Eziyeti zevk haline getirmeye "Siyaset" mi diyoruz?

xxx33

Toplumsal genlerimizde kendi kendimize eziyet etmekten zevk aldığımızı gösteren belirtilerin var olduğunu görmezden gelemeyiz.
"Rahat batıyor" derler ya...
Fail-i meçhul cinayetlerle, askeri darbelerle, vesayetçi demokrasiyle dolu dönemleri geride bırakıyoruz.
Ulusal bayram günleri gibi adeta takvim yapraklarına yerleşmiş olan kronik ekonomik krizleri, kimse hatırlamıyor.
Alt ve üst yapı yenileniyor.
Yakın geçmişte hayal bile edilemeyen yatırımlar günlük gelişmeler arasında. Üstelik bunların çoğunu devlet değil özel sektör yapıyor.
Daha ötesi var mı?
"Anadolu Kaplanları" da artık devrede...
Anadolu kentlerinin zanaatkârları sanayici, esnafı da tüccar oldu.

Sorunlar bitmez ki
Türkiye bir ihracat ülkesi artık.
Ayrıca Türkiye bir turizm ülkesi de.
Tabii ki çözüm bekleyen önemli sorunlar da var.
Neticede "Kürt Realitesi" hâlâ "PKK terörü"nden soyutlanamadı.
Yeni ve özgürlükçü bir Anayasa yapımının henüz başındayız.
Komşumuz Suriye'deki kargaşanın yansımaları ve belirsiz geleceği, ciddi bir endişe kaynağı.
Kısacası toplum "Siyaset"ten bu konularda da çözümler bekliyor.
Bu yeni dönemin eskisinden en büyük farkı artık iktidarların seçimle değişecek olması değil mi?

Çözüm beklentileri
Yani artık darbelerle ve Ankara'nın çıkmaz sokaklarındaki oyunlarla iktidar olmak mümkün değil.
AK Parti iktidarının çözüm üretemediği konularda çözücü olacaklarına inanılan partiler için iktidar olmak şansı var.
Ama sanki gerçek durum bu değilmiş gibi, kavgalardan ve gerginliklerden iktidarın çıkacağını zanneden davranışlara tanık olmuyor muyuz?
Hatta bazılarına göre CHP ilerideki Cumhurbaşkanı seçimine tutuklu Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ı aday göstermeyi düşünüyormuş.
Bütün bunları düşünürken disk çalarıma güftesi Mehmet Sadi Bey'e ait olan Hacı Arif Bey'in Mahur şarkısını koydum.

Eziyetten zevk almak
"Zâhirî hâle bakıp etme dahîl bir ferdi/ Çekilir çile değil çille-i germ ü serdi/ Kendi hâlince olur her kişinin bir derdi/ Tükenir mi feleğin sille-i nerm ü serdi/ Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner/ Gam ü şâdî-i felek böyle gelir böyle gider"
Yeni kuşakların anlayacağı dilde şöyle demiş şair:
- Görünen hale bakıp hiç kimseyi dışlama. Acı ve tatlı çileler, çekilir çile değildir. Herkesin kendi halince bir derdi vardır. Feleğin yumuşak ve sert silleleri tükenmez. Dünyada hüner, eziyeti zevk haline getirebilmektir. Feleğin sevinci ve üzüntüsü böyle gelir, böyle gider.
Evet... Bizi çok iyi anlatıyor bu dizeler...
"Dünyada hüner, eziyeti zevk haline getirebilmek" değil midir?
Biz buna "Siyaset" demiyor muyuz?