Farklılıklar ve Ümmet Olma Bilinci

Hasan BİRİNCİ

İslam aleminin bir türlü aşamadığı, çözüme kavuşturamadığı problemlerden bir tanesidir fitne hesaplarına hedef ve bölünmelere, ayrılıklara mağlup olmak. İçimi acıtan, beni çözüm noktasında düşüncelere mahkum eden, aslında çözümünün çokta basit ve kolay olduğu fakat nefis anlamında her Müslüman’ın masaya yumruğunu vurması gereken bir problemdir, ayrılıklara neden olan çatlakların bir türlü kapanmaması... Ve iman ehli olan biz Müslüman’ların bu çatlakların kapanması yönünde bir şey yapmadığı gibi, bilerek ya da bilmeyerek, bizi bölmek, parçalamak isteyenlerin yani bu anlamda ateşi körükleyenlerin yanında olmamız da ayrı bir mesele.

Şu bir hakikattir, Müslümanlar olarak bizler bilgiye, ilme, eğitime dinimizin verdiği kadar değer vermiyor, önem göstermiyoruz. Okumuyor, araştırmıyoruz. Önümüze konulan her bilgiyi, Kuran’a, sünnete, İcma-i Ümmete göre doğruluğunu araştırmadan kabul ediyoruz. Bu da bir şekilde kullanılmamızı kaçınılmaz kılıyor.

 Alemi İslam olarak şunu bilmeliyiz; İslam’ın din ve dünya düzenini oluşturan altı temel şartı vardır. Bunlar; İslam, iman, şeriat, Kuran, Sünnet ve Ümmet...  Tüm meseleler, problemler bu temel şartlar üzerinde değerlendirilir ve bu yol izlenerek sonuca gidilirse isabetli olur. Bu gün içimizi acıtan, İslam tarihine baktığımız da birlik ve beraberliğimizi sağlamış, bugünden sonra da sağlayacak temelini Kur an-ı Kerim rehberliğinde bizzat Peygamber efendimizin attığı ümmet olma bilincini yitirdiğimiz ve farklı hizip, tarikat, meşreb ve cemaatlere bölünerek paramparça bir hale gelmemizdir.

Yazdıklarımdan bu çeşitliliğe karşı olduğum ve bölünmelere neden olan bu farklılıklardır düşüncesine sahip olduğum anlaşılmasın sakın. Bilakis ben bu farklılıklara, “ümmetimin çeşitliliği geniş bir rahmettir” ifadesini kullanan, Peygamber Efendimiz (S.A.V.)in baktığı gibi bakmaya çalışan biriyim. Benim rahatsız olduğum ve dikkati çekmeye çalıştığım, Alemi İslam’ın çeşitliliğini sağlayan bu farklılıkların, İslam’ın temel şartları üzerinde ve Din gibi görülmesidir.

Yanlış anlaşılmaya fırsat vermemek adına şunu ifade etmeliyim. Tarikat dindir, dinin kendisidir, karşı değilim olmam da, ehli tarik olmam hasebiyle mümkün değil. Sorun olan, bazı tarikatlerin, cemaatlerin, grupların kendi bünyesinde, Kuran ve Sünnete göre değil, nefsani değerlendirmelerle, diğer farklılıkları yok sayması, saygı ve hoşgörü göstermemesi,  tatbik noktasında, DİN’in kendi yaşadıkları gibi olduğunu ısrarla kabul ettirmeye çalışmaları, kendini öne çıkarmalarıdır ki bu da fitneye sebebiyettir, ümmet müessesesine vurulan darbedir. Din tektir, Kur’an, sünnet ve İcma-i Ümmet, dinin hükümlerinin anlaşılması ve yorumlanması yönünde asıl olan kaynaklardır. Müslümanların elbette çeşitli mezhepleri, tarikatları, meşrebleri, zihniyetleri, metodları, rehberleri olacaktır. Fakat bu çeşitlilik Kur’an’ın koyduğu kardeşlik bağlarını zayıflatmamalı, eğer zayıflatırsa zulmet olur. Bugün, üzülerek ifade ediyorum; bazı cemaat ve tarikat mensuplarının, asıl ve zaruri olan, YÜCE Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki “Bütün mü’minler kesin olarak kardeştir” emri ikazınca, koyduğu kardeşliği bırakıp veya ikinci sıraya atıp, oluşturulmuş olan tarikat, cemaat, grup ve hizip kardeşliğini kabul etmeleri ve ya din kardeşliğinin üzerinde tutmaları Müslümanlar arasında ciddi ayrılıklara neden olmaktadır.

Bu müesseseler içerisinde oluşturulmuş olan kardeşliklerin, din kardeşliği üzerinde tutulmaya başlandığı an, tarikat holiganlığı oluşmaktadır. Buda İslam aleminin, bu grupların anlamsız bir mücadeleye girmeleriyle birbirinden kopuk, diyalogsuz bir çok küçük gruplara ve sürüye ayrılmasına ve dağılmasına neden olmaktadır.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi bu farklılıklar birer zenginliktir. Tabiî ki  fıkıh mezheplerine ihtiyaç vardır çünkü mezhep olmazsa, İslam’ın bazı meselelere nasıl baktığını nasıl öğrenebiliriz. Herkes müçtehid değil, Kuran ve sünnetten karar çıkarsın. Gerçek tarikatlar tabiî ki olacak, eğer olmazsa Müslümanlar nasıl talim, terbiye ve irşad edilecektir? Bizim dikkatleri çekmeye çalıştığımız bu farklılıkların İslam’a ve Müslümanlara zarar verecek boyuta geçmeleridir.  Bu çeşitliliği Ümmet dairesi içerisinde muhafaza edersek, edebilirsek İslam’a fayda sağlar ve İslam’ın değerleri inananlar üzerinde zuhur etmeye başlar. Bu da, kaynağı Kuranı Kerim olan, Allah Resul’ünün temelini attığı ümmet müessesesini yeniden hayata geçirmekle mümkün olacaktır.

Selam ve dua ile... 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.