EŞİNİZ SİZDEN NEDEN SOĞUR?

Fatma Ç. KABADAYI

Çok aç olduğunuzu düşünün. Önünüze çeşit çeşit yemekler konulmuş. Aç insanın her yediği lezzetli gelir bilirsiniz. Tam elinizi uzatıp başlayacaksınız ki birisi elinize vuruyor. “Bekle!” Hoşunuza gider mi? İştahınız kaçar. Yeseniz bile lezzet alamazsınız.

Şimdi olmaz, bugün olmaz, yarın hiç olmaz… Çarşamba çarşafa dolanır, Perşembe perişan olur, Cuma mübarek gün.

 

Fazla naz âşık usandırır. Karşı tarafın isteksizliği eşi cinsellikten soğutur. Aynı şekilde eşine karşı isteksiz olmaya başlar. Zamanla bu iş birbirlerine karşı görev olma yolunda ilerleyebilir, daha sonra da görevini yerine getirmeme olarak karşınıza çıkabilir.

 

İkinci olarak “Ormanları sevelim ama bedenimizde değil,” demek istiyorum. İslamiyet’e göre “Buğday tanesi uzunluğunu geçmeyecek” kuralı ne kadar anlamlıdır. Temiz olmak, bakımlı olmak ikinci şarttır. Ağzı içki, sigara kokan ya da koşuşturmaktan terleri elbisesine sinmiş, hangi yemeği pişirdiğini kokusundan anladığınız bir eşin arzulanması pek mümkün olmasa gerek. Ayrıca kadının kadına özel temizlik malzemelerini kullanması tercih sebebi olmalıdır.

 

Dinini yaşamaya çalışan insanların her daim temiz oldukları bilinen bir gerçektir. Günde beş kez abdest alan kişinin yüzünden ve saçlarından yağ damlamaz, tırnakları uzun ve pis olmaz. Ayakları kokmaz. Burnunu koluna silmez.

 

“Bal yiyen baldan usanır,” sözünü bir çoğu eşlerden bıkma olarak değerlendirebilir. Her gün bal yenir mi? Arada zeytin, peynir, kaşar yemek de gerekir diye düşünenlere bu sözüm. Hayır. Bal faydalı bir yiyecektir. Bin bir derde devadır. Bahsedilen her gün aynı saatte, aynı yerde, aynı şekilde bir cinsel ilişkinin evliliğe monotonluk katmasıdır. Yıllarca aynı saç modeli, aynı model pazen pijama yerine yapabildiği ölçüde değişiklik yapmak kadına düşen bir görevdir. En azından arada bir yatak odasının şekli ya da kendi görüntünüzde değişiklik yapmanız gerekmektedir. Burada bir fıkra yerinde olacaktır. Mutaassıp bir kadına eşi alışkın olmadığı bir kıyafet alır. Kadın bakar ki çok açık. Eşine çıkışır; “Ben bunu giyemem!” Adamın cevabı kadını şaşırtır; “Giymen için değil çıkarman için aldım.” Siz bu fıkraya bakmayın, dinimizde üzerinizde örtü olmak zorundadır. Olmaması eşler arasında olan çekiciliğin bitmesine, gizemin kaybolmasına neden olur. Ayrıca her kızıl saçlının iddialı olduğunu da zannetmeyin. Yanlışlıkla boyatmış ya da söylentileri duymamış olabilir.

 

Üç yerde konuşmak mekruhtur bilirsiniz. Bunlardan ilki lavaboda, ikincisi de yatak odasıdır. Bunların tartışılması bile gereksizdir. Her kadın ve erkek maddi manevi problemlerini yatak odalarının kapısında bırakmak zorundadır. Evlilik hassas bir kurumdur.

 

Tepkisizlik de eşinizi kendinizden soğutabilir. Türkan Şoray’ın “Sultan” isminde bir filmi vardı. Kendisini elde etmeye çalışan -Esas Oğlan- ki film sonuna kadar bütün kadınların nefret ettiği karakter, sinemada Sultan’ın arkasındaki koltuğa oturmuş ve öne doğru eğilerek kadının boynuna üflüyordu. Aşık bir kadın için bu hareket bile tepki vermeye yeter fakat robotları seviyorsanız bu konuda söyleyebileceğim bir şey kalmamaktadır.

 

Kadın ya da erkeğin birbirine kaba davranması, zorlama, acı çektirme, farklı isteklerde bulunma da eşleri birbirinden soğutabilir. Bakara Suresi 222. Ayette Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın.” Buyrulmaktadır.

Yine Bakara suresi 223. Ayette de Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah’tan korkun, biliniz ki siz O’na kavuşacaksınız. (Yâ Muhammed!) müminleri müjdele! denilmektedir. Bu ayetten de anladığımız gibi dinimizde bir çok şey meşrudur.

 

Kadın ya da erkek eşine ve evliliğine değer verdiği sürece bu konularda zaten özenli davranacaklardır.

Evlilik fedakarlık ister.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.