Coşan Hocaefendi Anılıyor

Recep KOÇAK

Bugün 2 Şubat 2009. İki gün sonra Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin vefat yıldönümü. Zira merhum Hocaefendi, doğup büyüdüğü vatanından yirmi bin kilometre uzakta bulunan Avustralya'da, yapılmasını teşvik ettiği ve planlarına varıncaya kadar katkı sağladığı bir caminin açılışı için yaptığı seyahat esnasında elim bir trafik kazası neticesinde, 4 Şubat 2001 tarihinde Hakk'a yürüdü.

Hocaefendi doğumlarının 73. yılında, Hicri 13 Safer 1430, Miladi 8 Şubat 2009 Pazar günü ikindi namazını müteakip Eyüp'teki kabirleri başında, akşam namazını müteakip ise İskenderpaşa Camii'nde özel programlarla ve hatim dualarıyla yâd edilecek. (http://www.akradyo.net/radyo.asp?p=anaframe.asp)

Onun yetiştirdiği binlerce talebesi, çıkardığı ve başmakalelerini yazdığı dergilerden, Ramûz Sohbetlerinden, AKRA FM'de yıllardan beri devam etmekte olan sohbetlerinden istifade eden milyonlarca seveni merhum Hocaefendi'yi şükran, minnet ve dualarla anıyorlar. M. Es'ad Coşan Hocaefendi, 27 yıllık üniversite hocalık döneminde binlerce öğrencisinin fikir dünyasında ve hayat tarzında derin etkiler yapmıştır. Öğrencilerinin Hocaefendi ile ilgili, –ihtimal ki birçoğunu defalarca anlattıkları- unutulmaz hatıraları vardır ama bunların çok az bir kısmı bir yerlerde yazılıdır. Bu hafta içerisinde hem vefatı hem de hicri doğum yıldönümü vesilesi ile anacağımız Hocaefendi'den ilim ve feyiz almış bütün talebelerine, sevenlerine düşen önemli bir vazife, hafızalarında taşıdıkları ve henüz günışığına çıkarmadıkları hatırlarını yazarak istifadeye açmaktır. Yazılı hale getirilecek bu hatıralardan daha çok kişinin faydalanması ve Merhum Hocaefendi'nin ardından tekrar tekrar Fatiha okunmasına vesile olması için de bu vazife mutlaka yerine getirilmelidir. Ortaya çıkacak notlar, yazılar Hocaefendi'nin hayatını yazmak üzere uzun zamandır çalışmalar yürüten ilgili kişilere ulaştırılmalıdır.

Onun vefat etiği günlerde odamda bir arkadaşım gözyaşları içinde, “ona o kadar şey borçluyuz ki!” dedi. Gözyaşı döken iş arkadaşımın İskenderpaşa Camii'nde yıllarca devam eden Ramûz sohbetlerine devam ettiğinden haberim yoktu, öyle bir ihtimali aklımdan geçirmemiştim bile. O yazıya, belgeye, not almaya, teknik gelişmeleri yakından takip etmeye çok önem verirdi. Kendisine anlatılan bazı rüyaları hayra yorduktan sonra, onların sahibi tarafından yazılansını öğütlerdi. İslâm Mecmuası'nın çıkmaya başladığı ilk yıllarda öğrencilerini fotoğraf makinesi bulundurmaya, kullanmaya ve çevrelerinde olup biten olayları bir muhabir dikkati ile takip etmeyi tavsiye ederdi. Geçtiğimiz günlerde Hocaefendi ile ilgili bir hatıra dinledim. Çok öğretici, çok etkileyici buldum. Kayıtlara geçmesinin yararına inandığımdan paylaşmaya karar verdim..

Hocaefendi'nin çok sevdiği öğrencilerinden birisi evlenir. Evlilik öncesinde sosyal faaliyetlerde aktifliği ile bilinen genç adam, evliliğinin ilk günlerinde de yoğun hizmetlere aynı şekilde koşmaya devam eder. Cömertliği ve arkadaşlarına, kardeşlerine bol ikramları ile bilinen genç adam, dostlarına evinde de ikramlarda bulunmak ister. Arkadaşlarını gruplar halinde evine davet eder. Bir akşam, iki akşam, üç akşam derken gelen misafirler o kadar sık ve kalabalık olarak ağırlanır ki, hanımefendi yorulur, adeta takati kesilir. Günlerce sabreder, sesini çıkarmaz ama artık bitap düşünce, çaresiz, rahatsızlığını uygun bir dille kocasına ifade eder. Genç adam vicdanen rahatsızdır. Bir taraftan gönlü ikramlara devam etmek istiyor, bir taraftan da eşini daha fazla rahatsız etmekten endişe ediyor. Çok sevdiği, hürmet ettiği, tavsiyesini emir kabul ettiği hocasına gidiyor, danışıyor. Merhum M. Es'ad Coşan Hocaefendi talebesini dinliyor ve bir tek cümle söylüyor: “Eşinizi benim kızım kabul edin, ona göre davranın!” O cümleyi duyduktan sonra genç adam rahatlıyor. Eşine kızmıyor, evine makul sayıda ve makul aralıklarla misafir davet ediyor. Ve artık o, eşine karşı büsbütün değişiyor. Çok özel davranıyor.

Merhum Hocaefendi'yi bir kez daha hürmetle, rahmetle, şükranla anıyoruz. Onu anmanın bir yolu ardından dualar okumak, hayır hasenat yapmak, yaptığımız bazı güzel işleri ecrini bağışlamak olduğu gibi, ona yakışır anmanın anlamlı bir yolu da onun yapılmasından hoşlandığı işleri yapmak, ortaya koyduğu her yönüyle numune hayatın kodlarını çözerek örnek almak olsa gerek. Allah dostlarının himmetlerine dair, “Onlar hayatta iken kınındaki kılıç gibidirler, dar-ı bekaya irtihalleri ile birlikte kılıç kınından çıkar” sözü çok meşhurdur. Coşan Hocaefendi, vefat ederek cismen aramızdan ayrıldı ama radyo sohbetleri ile yeniden basılan kitapları, başlattığı hayır müesseselerinin faaliyetlerini sürdürmesi ile irşada, coşmaya devam ediyor.

Onun bir sözü ile bitirelim: “Öyle insanlar vardır ki, onları sevmeyebilemezsiniz!” gumuslale@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.