Düzen Kurucu

xxx444

Hüsamettin Cindoruk, her daim işaret fişeği işlevi görüyor…

Nasıl mı?

Zat-ı şahanelerini “Tersinden bir ölçü” olarak değerlendiriyorum.

Hüsamettin Bey, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolü “Obama açılımı” diye tanımlıyor.

'Kirli Propaganda' yapmak suretiyle kamuoyunu yanıltabilmenin peşinde…

Ermenistan'la ilişkilerin normalleşmesini “Türkiye'nin aleyhinde bir gelişme” imiş gibi göstermek istiyor.

“Bu işin arkasında ABD'nin iradesi var” savıyla suyu bulandırmaya çalışmak, konforlu bir yöntem olduğu kadar 'siyasi cinlik' de içeriyor.

*

Bakınız, ne diyeceğim?

Seçimde oy bile vermediği DP'ye bir süre önce genel başkan seçilen Hüsamettin Bey'in…

Demokratik açılıma ve Ermenistan'la normalleşmeye bozuk çalmasıyla, şimdiye kadar darbeci Ergenekon örgütü aleyhine tek kelime etmemesi/davaya tavır alması arasında bir paralellik kurmak gerektiğini düşünüyorum.

Böyle bir bağlantıya kafa yormak suretiyle kimi rolleri doğru teşhis edebilmek, bazı hadiseleri yerli yerine koyabilmek mümkün olabilir.

*

Hüsamettin Bey…

Son dönemde Türkiye'nin bölgesindeki kronik sorunların çözümü noktasında belirleyici olmasından, olayların gidişatına yön verir hale gelmesinden rahatsızlık mı duyuyor?

Cindoruk'un itina ile icra ettiği kara propagandaya baktığımda böyle bir soruya ne yazık ki “Evet” cevabı veriyorum.

Türkiye, şimdilerde bir yandan tarihi Kürt açılımını başlatıp, diğer yandan Ermenistan'la normalleşme adımını atıyorsa; böylesine önemli gelişmeler Ankara'nın arka planda Washington'ın yörüngesinden çıkmasıyla birebir ilişkili bir hadisedir diye kaç vakittir ısrarla vurguluyorum.

Cindoruk ne yapıyor?

“Obama açılımı” diyerek tersinden çakıyor.

Her iki açılım için de “Statüko kalıntısı dolabından çıkardığı revolveri” ateşliyor!

*

Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu geçen hafta ne diyordu?

“Ermenistan'la protokolü kimse dışarıdan bir irade gerçekleştiriyor demesin, bu tamamen Ankara'nın iradesidir!”

Dahası var…

Dışişleri Bakanı, Türkiye'nin bölgenin en güçlü ülkesi olduğunu söylerken şu çarpıcı cümleyi sarf etti:

“Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlardaki düzenden kendimizi sorumlu hissediyoruz. Dolayısıyla buralarda düzen kurma misyonu bizimdir”

Bu sütunun okuyucuları, benzer değerlendirmeleri bir yerlerden hatırlıyor olmalılar.

*

Türkiye'nin “düzen kurucu ülke” haline gelmesinden rahatsızlık duyanlar, Statüko'nun değiştiğini -itiraf etmeseler de- gayet iyi biliyorlar.