Fırsat henüz kaçmış değil

xxx78

Gerçekten de dervişin fikri ne ise zikri de o... CHP lideri Deniz Baykal ile Başbakan Tayyip Erdoğan Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yanyana düştüklerinde bir şeyler konuştular. CHP lideri Baykal görüşme sonrası “Erken seçimi konuştuk” açıklamasını yaptı; Başbakan Erdoğan ise “Hayır efendim, ne münasebet, biz demokratik açılımı konuştuk” tepkisini verdi.

İkili birbirlerinin neyi kast ettiğini anlamamışlar besbelli...

Bu sayede bizler Deniz Baykal'ın fikrinin 'erken seçim', Tayyip Erdoğan'ın ise 'demokratik açılım' olduğunu biliyoruz.

Önemli olan Başbakan Erdoğan'ın 'demokratik açılım' sürecinin devamından yana tavır alması... Onun yerinde kim olsa, Cumhuriyet tarihinin bu en cesur ve bir o kadar da siyaseten riskli açılımına, muhatapların sergilediği şımarık ve sorumsuz tavır yüzünden, “Benden bu kadar” deyip veda ederdi.

Hâlâ umudunu yitirmemiş olması, sabrının sonsuza kadar süreceğini göstermez elbette. Sürecin muhatapları kendilerini derleyip toparlamaz ve 'sorumlu bir partner' görüntüsü vermeye başlamazlarsa hep birlikte ciddi sıkıntılar yaşanır.

Türkiye'nin önünü açmak üzere iktidarın benimsediği 'demokratik açılım' türü süreçleri bizden önce yaşamış ülkelerde 'sorumluluğunu müdrik muhatap' konusu önemliydi. İngiltere'de geçmişinde IRA ile flört etmişlik de bulunan Sinn Fein liderliği, uzun süren müzakereler boyunca birkaç kez ipleri koparma noktasına gelen Tony Blair hükümetini yüreklendiren taraf oldu. IRA içindeki çelik çekirdeği yumuşatarak savaşı 'barışa' çevirmeyi Gery Adams'ın başında bulunduğu Sinn Fein sağladı.

Süreci yakından izleyen bir yabancının dediği gibi, maalesef bir Gery Adams çıkmadı bizde...

O konuma en fazla yakışan politikacı DTP'li Ahmet Türk de 'güvenilir partner' konumunu ilk parti PKK'lının dağdan indiği gün kaybetmiş oldu.

DTP'liler o gün yaşananların 'kontrol dışı' gelişmeler olduğunu iddia etseler de, hükümet adına süreci yönlendiren İçişleri Bakanı Prof. Beşir Atalay'ın görüşünün farklı olduğu anlaşılıyor. Hükümet çevrelerine göre, DTP verdiği sözlere uymadı, gösterileri kabul edilebilir sınırlar dışına taşırma sorumluluğu da DTP liderlerinde...

Önemli olan soru şu: Bundan sonra ne olacak?

Galiba bu soruya esas cevap vermesi gerekenler hükümetin başlattığı açılımın muhatapları... Demokratik açılımın devam etmesini istiyorlarsa dağdan inmeler yeniden başlayabilir. İlk partide gelenlere gösterilen iyi niyetli yaklaşımdan bundan sonra gelenler de aynen yararlanacaklardır. Süreç bunu gerektiriyor çünkü.

Hükümet de kendi üzerine düşen görevleri, önümüzdeki günlerde konuyu Meclis gündemine taşıyarak yerine getirecektir. İsmi üstünde 'demokratik' bir açılım, demokratik hak ve özgürlüklerin herkes için en geniş biçimiyle kullanılmasıyla gerçekleşebilir. Bunu sağlamanın yeri de TBMM'dir.

En başta kararlaştırıldığı üzere, haklarında mahkeme kararı bulunmayan PKK'lıların dağdan inerek topluma kazandırılması sonrası oluşacak yeni hava, 'sorun' olarak görülen alanlarda yapılacak yasal (ve daha sonra anayasal) düzenlemelerle pekiştirilecektir.

Sürecin bu aşamada akamete uğramasının çıkaracağı faturanın ağırlığı süreci bozma sorumluluğunu taşıyanları zora sokacaktır. Gösterilen iyiniyetin suistimal edildiğinin anlaşılmasıyla alınacak her tür tedbiri, dünya kamuoyu, kabul etmeye hazırdır. Türkiye ile yakınlaşmanın yararlarını görmeye başlayan Irak'ın kuzeyindeki yapının da dirsek çevirmesiyle dağ kadrosunun işi daha da zorlaşacaktır.