müşterek borcumuz olmalıdır. Gelin, Çanakkale'de, şehitler coğrafyasını mutlaka en az bir kez ziyaret edelim, tarihin seyrinin nasıl değiştiğini, bizzat yerinde görelim.

Oraya gittiğinizde, siz de, cam levhalara yazılı vatan evlatlarının isimlerini okuyun, doğum tarihlerine bakın, nerelerden kalkıp geldiklerine bakın. Siz de, o isimsiz kahramanlara kulak verin, düşünün ki, onlar  kabirlerinden doğrulmuş size kısa künyelerini okuyorlar. Kalpleriniz ürpererek onları dinleyin. İşte o zaman hiç bir ayrım olmadan hepimizin aynı sesleri işittiğini fark edeceksiniz. O isimsiz kahramanların önünde selama durup siz de kendi künyenizi okuyun. Ben de buradayım, deyin. Sonra, o eşsiz gül bahçesinin ortasında sizin sesiniz de 'Çanakkale geçilmez' nidalarına karışsın .O zaman kalpleriniz mutlaka 'Çanakkale ruhu'nda birleşecektir. O zaman farklılıklarımızın eriyip gittiğini, ruhlarımızın aslında Çanakkale'de tek bir kaba döküldüğünü yaşayarak fark edeceksiniz.

Gelibolu sırtlarında, Ertuğrul'da, Namazgâh'ta, Hamidiye'de, Anafartalar'da, Conk Bayırı'nda düşmanın karşısına dikilen çelikten iradenin aslında Türk-Kürt, sağcı-solcu,  başıörtülü-açık ayrımı olmaksızın bu eşsiz vatanın her köşesine ait olduğunu, siz de göreceksiniz..

Bize bugün bile bu duyguları  yaşatan Çanakkale Zaferimizi kutlarken;

Bu toprakları bize mukaddes bir vatan kılan bütün şehitlerimizi, Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleriyle anıyoruz:

 

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.

 

Selam ve dua ile…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.