DİSK ile TÜSİAD kol kola (gel de şaşırma!)

xxx951

İnsanların birbirini anlamadığı, birbirileri ile konuşmadığı, politikacıların ve kurumların birbirine düşman olduğu bir dönemde, “solun en ucunda olduğu söylenen” bir sendika ile “kapitalizmin en ucunu temsil ettiği söylenen” bir işadamları derneği başkanının kol kola girmesi sevinilecek, alkışlanacak bir gelişmedir.
DİSK ile TÜSİAD bundan böyle (1) Bölgesel kalkınma farklarının giderilmesi (2) İşsizlik (3) Anayasa (4) Terör konularında ortak görüş oluşturmaya karar vermişler.
Orhan Veli merhum her ne kadar “Gemlik’e doğru denizi göreceksin... Sakın şaşırma” demiş ise de... DİSK ile TÜSİAD’ın kol kola girmesine ve ortak görüş oluşturma kararlarına şaşırmamak imkânsızdır.
Gerçekçi olalım... ”Bir zamanların en solcu işçi örgütü” DİSK ne kadar solculuktan vazgeçerek işverenlerle işbirliği yolunda şaşkınlık yaratan adımlar atmış ve atmakta ise de... DİSK sonuçta işçileri temsil etmektedir.

Varlık nedenleri farklı
Gerçekçi olalım... ”Bir zamanların zenginler kulübü” olan, büyük sermayeyi temsil eden TÜSİAD’ın yönetimine gelen genç kadrolar her ne kadar sosyal görüşlere açık olsalar da, sosyal mutabakat konularına sıcak baksalar da... TÜSİAD sonuçta işvereni, sermayeyi temsil etmektedir.
TÜSİAD açısından istihdam sorunu ancak istihdam ile ilgili mevzuatta radikal değişiklikler ile çözülebilir. Nedir bu radikal değişiklikler?
-  Yabancıların “Easy hire-Easy fire” / “İşçiyi işe kolay al/Kolay çıkar” sitemi getirilmelidir. İşveren işçiyi istediği zaman kolaylıkla işten çıkarabilmelidir. Bu konuda kanuni zorlamalar ve tazminat yükümlülüğü olmamalıdır.
-  Kıdem tazminatı yükü işverenin sırtından alınmalıdır.
-  İşsizlik fonunda biriken paralar, yeni istihdam imkânı yaratacak projelerin desteklenmesinde kullanılmalıdır.
-  Asgari ücrette bölgesel farklılıklara gidilmelidir.
-  İşverene kısa süreli veya mevsimlik işçi çalıştırma imkânı tanınmalıdır.
-  İşverenin sosyal güvenlik sistemine işverenin katkısı azaltılmalıdır.
-  İşyerlerine getirilen zorunlu sosyal yükümlülükler, çalışan kadınların çocuklarına kreş tahsisi, doktor bulundurma, spor tesisi yapma gibi yükümlülükler kaldırılmalıdır.
-  Sendikaların işyerlerindeki işçileri sendikaya üye yapma faaliyetlerine ve işyerlerindeki sendika temsilcilerinin faaliyetlerine sınırlama getirilmelidir.
Bütün bunlar “işverenler” açısından haklı isteklerdir. İşverenlerin bu istekleri savunmalarından doğal bir şey olamaz.

Çıkar çelişkisi var
Geliniz görünüz ki, sendika denilen örgütler de işverenlerin haklı isteklerine karşı, işçinin haklı isteklerini savunmak için kurulur. Çalışır. Varlıklarının nedeni budur.
Sendikalar ne ister?
-  Her iş yerinde tüm çalışanların bir sendika şemsiyesi altında toplanmasını, sendikanın her sözleşme dönemi işverenle üyelerinin parasal ve sosyal hakları konusunda pazarlığa oturmasını ister.
-  Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi alınmış hakların kaybedilmemesini ister. Kolay işten çıkarmaya karşı durur. İşçinin paralarıyla oluşan işsizlik fonundaki paranın sadece işçiler için kullanılmasını savunur.
Bütün bunlar da “işçiler” açısından haklı isteklerdir. İşçi sendikalarının bunları savunmalarından doğal bir şey olamaz.
Tabii ki “doğmamış çocuğa pantolon biçmek” yanlış olur. ”DİSK ve TÜSİAD başkanları bir gün kol kola girdiler, resim çektirdiler... Hadi bakalım... Ne sonuç alındı?“ şeklinde bir değerleme yapmak yanlış olur... Kafaları karıştıran, kuruluş ve faaliyet amaçları farklı iki örgütün başkanlarının daha ilk buluşmada, “Hello-How are you?” dedikten ve kahvelerini içtikten sonraki iddialı açıklamalarıdır.