Dostluk Tazeleme!..

Uğur CANBOLAT

Tazelenmesi ve her dem canlı tutulması gereken özelliklerin başında dostluk gelmelidir.

Dostluktan uzak kalan gönlümüz hicranların mekânı olur! Bununla dolu olan yürek ise sürekli kasvet üretir. Sıkıntılara girer. Hayata olumsuz pencerelerden bakar. Sevgi ve aşkın gönlü harekete geçiren hazzından uzak düşer!

Kısacası dostluk neşesinden uzak düşen gönüller kuru kalmaya mahkûmdur ilkesince kurur kalırız!

Yaşadığımız çağın bir gereği olarak önceliğimizi işten güçten yana vermiş olabiliriz. Bir yere kadar da bu durum anlaşılabilir elbette! Ancak ruhumuza nefes aldıran dostluklardan uzak kalmak pahasına bunu yaptığımızda uzun vâdede telafisi imkansız durumlara düşebiliriz.

Aramak isteriz onları… Konuşmak, halleşmek dileriz. Duymak ve dinlenilmek arzusunda oluruz.

Evet, ama buna bizim sağlık durumumuzun el vermeyebileceği gibi duymak istediğimiz dostlar da dünya sahnesinden el etek çekmiş olabilirler. Hayatın neşeli kısmını geride bırakmış dinlenme ve sessizlik arama dönemine çoktan geçmiş olabilirler.

Veya artık yaşamın öte yakasına göçmüş bu dünyadaki görevini tamamlamıştır.

Kısaca demek istediğim dostluklar hasrete bulanmasın.

Bir başına köşelerde süzüm süzüm ağlanmasın!

Eyvahlar başımızı sarmasın!

Düşündüm de ‘Dostluk tazeleme’ çalışmaları yapmak iyi gelebilir.

Buna farklı vesileler de bulunabilir. Çekici hâle getirilebilir…

Ve buna değer! İnanın.

Geçtiğimiz Ramazan ayından itibaren ‘Dostluk tazeleme’ çalışmalarına hız verdim. Bundan ziyadesiyle de memnunum.

Dostlar cana can katıyorlar… Dimağın canlanıyor, gönül ufkunun sınırlarını zorluyorsunuz.

Daha önce ortak yaşanmış ve duygu hafızasına kaldırılmış hâtıralar muhabbet meydanına yeniden geliyor. Bu anların hazzıyla eski zaman ve bugün arasında kuvvetli bir düğüm atılıyor ve aradaki kayıp zaman halkası ortadan kaldırılmış oluyor.

Geçen gün uzun zamandır görmeyi arzu ettiğim halde bir türlü fırsatını oluşturamadığım bir ziyareti dostum ve ağabeyim Cenap Pembegül ile gerçekleştirdik. Gün bu gündür diyerek vurduk Bursa yoluna ve Servet/Sedat Baysal ailesine misafir olduk. Türküler okuduk, şarkılar söyledik. Eski dostları derhatır ettik. Çekirge semtinden Bursa’ya baktık kaynayan sohbet deminden doya doya içerken…

Nerelerden konuşmadık ki… Neler anlatmadık ki… Nelere gülüp, nelere duygulanmadık ki…  Sohbetimize kimler misafir olmadı ki... Dr. Haluk Nurbaki, Mehmet Dumlu ve Muhammed İhsan Oğuz hazretleri sohbetimizin konuklarıydılar.

Bursa’nın mânâ merkezleri olan Üftade hazretleri ve Emir Sultan’da ihmal edilmedi elbette. Osmanlı’dan günümüze kalan ‘Cumalıkızık’ köyünde de bir semaver çaya muhabbet katık edildi.

Kısacası muhabbet kazanı alabildiğine harlandı ve ‘Dostluk tazeleme’ çalışması başarıyla gerçekleştirildi.

Hayatımın önemli kişilerinden birisi olan yazar ve araştırmacı Mustafa Özdamar’ı uzun bir aradan sonra ‘İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesi’nde  yazar Yrd.Doç.Dr. Zülfikar Özkan ile ziyaret ettik.  Sultan 3.Selim tarafından inşa ettirilen Üsküdar Büyük Selimiye Camisinin hemen bitişiğinde olan bu kütüphane çok huzur verici. Burada çalışan insanlar, kütüphanenin ve caminin bahçesi de insana kendini iade eder bir yapıda.

Tasavvufi kitaplarıyla bilinen Mustafa Özdamar ile geçmiş zamana yolculuk yapıldı. Fizik dünyada yaşarken nefesini soluduğumuz, sohbetini dinleyip nazarına muhatap olduğumuz ‘Rical-i Gayp Erleri’nden Harputlu Kemal Efendi hazretlerinin Hakka yürüdüğü haberini de burada aldım. İçim yandı doğrusu! Birkaç dakika nefessiz kaldım, ‘Ah Kemal abi, ah kemal abi’ diyerek… Mustafa Özdamar teselli etmeye çalıştı. Hayat bir bütün mesajı verdi. Biz bu yakasındayız, ‘Kemal Efendi’ öte yakasında. Ayrılık gayrılık yok. Bunlar izafi durumlar.

Kemal Efendi hazretleri yanında huzur bulduğumuz, sükûna erdiğimiz, ayaklarımızı sözüyle, haliyle, duruşuyla yerden kesen bir Arifi Billah idi.

Elazığ’a döndüğü zaman ortak dostlarımızla her görüşmemizde kendisine gitmek istediğimi dile getiriyor ve bunu arzuluyordum. Bu istemelerim yeterli seviyede değilmiş ki, Kemal Efendi hazretleri buluşmayı hayatın öte yakasına erteledi.

İnşallah ‘Dostluk tazeleme’ işini öte tarafta yaparız lütfederse!

Yine Ramazan’da Şevket Demirci hazretlerinin evlatlarının iftarına katılmış buradaki arkadaşlarla ‘Dostluk tazeleme’ işlemini yapmıştık. Dünya çapında tanınmış ‘Ebruzen’ Hikmet Barutçugil ve kıymetli eşleri ile muhabbet fırsatımız oldu. Burada hem sohbet hem de meşk anında güzel paylaşımlarımız gerçekleşti.

Meşk denince Maltepe Musiki Eğitim Vakfı’nın yaşattığı unutulmaz anları özel bir yere yazmak gerekir. Fikret Erkaya, Alp Arslan ve Erol Baba (Yiğitalp) ile geçirdiğimiz o Ramazan gecesi de hatıralarda en özel yerini aldı.

Maltepe Musiki Eğitim Vakfı müdavimlerinden sanatçı Kanuni Feridun Tülü’nün ince davranışları, kimi zaman vakıfta eser armağan edişi kimi zaman da sosyal medya üzerinden özel ikramları yine ‘Dostluk tazeleme’nin en güzel örneklerinden.

Musikili bir dostluk tazeleme işlemlerinden birini de Ankara’da yaşadım. Değerli ağabeyim Osman Duha Boduroğlu ile Kanun eşliğinde Ankara Gölbaşı serinliğinde Türk Sanat Musikisinin engin nağmeleri ile seyahate çıktık. Bir nevi sanal konser gibiydi. Facebook’tan ‘İyi Bak Kendine’ Programının dostları şarkı isteklerinde bulundular. Duha Beyde bu istekleri reddetmedi tümünü icra etti. Ben de kendi halimce eşlik etmeye çalıştım.

Harika bir ‘Dostluk tazeleme’ işlemiydi!

Bu yazıyı yazarken bir dönem Ülke TV’deki programımda birlikte çalıştığım Uzm.Psikolog Necmeddin Gürsoy’u aradım. Adıyaman’da işlerin nasıl olduğunu, halini, hatırını sordum. Uzunca muhabbet ettik, dertleştik, halleştik. En sonunda bir Adıyaman türküsü okuyarak uğurladım kendisini…

Ruhsal şifacı Gülden Zengin, nefes hocası Aslıhan Gökçen, ebruzen Asiye Yaman, Ankara’dan Tülay ve Saffet Barışkan, psikoterapist Arzunur Ortakçı, sanatçı Feyzullah Çelebi ve pek çok başka dostlarla Küçükyalı Bemol Pastanesi’nde yine söz yumağı açıldı, kanatlandı.

Tüm bunları neden aktardım dersiniz?

Maksadım her durumu ‘Dostluk tazeleme’ye muhabbet kazanını kaynatmaya vesile kılmak.

Bunu başarmalıyız.

Halimize, imkânlarımıza, yoğunluğumuza bir de buradan bakmayı denememiz gerekiyor…

Hayat kısa…

Aniden bitiveriyor.

Dostluklarımızı bu hayatın curcunasına feda etmemenin formülünü bulmalıyız.

İmkânlarımızı zorlamalıyız.

Hadi gelin yeniden bir ‘Dostluk tazeleme’ harekâtına girişelim!

Dostluklarımıza, muhabbete, iyi ilişkilere, doğru iletişime mezar kazmayalım.

  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.