ENDİŞEYE MAHAL YOK :MÜHÜR YİNE MİLLETTE

Lütfi AYHAN

          Türkiye bir referanduma daha gidiyor. Baştan şunu söyleyeyim: Bu seçimde evet çıkarsa hayırcı vatandaşlar endişelenmesin; Çünkü kabul edilen maddelerin hiç biri MÜHRÜ halktan almıyor. Mühür yine halkta olacak. Yani başkanı da halk seçecek meclisteki vekilleri de. Bu nedenle Endişeye mahal yok!

          Çoğu siyaset bilimcinin sık sık tekrarladığı bir gerçek var: “ Demokrasi pahalı bir rejimdir.” Evet, doğru ve yerinde bir tespit, ülkemizde de krallık, sultanlık, padişahlık rejimi olsaydı ülke bu kadar sık ve çok seçime gitmezdi, dolayısı ile de seçimin getirdiği zaman ve enerji kaybı olmaz, seçim atmosferini sebep olduğu olumsuzluklarda ortaya çıkmazdı. Öte yandan seçime harcanan paralarda hazine de kalırdı. Tabi özgürlüğün de bir bedeli var. Millet mademki verdiği oylarla yönetime ortak oluyor onunda bedelini maddi ve manevi olmak üzere ödemek zorunda. Bu bedel büyük ama getirisi de oldukça büyük.

                                            Evetçilerde Hayırcılarda Vatansever 
          Nisanda gideceğimiz referanduma gelince; bir hükümet sistemi değişiyor rejim yerinde kalıyor. Yönetimi, kendisini ve ülkeyi idare edecek partileri ve Cumhurbaşkanını (başkanı) yine halk belirleyecek. Halk hem Parlamentoyu hem de Cumhurbaşkanını seçecek. Yani yetki yine millette söz/mühür yine halk da olacak. Bu nedenle evetçiler de hayırcılarda bu gerçeğin ışığında  halka görüşlerini sunmalı. Hayırcı cepheye baktığımız zaman sanki referandumdan evet çıkarsa ülke,  padişahlığa, diktatörlüğe gidecekmişiz gibi bir iklim yaratıyorlar. Bu durum hem onların hem de ülkenin zararına oluyor. Niye?  Çünkü bu görüş doğru değil. Kendi zararlarına oluyor çünkü abartıların gerçeği örttüğünü düşünen insanların onlara olan güveni azalıyor. 
         Aslında evetçilerin de hayırcılarında haklı oldukları noktalar mevcut.  Kendi davasını millete daha iyi anlatan, onu ikna eden yarışın galibi olacak. Siyasetçiler, bilerek, isteyerek (seçimi kazanmak adına) ortamı gerecekler. Haklı buldukları görüşleri bilerek abartacaklar. Bu atmosferde bize (yani halka) düşen ise sakin olmak, her iki neticeyede hazır olmak. Referandumun sonucu ne olursa olsun bizler(evetçisi, hayırcısı, çekimseri ) bir arada yaşamaya, aynı hedefler etrafında istikbale doğru yürümeye devam edeceğiz. 

Bu referandumda evetçilerin önemli tezleri şunlar:   

a-Bu ülkede 60 da 71 de 80 de 15 Temmuzda ülkeyi kaosa sürükleyen darbeler olmadı mı? Ülkeyi geri götüren, demokrasiyi, meclisi askıya alan bu darbeler Parlamenter sistemin bir eseri değil mi?

b- 94 yılda 65 hükümet değişti bu ülkede. Ne kadar istikrarsız bir durum değil mi? Bu istikrarsızlığın ana sebebi 1923 ten beri uyguladığımız ve uyduğumuz Parlamenter sistemdir. 

c- Parlamenter sistemde hükümetler zor kuruluyor, kolay dağılıyor. Erdoğan zamanındaki istikrar müstesna bir durumdur. 

d- Normal zamanlar yaşamıyoruz bu günlerde. Ülke içten, dıştan, güneyden, kuzeyden büyük devletlerin kışkırtıp destek verdiği “Tasmalılar” (yani terör örgütleri) aracılığı ile büyük bir kuşatma altına alınmak isteniyor. Bu nedenle bir an önce daha güçlü, daha hızlı karar alabilen başkanlık sistemine geçmek zorunda

e- Bu sistem sürekli koalisyonlara gebe bir sistem. Koalisyonlarda zor kurulan kolay dağılan hükümetlerdir. Her koalisyon döneminde ülke mutlaka bir kargaşaya gitmiştir. Çiller döneminde , Ecevit döneminde kurulan koalisyonlar Türkiyeyi büyük Ekonomik Krizlere götürmüştür. Bu nedenle yeni sistem bu arızları giderecek donanımlara sahiptir. … Buna benzer birçok kanıt var evetçilerin heybesinde. Hepsi de doğru hepsi de mantıklı. 
             Hayırcıların tezleri ise şunlar:  

a- Bu hükümet, yaptığı yollarla, yaptığı köprülerle, yaptığı okullarla, eğitime harcadığı şu kadar para ile övünmüyor mu? Övünüyor. E, bu başarıları bu hükümet, daha doğrusu Erdoğan Başkanlık sisteminde mi yaptı Parlamenter sistem de mi? 

b- Yetkilerin tek kişide toplanması her zaman tehlikelidir. Gücü ele geçiren insanların güç zehirlenmesi sıkça rastlanan bir durum değil mi? Bu gün Sayın Erdoğan, belki yılların verdiği bir tecrübe ile bu “hastalıktan” kendini koruyabilir. Yarın ondan sonra, daha acemi, daha hazımsız biri gelirse o da “ güç zehirlenmesine uğrarsa” bu ülkeye, bu millete yazık olmaz mı… 

c-Ülke şu anda büyük iç ve dış saldırılarla muhatap durumda. Böyle bir anda seçime gitmek doğru mu…?
         Kısaca her iki tarafın savunduğu tezlerin haklı yönleri var. Evetçiler de bu ülkenin iyiliğini istiyor, hayırcılarda;  bu sebeple bu referandum, bir kavga nedeni olamamalı… bizler vatandaş olarak kavgasız, dövüşsüz, sakince oylarımızı kullanıp her türlü sonucun baş göz üstüne olduğunu baştan muhataplarımıza söylemeliyiz. Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler. 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.