Farkında mısınız, İstanbul Bitiyor..!

Demliyazılar

Bana İstanbul denilince akan sular durur.

Çünkü İstanbul benim için başkadır, bambaşka.

Benim için İstanbul değeri bilinmeyen bir şehirdir.

Hatta değeri eksiltilmeye çalışılan bir şehir.

Kimilerine göre 8500 yıllık tarihi bir kenttir İstanbul.

Hem bizim için hem de Hıristiyan âlemi için kutsal bir şehirdir.

Yüce Peygamberin müjdesine nail olmak üzere fethedilmiş bu şehir için hâlâ Hıristiyan âlemi inatla savaşını sürdürmekte.

Neden bu kadar önemli İstanbul?

Hem bizim için hem de onlar için.

Çünkü İstanbul bize emanet edilmiştir atalarımız tarafından.

Acaba biz bu emanete gözümüz gibi bakıyor muyuz?

Hayır..!

İstanbul’u hem manevi olarak hem de maddeten mahvetmiş durumdayız.

Sahiplenemiyoruz emanete…

Kem gözler İstanbul’un üzerinde olmasına rağmen hem dış güzelliğini bozuyoruz hem de kültürünü.

İstanbul’da yığınla insan var; hem Türkiyeli hem de dünyanın dört bir yanından.

Ama gerçek İstanbullu neredeyse yok gibi.

İstanbul’u sahiplenen yok gibi, doğrusu.

Bir zamanlar yaşamın yüksek bir zevk olduğu İstanbul artık çoğu insan için çilehaneden başka bir şey değil.

İyice yozlaştırıldı İstanbul.

Medeni bir şehir olan İstanbul’da artık çok az medeni insan bulabiliyoruz.

İslam peygamberi bile göç ettikten sonra Yesrib’in insanlarını medenileştirdikten sonra şehrin adını Medine koymuştur. Amaç insanları sadece Müslüman yapmak değil medeni bir hale sokabilmektir.

Biz de tam tersi oldu.

Kültür şehri şimdi yozlaşıyor.

Kaldırılamayacak kadar nüfus, olur olmaz yerlere dikilen binalar, Boğaz’ın güzelliğini bozan yapılar, köyden inerek kendi kültürünü İstanbul’un kültüründen üstün tutan anlayış vs.

İşte bunlar İstanbul’u yozlaştırıyor.

Resmi olmayan tahmini rakamlarla İstanbul’un nüfusu 20 milyonu hayli aşmıştır.

Bu artış sürekli devam etmektedir.

Bununla paralel araç sayısı, bina sayısı artmaktadır.

Her artan araç sayısıyla beraber yolların azlığı ve darlığı nedeniyle trafik keşmekeş bir hal almakta.

Binaların artışıyla birlikte de yeşil alanlar azalmakta, insanlar topraktan ve yeşillikten uzaklaşmakta.

Neredeyse bir ağaç gölgesi bulmakta zorlanacağız.

Tüm dünyada kilometrekareye 2 insan, Türkiye genelinde 100 insan düşerken İstanbul’da 4 bin insan düşmektedir.

Türkiye’nin 80 milyon nüfusunu hesap edersek neredeyse ülke nüfusunun %25’i İstanbul’da yaşıyor.

780 bin kilometrekarelik bir Türkiye’nin nüfusunun %25’inin 5.170 kilometrekareye sığdırılması ne kadar da düşündürücü bir durum?

Acaba yetkililer neden İstanbul üzerine farklı ve özel bir çalışma yapmıyorlar?

Türkiye demek İstanbul demek.

Türkiye’nin sanayisi, ticareti İstanbul’da yapılmakta.

Şu anki verilerle İstanbul olmasa Türkiye bir hiç.

Peki, hal böyleyken İstanbul’un gitgide yozlaşması, bu yükü taşımayacak hale gelmesine neden çare bulunmaz.

Artık kesin ve kökten çözümler gerekli İstanbul için.

En başta, değil göçün önlenmesi tamamen azaltılması yönüne gidilmesi gerekmektedir.

İstanbul sırtında olan sanayi gücü Anadolu’ya da yayılmalıdır.

Kültür yozlaşmasını önlemek için İstanbulluluk ruhu herkese aşılanmalıdır.

Bunlar yapılmadıktan sonra İstanbul elimizden kayıp gider.

Yeni yollar açarak, boncuk boncuk köprüler dizerek, yeşil alanlar katledilerek, yeni fabrikalar kurarak, yüksek yüksek binalar dikerek çözüm üretilmez.

Bunlar günü kurtarmaya yönelik çözümlerdir.

İstanbul için her şey düşünülerek projeler üretilmeli.

Mazaallah İstanbul bir depremle yıkıma uğrasa, Türkiye’nin egemenliği sarsılır.

Muhtemel bir İstanbul depremi meydana gelmeden önce hükümetin ve yetkililerin radikal çözümler bulması ve hayata geçirmesi kesinlikle gereklidir.

Yoksa bu gidişle İstanbul da elimizden kaçar gider, bağımsızlığımız da.

Bu iddialı bir sonuç değil, olması beklenen bir sonuçtur.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.