Ekonomik sistem topallıyor 2

xxx95

Bizim için önemli olan ekonomik hastalıkların/sorunların tedavisidir/çözümüdür ve 'tedavi' yoluna girmek için her şeyden önce 'teşhis' önemlidir. 'Ekonomik sistem topallıyor' başlıklı yazılarımın amacı da budur, teşhistir; çünkü teşhis olmadan tedavi olmaz. Bugün, bir önceki yazıda kaldığım yerden 'devam' edecektim, yine öyle yapacağım ama araya 'minik bir haber' sıkıştırıp devam edeceğim. Bu minik 'haber/yorum'da ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması için bundan önceki 'banka-faiz-para' merkezli 'İki haber, iki yorum' (6.8.2010) ve 'Kazıklı PARA!' (10.8.2010) başlıklı iki yazıma göz atılsa iyi olur.

Minik haber şöyle: İş Bankası'nın 2010 yılı ilk 6 aylık verileri yayınlandı. Bu dönemde 1 milyar 802 milyon lira net kâr elde eden kurum, kârını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31 oranında arttırdı! Kredilerini (elbette FAİZLİ kredilerini) de yüzde 18 oranında arttırarak 57 milyar TL'ye yükselten kurum, böylece sektörün en çok (FAİZLİ) kredi veren bankası konumuna geldi... Mevduat alanında özel bankalar arasındaki liderlik ünvanını da pekiştiren ve 80 milyar TL'nin üstünde bir (FAİZLİ) mevduat hacmine ulaşan banka, ikinci çeyrekte şube sayısını 1.119'a, personel sayısını ise 23 bin 665'e yükseltirken, şube sayısı ve istihdamda özel bankalar arasındaki liderliğini sürdürdü.

Minik haberin finali şöyle: Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, yılın ilk yarısına ilişkin sonuçlarla ilgili yaptığı açıklamada, bu YÜKSEK BÜYÜME performansını gerçekleştirirken bankanın FAİZ GETİRİLİ AKTİFLERİNİ ARTIRMAYA DEVAM ETTİĞİNİ ve bankanın BÜYÜMENİN yanında KÂRLILIKTA da memnuniyet verici sonuçlar elde ettiğini söyledi.

H H H

Minik haber bu kadar! Minik yorumum da kısa olacak (detaylı yorum isteyenler, yukarıda andığım iki yazıya bakabilir): Bizim FAİZ tanımımız neydi? Bir taraf kazanıp fahiş (özellikle faiz) kâr ediyorken, bir taraf kaybediyorsa, bu 'FAİZ'dir.

YORUM niyetine minik haberdeki ince ayrıntılara dikkat!

- Hep kazanan, kâr eden, büyüyen kim: BANKA/lar!

- Hep kaybeden, zarar eden, küçülen kim: H A L K !

H H H

Biz yine 'ekonomik sistem topallıyor' konumuza kaldığımız yerden devam edelim.

BORÇ STOKU VE FAİZE DİKKAT!

- Ekonomik mekanizmalar eskisi gibi işlemiyor. Örneğin, yaşanılan global krizin çıkış nedeni, kredilerin anormal biçimde arttırılarak reel sektörün aşırı borçlandırılması idi. Sonunda, ekonomik dalga tersine dönünce, özel sektörü ve bankaları kurtarmak adına devletlerden yardım istendi. Yani, fatura HALKA kesildi. Devletten yardım istenmesi durumu, 2000 krizinde bizim de başımıza gelmişti. Serbest piyasa ekonomisi ve liberal prensipler uyguladıklarını söyleyen hükümetler ve Merkez Bankaları, giderek kendilerini sosyalist uygulamalar içinde buldular.

- Artık, ekonomi dünyasında bakılması gereken en önemli veri, "borç stoku" hâline geldi. Yalnız reel sektörün ve bankaların değil, hükümetlerin de borç stokları çok önemli. Osmanlı Devleti'ni "Avrupa'nın hasta adamı" yapan borçlanma batağına şimdi Avrupa ülkelerinin neredeyse tümü ve ABD de saplanmış durumda.

- Yalnız, borcun büyüklüğü değil, ödenen faiz yüksekliği de ülkelerin ve şirketlerin geleceğini şekillendirecek. Bu nedenle, Avrupa ülkeleri öncelikle, borcun miktarını değil, faizini sorguluyor.

- "Kur'an"daki faizi günah sayan hükümler bu nedenle konulmuş, sanki. Merkez Bankalarının ve ekonomi otoritelerinin öncelikle bu konuya eğilmeleri gerekiyor.

Ne dersiniz; bu tesbit ve teşhisler özellikle HALK açısından çok önemli değil mi?

Öyleyse bitmedi, devam edecek...