GENÇ VİZYON -2-

Mihman Kelimeler

   Nasıl sunulan bir yemekte estetik unsur aranıyor ise toplumun temel taşı olan insanda duygu, düşünce, yaşayış ve üslup açısından latif ve nazenin bir tavrın olması elzemdir. Toplumda kendisine yer bulan   kav‘i duruşuyla yakın çevresinden başlayarak etkili olabilmeyi amaç edinen bir birey yetiştirme amacı güdülmelidir. Keza “Kişi gelişiyle karşılanır, bilgisiyle ağırlanır.” 

   Bilginin kaynağı demiştik. Modernizmin getirmiş olduğu eskiyi reddeden değil eski üzerinde temellenen “Kökü mazide olan âti” anlayışıyla donanımını sağlayan bireyler yetiştirme amaç olmalıdır. Çünkü gelişim kendi içinde olduğu zaman tekamül olarak nitelendirilebilir. Diğer türlü taklidin geliştirilmesi yeni fikri bir atılım yapamamanın neticesi olarak görülebilir.

   Buna bağlı olarak sahip olduğumuz değerlerin Orta Asya’dan günümüze kadar ulaşan ve İslami kültür ile mayasını bulan bir malzemenin analiz edilmesi , yoğrulması ve önce kendisine şifa veren sonra çevresindekilere fayda sağlayan bir oluşuma bürünmesi gerekmektedir. Bunun yolu,  en başta okuyan ve okutan bireyler yetiştirmekten geçmektedir. Öncelikle temel kitabımızdan başlayarak kültürel nüvelerin değerlendirilmesi  işin temelini oluşturmaktadır.

   Bilgiye sahip olmaktan ziyade bilgiyi kullanmak  çok değerli bir haslettir. Fakat Osmanlı’nın yıkılışına kadar Orta Asya, Arap ve Fars etkisinin getirmiş olduğu Doğu kültürü ile yoğrulan yapı giderek bozulmuş neticesinde  kültürel boşlukların Batı dünyası tarafından cebren işgal edilmesi ile bir kolu yerde,  bir kolu kısa gömlek gibi eğreti duran bir kültür bize dikte ettirilmiştir.

   Ecdâdın kullanmış olduğu eğitim sisteminin tornasında yetişen bireyler alanlar arası aktarım ile mevcut statik bilgilerini dinamik hale getirmiş , mukayese gücü kazanmış, sanatın içerisinde gerçeğe atıflarda bulunmuştur. Fatih Sultan Mehmet 7 dil bilen, hafız olan biriydi.  Mimari ve mühendislik bilgisine sahip bir donanıma sahipti. Ayrıca Fatih’in hacimli bir divanı yani şiirlerinden oluşan bir şiir kitabı da vardı. Emsalleri Fatih'ten çok da geride değillerdi.  O dönem, ilimleri birlik içerisinde kabul etmiş  yani bütüne hizmet eden etkenler olarak değerlendirmiştir.

   Oysa, günümüzde örneklerini gördüğümüz romanlar, tiyatrolar, eleştiri yazıları form açısından bizim mahsulümüz değildir. Özellikle dikkat çekmek istiyorum 1915'te tıbbiyeli, mülkiyeli, muallim mekteplerinde okuyan Avrupa’da master ve doktora yapan öğrencilerin çoğuna yakını  Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Bu durum kültürel manada “bilen” insanımızı yok ederek  köprü niteliğindeki bir neslin görevini maalesef tamamlayamamasına yol açmıştır. Bu sebeple önce romanları karşılayan mesnevilerin, modern tiyatroları karşılayan geleneksel tiyatroların, didaktik özellikleri taşıyan makalatların, okunması lazım gelir.

   Sonuç olarak  amaç;toplum yararına çalışan, taşımış olduğu görevlere karşı sorumlu, yapıcı , yaratıcı; fikirleriyle sınırlar ötesi bir coğrafyaya ismini duyurabilen, bedensel ve manevi unsurların mükemmeliyetini sağlamak amacıyla aktif spor faaliyetleri ile meşguliyeti olan, saygı ve onur kavramlarını benimsemiş, toplumda kendine yer edinebilen, okuyan, araştıran, yazan , teknolojiyi kullanan, milli manevi değerleri yaşayan,  hoşgörü ve latif eda taşıyan ,yabancı dili iyi konuşabilen,  bilgi beceri ve kabiliyetini üst merhalelerde kullanabilen ahlaklı bireyler yetiştirmek bu dünyada en elzem vazifelerimizdendir.