Darbeci Ergenekon Örgütüne Toz Kondurmayanlar

xxx444

Ergenekon çetesi aleyhinde tek kelime etmeyenler için, son gözaltı dalgası tam bir kabus oldu.

Özellikle 'Ergenekon Medyası' darbeci yapılanmayı sürekli koruyup, kolladı. Toz bile kondurmadı.

“Gayri Nizami Harp” usulleriyle çalışan çeteyi başından beri doğrudan veya dolaylı olarak özenle savundular.

Şu anda büyük bir bunalım yaşıyor, Ergenekon Medyası…

Artık “darbeci paşalara” dokunuluyor olması; son sarsıcı operasyonun “darbe girişimlerinin üzerine kararlılıkla giden bir Ankara” resmi ortaya koyması “Darbelerin Medyası”nı perişan etti.

Dillerine pelesenk ettikleri “İddianame yok” cümlesiyle her defasında Ergenekon tutuklularına destek çıktılar…

“Ne ile suçlandığını bilmeden on üç aydır içeride yatan insanlar” diyerek hala Ergenekon çetesini savunuyorlar…

İşte iddianame geliyor:

İstanbul Başsavcı Vekili yaklaşık 2500 sayfalık iddianamenin hazır olduğunu açıkladı!

Hafta başında mahkemeye sunulacak, iddianame…

Çok üzülmüşlerdir, bu habere…

İddianamede, Ergenekon'dan tutuklu isimlere “terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamasında bulunulacağından bahsediliyor…

Böylesine hayati ve kapsamlı bir konuda iddianamenin hazırlanmasının uzun sürmesi, derinlemesine bir soruşturma yürütülmesi nedeniyle gayet doğaldı.

Üstelik, savcıların iddianame hazırlamasında bir süre sınırlaması bulunmuyor.

Ergenekon çetesini savunanlar “Tez zamanda derme çatma bir iddianame hazırlansın ki bu işi hasıraltı etmek kolaylaşsın” diye mi bekliyorlardı, acaba?

Ayrıca, içerideki örgüt üyelerinin tutukluluk halleri keyfi olarak uzatılmış değil ki; her aşamada tutukluluğun devamına hakim karar veriyor…

Hal böyle iken…

“Türban ve kapatma davalarında yargıya saygıdan söz eden” medya yöneticilerinin Ergenekon soruşturmasındaki hukuki sürece “Nasıl olur da bunca kişiyi bir yıldır içeride tutarsınız” şeklinde itiraz etmesi darbeci çete üyelerine koltuk çıkmaktır.

Çok merak ediyorum: “Tutuklamaların gerekçesi olan deliller dava açmak için neden yeterli olmuyor?” diyerek Ergenekon soruşturmasını gölgelemeye kalkışanlar, birkaç gün sonra dava açıldığında nereye kaçacaklar?

* * *

“Darbeci Medya” yöneticilerinden biri; mapus damında yatan Ergenekoncu ünlü isimlerden “Daha kim olduğunu bile bilmediğimiz insanlar” diye bahsetmişti, geçenlerde…

Vaktiyle Susurluk'un örtbas edilmesi sürecinde başat rol aldığı için böyle konuşuyordu.

Sadece tutuklu meşhurların değil, son operasyonda gözaltına alınan iki orgeneralin de kim olduğunu bilmiyoruz!

Sarıkız ve Ayışığı kod adlı darbe girişimlerine “yok” muamelesi yapanlar, darbe günlüklerinin Emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu ispatlandığında sessiz kalmışlardı.

Kızaracak yüzler aramıştık da, bulamamıştık…

O cephedekiler, iki gündür canla başla darbeci Ergenekon çetesini savunuyorlar.

“Ergenekon Medyası”na göre, örneğin “darbe girişimi planlayan” hiç kimse yoktur; kanıtlanmış olan “Ulusalcı Bomba Kardeşliği” hikayedir; silah üzerine ölme-öldürme yemini yaptıran emekli albay Fikri Karadağ da hayali bir portredir!

Onlarca kanıtı niye inkar eder; yüzlerce kuşkulu durumu neden ört bas etmeye çalışır, Ergenekon Medyası?

Darbeci yapılanmalara “psikolojik harekat” desteği sağlarlar da ondan!

Sarıkız ve Ayığışı muhtıra girişimlerinin varlığı kesin olduğu halde, söz konusu darbeci faaliyetler için sütununda “söylenti, dedikodu, lafı güzaf” diye yazan Cumhuriyet'in “Gizli Amerikancı” patronu, mesela…

Buyursun, Sarıkız ve Ayışığı operasyonlarından habersiz olduğunu söylesin!

Cumhuriyet'in “Genç Subaylar Tedirgin” kampanyası ve sonrasındaki yayınlarını yok sayabilir mi? O yayınlar, Sarıkız ve Ayışığı operasyonlarını engelleyen Org.Hilmi Özkök'e karşı düzenlenmiş bir “psikolojik harekat”tı...

Beş yıl önce darbe hazırlığı yapanlara gazetesinde her türlü desteği verenler; bugün çıkmış o darbe girişimleri için “hayal mahsulü” diyorlar, utanmaksızın…

Bir “inkar” ancak bu kadar “konforlu” olur!

* * *

Darbe girişimlerinin Sarıkız ve Ayışığı ile sınırlı olmadığı dün yayınlanan “7 Temmuz Kaos Planı” belgeleriyle bir kez daha görüldü.

Olsun! Ergenekon Medyası, son dönemdeki bütün darbe girişimlerini inkar etmeye devam etmeli:

Darbeci çeteleri korumak ve savunmaktan bir an bile geri durmamalı!

28 Şubat sürecinde taçlandırdıkları “Darbelerin Medyası” sıfatına yakışan tavır tam da budur!