"Danıştay Tesadüfleri!"

xxx444

Ergenekon Davası'nın temel ayaklarından birisi olan Danıştay Saldırısı'nın üzerinden neredeyse dört yıl geçti. Geçtiğimiz hafta, saldırıya ilişkin "TÜBİTAK Raporu" ile çok önemli bir aşamaya gelinmiş oldu.

Şimdiye kadar "Arıza nedeniyle kayıt yapmadı" denilen Danıştay'ın güvenlik kameralarıyla ilgili olarak hazırlanan TÜBİTAK'ın bilirkişi raporunda...

"Kameraların kayıt yaptığı ve bazı kayıtların kasten silindiği, hatta eklemeler yapıldığı" belirtildi.

*

Ezcümle, ne oluyor?

Danıştay Provokasyonu'nun Ergenekon'la bağlantısı bağlamında her geçen gün yeni deliller ortaya çıkıyor.

*

TÜBİTAK Raporu'nun izini sürerek şöyle bir düşünelim...

Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'ın saldırıdan bir gün öncesine ait (16 Mayıs) keşif görüntülerinin de yer aldığı kamera kayıt cihazlarının 'aniden' arızalanacağı tutmuş!

Harddiskler, 16 Mayıs'ta "onarım" gerekçesiyle sökülerek 'OYAK Güvenlik' şirketine götürülmüş...

Yani?

17 Mayıs'taki Danıştay Saldırısı'na dair görüntü yok...

Saldırıdan dört saat sonra ise...

Apar topar...

Güvenlik kameraları yerlerine yerleştirilmiş!

Ne muhteşem "tesadüf" değil mi?

*

'OYAK Güvenlik' şirketinin servis formunda kamera kayıtlarının arıza nedeniyle "kurtarılamadığı" rapor edilmiş!

Püf noktası da burada...

TÜBİTAK raporu, güvenlik şirketini yalanlıyor:

Cihazdaki görüntülerin arıza nedeniyle değil bilinçli olarak silindiğini ortaya koyuyor!

*

Hatırlayınız, Danıştay Olayı'nda dönüm noktası...

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin saldırı ile ilgili hükmünün Yargıtay tarafından bozulması, devamında iki davanın birleştirilmesiydi.

Danıştay Davası'nın Ergenekon Davası ile birleştirilmesinden sonraki süreçte...

"Arzın Merkezi'ne Doğru" yol alındığını görüyor olmalısınız.

*

Ergenekon'un avukatlığını yapanların, TÜBİTAK Raporu'ndan kaçma şansları yok!

*

Bu arada...

Danıştay Provokasyonu'nu kafadan "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" diye niteleyen Amiral Gemisi'nin eski kaptanı...

"Nehir kenarında" TÜBİTAK Raporu ile de baş başa kalmış mıdır, acaba?

*

Cinayeti, ilk andan itibaren Danıştay'ın türban kararı ile ilişkilendirenler; "Dinciler yaptı" diye peşin hüküm verenler...

Kanlı eylemin, Ergenekon örgütüyle bunca bağlantısı ortaya çıktığı halde...

Hala "gözleri fal taşı gibi kapalı" konumundalar!

Gerçeklerle yüzleşmeye niyetleri yok.

*

Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan ise hem "dinci katil" rolünü, hem de "deli"yi oynamayı sürdürüyor!

Bu işler hiç belli olmaz; gün gelir, bir bakarsınız o da Danıştay Saldırısı'nın iki numaralı sanığı Osman Yıldırım gibi "itirafçı" olabilir.

*

Ergenekon sanığı Osman Yıldırım, mahkemede...

"Alparslan Arslan'ı Cumhuriyet gazetesine yönelik her eylemden sonra Beşiktaş'ta Veli Küçük'ün yazıhanesine bıraktım. Bunların üstündeki kişi Şener Eruygur'dur. Hurşit Tolon'dur!" demişti. (11 Kasım 2009)

Yıldırım, Doğu Perinçek'in kendisine "İfadeni geri çek, sana yardımcı oluruz" dediğini de mahkemede söylemişti.

*

Peki...

Osman Yıldırım, Danıştay Saldırısı'ndan iki buçuk saat sonra "ismi belirtilmeyen" bir arkadaşıyla yaptığı telefon konuşmasında...

Tetikçi Alparslan Arslan için ne demişti:

"-Allah'ın askeri..."

*

17 Mayıs 2006'daki saldırının hemen ardından...

Dönemin Danıştay Başkan Vekili...

Saldırgan Alparslan Arslan'ın "Allah'ın askeriyim!" diyerek ateş ettiğini iddia etmişti...

Saldırıya maruz kalan Danıştay 2. Daire üyesi Ayfer Özdemir ise hastaneden taburcu edilirken...

Katilin "bu sözleri sarf etmediğini" açıklamıştı!

*

Sevgili okuyucular...

Gayet tabii, bütün bunların hepsi "tesadüf" kere "tesadüf"tür!

"Nehrin kenarında" konuşlanıp...