Fitbolcu bir ırk

xxx65
Kötü haber tez geliyor: "Eyvah, güreşte de mindere yapıştık!"
Çünkü, olimpiyatlarda "Türkiye fiyaskosu" varmış! Efendi bir adam olan Bakan, burada fark etmemiş ki, orada dank ettiğini bize bildiriyor. Öyle ya, "İlim Çin'de bile olsa...":
"Olimpiyatlara talip olmak için olimpiyatlarda yarışabilecek sporculara sahip olmalıyız. 70 milyonluk ülke olimpiyatlarda yarıştıracak sporcu bulamıyor. Buraya gelenler ya sakat oluyor ya da turist gibi davranıyor."
Tabii, yeterince sağlam ve devşirme sporcu "turist" de bulunamıyor.
Bizim ırkımız, neslimiz, ceddimiz ise "doğuştan fitbolcu"!
Lakin, hadi Nijerya, Brezilya, Norveç neyse de, pek futbol ülkeleri sayılmayan Çin'in, ABD'nin cirit (yani pas ve gol) attığı "Bayanlar futbolu" nda mesela, daha dünyaya gelmemişiz bile.
"Erkek oyunu" olduğundan tabii.
Çünkü biz önce erkeğiz, sonra fitbolcu.
Belki de önce fitbolcu.
Çünkü, fitbolumuz bazen "erkeklik" e atfedilen "yiğitlik, mertlik, dürüstlük" ten de nasipsiz.
"Bazen" mi dedim yoksa?
Gençlik Spor Genel Müdürü, efendi bir gazeteci olan Atalay da, sizinle bizimle aynı tribünde:
"İstanbul ve Ankara belediyelerinin futbol aşkı yüzünden başka sporcu bulunamıyor."
Doğru da, bizden farkı, o senelerdir bu işin müdürü. Keşke Çin'de değil, Ankara ve İstanbul'da, yurdun her yanında, "fitbolu ele geçirme" olimpiyatlarındaki partili belediye başkanlarına söyleseydi.
Keşke yıllarca belediyenin spor danışmanı iken söyleseydi.
Güngören "Belediyespor" değil mi? Gaziantep'in belediyesi bile yetmemiş ki Gaski, Diyarbakır'da hem Diski hem Kayapınar var; Şanlıurfa'nın Malatya'nın, Denizli'nin, Batman'ın artı belediye takımları var; Çankırı, Tepecik, Van, Nazilli, Bafra, Bingöl, Menemen, Nilüfer, Tavşanlı, Kilis, Körfez, Akhisar hep belediye "sipor"!
Müsaade ederseniz, sporculuğumuza, spor anlayışımıza, spor gazeteciliğine "Raşitik" diyebilir miyim?
Kemiklerini, özellikle beyni muhafazayla görevlileri yeterince geliştirememiş, bacakları eğri, göğüs kemikleri yamuk, kambur ama sıkı taraftar, ölümüne ölümüne gelmiş, "fitbol"u seyir ve oynama zevkinden çok "geçirme" hazzıyla, daha ziyade galibiyete, başarıda, kupada seven, yoksa onu dahi yuhalayan, "iddia"ya ve sık ve şık şikeye batmış, kumarbaz, körfanatik bir tür "kemik" hastalığı.
Omurga krizi.
İki ayak üstünde muhakemesizlik salgını.
Kalsiyumsuz bir fair play ile "sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı" imitasyonu.
Bilirsiniz...
Bunları "futbolu çok seven" birisi yazıyor. Futbolun, stadın, sahanın, radyodan naklen yayının içine doğmuş, babasını tabutu futbol bayrağına sarılı uğurlamış, oynamış, taraftar olmuş, stat kapısında uyumuş biri.
Sanmayın ki, nefretten.
Lakin "70 milyonluk ülke"nin bu aczi, yamukluktur. Kaynaklarını, gençliğini, enerjisini, aklını, havasını, suyunu, toprağını katletmektir.
Sporsuz, sporu çeşitlendirememiş; "ayak oyunu", ihtiras, gudubet rekabet dışında kızlarına, erkeklerine, çocuklarına, yetişkinlerine spor yayamamış, "beden eğitimi" nden raporlu kronik hastalık hali.
Sporsuz gençliğin Gençlik ve Spor bayramlığı.
Kültürsüz fizik.
Fiziksiz kültür.
Spor gazetesi, hatta sayfası bile olmayan altı artı ikilik fitbol medyası.
Spor salonu olmadan fitbol manyağı köşe bucak.
"Ata sporu" saydığı güreş, okçuluk ve (zaten hiç olamadı da) binicilikte de nal toplayan bir tarih.
Balıkesir, Konya'nın efsanevi tur bisikletçilerini artık çıkaramayan pedalsız dermansızlık.
Üç tarafı denizden ne havuz, ne yüzücü, ne atlayıcı çıkarabilen bir Akdeniz, Karadeniz, Ege, Marmara kurusu. Bir zamanların büyük Adana baraj yüzücülerini dahi kurutmuş boğulma humması.
Silken, koparan halterci bir kızcağızın gümüş madalyasına sıkışıp sığınmış 70 milyon millet, 35 milyon erkek, güçlü devlet!
Yoksa siz, mesela önceki gün Ankara'da öğretmen seçme mülakatında, mesela felsefe öğretmenine, "Dinen neye inanıp inanmadığını" sorabilen bir demokrasi, cumhuriyet, insanlık, eğitim, kültür, özgür ve eleştirel düşünce ile "kompile centilimen siporculuk" geleneğine inanıyor musunuz?