Cumhurbaşkanlığı Seçimi: Kazananlar ve Kaybedenler

Tahsin AKPINAR

Ülkemizin 12. Cumhurbaşkanının belirlendiği seçim geride kaldı ve halk ihtilalinin sivil lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğindeki göbeği kaşınan adam seçimi kazanırken beyaztürkler kaybetti. Ama resim bir yönüyle netleşirken diğer veçhiyle sırrını korumaya ve keşmekeşini artırmaya devam ediyor. Peki kim bu kazanlar ve kaybedenler?

Sandık sonuçlarına bakılırsa eğer Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve onun önderliğinde seçime giren Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun arkasındaki geniş varoş ve orta sınıf halk kitlelerinin seçimin ilk kazananı olduğu kolaylıkla görülecektir.

HDP adayı Selahattin Demirtaş ve temsil ettiği kitlelerde küçümsenemeyecek bir başarı elde etmişlerdir. Bu kitleninde Ak Parti tabanıyla varoşlara dayanan benzerliği ve göbeği kıllı adam sınıfında yer alması ayrıca kayda değerdir. Kılsız ve kılçıksız zerzevat takımının dikkatlerini buralara celbetmesinde kendileri için ayrıca faydalar mülahaze edilebilir. Yoksa ellerindeki statüko partilerinin ellerinde kalan son kırıntılarınıda yerle bir edecek ikinci bir halk hareketi kendilerini silip süpürebilir. Bu seçim bu cihettende ayrıca değerlendirilirse iyi olur.

Yeni bir derin müdahale operasyonu olan ve insana, her hangi bir partisi olmayan Yalım Erez’in hükümet kurma görevi aldığı günleri hatırlatan Ekmelettin projesinin sahipleri ve taşeronları ise net olarak kaybetmişlerdir. Bunlar CHP, MHP ve adının zikredilmesine gerek olmayan öteki önemsiz ve küçük partilerdir öncelikle. Hani şu 15 partili listedeki canlı cenaze hükmü bile taşımayan tabela partileri!

CHP ve MHP, gerek parti ve gerekse de liderlik düzeyinde ilk kaybedenler olup ciddi bir demokrasi sınavından yenilgiyle ayrılırken, bu projeye kısmen masabaşında şekil veren, üst taşerelik yapan Tüsiad ve Pensilvanya Şeyhi de kaybetmişlerdir.

Tüsiad için diyecek bir sözümüz yok Allah daha beter etsin demekten başka!

Ama Pensilvanya Şeyhi etrafında kenetlenen ve özü itibariyle bu milletin binlerce yıllık değerlerine dayanan “Hizmet Hareketi” hangi akla hizmet etmek için kazananlar safından kaybedenler safına geçmiştir belli değil. Buna zorlanmış mıdır yoksa kendi iradeleriyle mi geçmişlerdir? Bunu tarih yargılayacak. Ama üstüste iki seçim kazanarak “Dost Modern Darbe” teşebbüsünü atlatan Ak Parti kurmay aklı, öfkesini dindirerek, Anadolunun öz evlatlarından müteşekkil, adanmış ve inanmış genç adamlar üzerinde yükselen ve malesef yörüngesinden saptırılan cemaati düştüğü badireden kurtarmalı ve bu milletin milli bir değeri olan cemati milletine karşı kullandırılmasını sağlayan elleri devlet eliyle ve hukuk yoluyla kırmalıdır.

Kısacası, deray olan cemaat tekrar ait olduğu temel raylara oturtulmalıdır. Bunun için diğer nur cemaati fraksiyonları hakemlik ve abilik yapmalı ve hizmet hareketi içerisinde yabancı güçlere taşeronluk yapanlar tespit edilerek ayıklanmalıdır. Yapılan bu vahim hatanın bedeli olarak, cemaat tüm devlet birimlerinden uzunca bir süre izole edilmelidir.

Bu milletin, oldukça uzun bir zaman diliminde yetiştirdiği değerleri ve gücü, milletin milli iradesine kamikaze dalış yaptırarak İflas-ı Ekmel, Müflis-i Ekmel kemaliyetine erdirenlerden bunun hesabı sorularak, Başbakanın koluna kelepçe takma bahtiyarlığına ermek(!) için birbirleriyle yumruklaşacak kadar zıvanadan çıkmış olanlar, bunun bedelini en ağır şekilde vermelidir.

Kelepçeyle poz veren artizler, önce kimler adına bu ülkenin başbakanına kelepçe vurmaya yeltendiklerini izah etmek zorundadırlar.

Işte bu nevzuhur yeniçeri takımına, ülkemizin başbakanını kelepçeleme emrini veren ve kırk birbirine benzemezi yanyana getirerek, zavallı bir ihtiyarı, ahir ömründe seçim meydanlarına sürerek derin bir yenilgi yaşamasına neden olanlar da seçimin esas kaybedenleridir.

Bunlarında bir ini vardır elbet ve hiç bir in girilmez değildir. Buna inanmayanlar 28 Şubat’ın postallı yobazlarına ve onların çıkartıldığı inlerin dehlizlerine doluşan haşhaşilere bunu sorabilirler. Eğer bunların inlerine girildiyse efendilerinin inlerinede girilebilir demektir. Bu da 2015 genel seçimlerinden sonraki süreçte gerçekleşecektir.

Zaman gazetesini çöpe attı diye vatandaşları 24’er gün hapse çarptıran öküzlüğün kimseye dikdatör demeye hakkı yoktur. Hele de bunlar, milli iradeyi çöpe atmaya yeltenmiş ve bu milletin milli değerlerinin öz be öz düşmanlarıyla ittifak yaparak buna kalkışmışlarsa! Bu saatten sonra yapacakları en iyi şey İbrahim’in dizine yatan İsmail gibi milli iradenin kollarına teslim olmaktır. Belki o desteklemekten imtina ettikleri Cebrail bir koç getirirde, bizde bunların İsmail mi yoksa İsrail mi olduklarını net olarak anlamış oluruz.

Hükümde buna göre verilir.

Gazeteyi çöpe atanlara hapis cezası veren zavallılık demek benim gibi Saman gazetesi yakmayı düşünerek demokratik bir şekilde protesto etme hakkını kullanmak isteyenlere kim bilir neler yapacaktır?

Samanınızda sizin olsun samanlığınızda!

3 Kasım 2002 gecesi ‘Türkiye yeni bir Turgut Özal trenine binmiştir’ diyerek gelecekteki umudu gösteren iş adamı Sakıp Sabancı, ülkemizin bindiği trenin hızlı trene dönüştüğünü ve o trenin kaza yapması için bin bir parçasını söken bin bir surat cuntacıların tek tek enselendiğini görse ne derdi acaba?

En çokta, kardeşi Özdemir Sabancı’yı makamında infaz ettiren derin odaklarla ailesinin birlikte iş tuttuğunu görse ne derdi onu merak ediyorum! Ak Parti zamanında servetlerine servet katanların, amcalarını öldüren adamlarla aynı safta olmasıda ülkemiz tezatlar cennetinin ufak bir resmidir.

Tıpkı, her fırsatta “Beş Bin şehit verdik” diye övünen ülkücü hareketin, kardeşlerini katledenlerle ve kendilerine ‘eli kanlı katiller’ deme terbiyesizliğini gösteren Dı-Rahşan Hanımla birlikte saf tutmaları gibi. Tıpkı, Topkapı Sarayı içerisinde içkili konser vererek milli değerlere saygısızlık yaptığına inandıkları İdil Biret’i protesto etmelerine hiddetlenip, kendilerine ‘serseriler’ diyen Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’la aynı safta durmaktan BBP Genelbaşkanı ve arkadaşlarının gocunmaması gibi!

Bu süreç tıpkı Fethullah Gülenin dediği gibi bizlere ve cümle aleme “Bir sürü dönek insanın kaç kuruşa satıldığını görme imkanını elde ettirdi!”

Işte bu yüzden; iyiki varsın Uzun adam. Özün adam, sözün adam, gözün adam, yüzün adam.

Adam...

 E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.