Gençler İçin Yeni Bir Tuzak “Kilise Evler” -3-

Demliyazılar

Biz “Kilise Evler” adlı dizimizi yazmaya başladıktan sonra misyonerlikle ilgili olarak medyada ilginç haberler akmaya başladı. Ergenekon soruşturması kapsamında operasyon düzenlenen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ile ilgili olarak bazı iddialarda bulunulmaya başlandı.

MİT’in ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın istihbarat raporlarında bu dernek ve vakıfla ilgili olarak misyonerlik yaptığı ileri sürüldü.

Söz konusu haberde; ÇYDD ve ÇEV misyonerlik faaliyetlerini organize eden Dünya Kiliseler Birliği’nin ülkemizdeki temsilcisi durumunda olan Amerikan Board şirketi tarafından destekleniyor ve mali yardımda bulunuyor. Hatta Üsküdar Gazetesi’nin sahibi Adnan Odabaş daha önce bu konuyla ilgili olarak iddialarda bulunmuştu.

Amerikan Board adına Türkiye’de faaliyet gösteren Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer’in eşi Yaşar Yaşer.

26 Ocak 2006 tarihli Zaman Gazetesi’nde Adnan Odabaş; Çamlıca Subaşı Camii`nde kıldıkları baş açık namazla gündeme gelen grubun “misyoner” olduğunu iddia etti. Aynı grubun daha önce Beyoğlu`nda bir camiye gittiğini kaydeden Odabaş, “2 yıl gibi bir süredir Subaşı Camii`ne geliyorlar. İçlerinden bir kısmı Sağlık Eğitim Vakfı`na (SEV) bağlı Amerikan Board okullarından mezun. Bunların amacı İslamiyet`i sulandırmak.” iddiasında bulunmuştu.

Bundan dolayı da Üsküdar Gazetesi'nin sahibi Adnan Odabaş hakkında Türkiye'de Protestan Misyonerliği yapan ve Türkan Saylan'la işbirliği yaptığı ileri sürülen Sağlık Eğitim Vakfı (SEV), haberle ilgili Üsküdar Adliyesi'ne tazminat davası açmıştı.

Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi`nde görülen davada Odabaş`ı, Milli İstihbarat Teşkilatı`nın (MİT) hazırladığı rapor beraat ettirmişti. Gazetenin iddialarını doğrulayan MİT, 2 Mayıs 2005`te mahkemeye gönderdiği cevapta, Amerikan Board`ın Kitab-ı Mukaddes (Bible House) şirketi aracılığıyla Protestanlığın yayılması için uğraş verdiğini bildirdi. Yazıda Üsküdar Amerikan Lisesi, Üsküdar SEV İlköğretim Okulu, İzmir Amerikan Lisesi, İzmir SEV İlköğretim Okulu, Tarsus Amerikan Lisesi, Tarsus SEV İlköğretim Okulu ve Gaziantep Amerikan Hastanesi`nin Amerikan Board`la bağlantılı çalıştığı aktarıldı. Aksiyon dergisinde de 5 Temmuz 2004`te yayınlanan bir haberde, MİT İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören imzasıyla 24 Nisan 2001 tarihinde Başbakanlık`a gönderilen yazıda, Dünya Kiliseler Birliği`nin ülkemizdeki temsilcisi durumundaki Amerikan Board Heyeti`nin, bu faaliyetini SEV eliyle yürüttüğü belirtilmişti.

 Bu arada şunu da belirtelim ÇYDD Başkanı Türkan Saylan’ın annesi olan Lilimina Raiman 1936 yılında Leyla ismini almış.

17 Nisan’daki haberlerde Genelkurmay’a bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın hazırladığı raporda da ÇYDD ve ÇEV'in Dünya Kiliseler Birliği'nden yüklü miktarda para yardımı aldıkları belirtildi. Raporda, vakıfların üst düzey yöneticilerinin vakfa yapılan yardımları burs adı altında kendi yakınlarına havale ettikleri, yurtdışında faaliyet gösteren yasadışı örgütlerden bağış adı altında para aldıkları şeklinde iddialar yer alıyor. Özellikle Amerikan Protestan mezhebini yaygınlaştırmaya çalışan yabancı kuruluşlar ile aralarındaki para akışının miktarları tarihleriyle birlikte veriliyor.

Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Türkiye misyonerler için bulunmaz nimet. Kendilerine verilen finansal yardımlar sayesinde Türkiye’nin her yerinde faaliyetlerde bulunan misyonerlere bir de ÇYDD ve ÇEV gibi kuruluşlar da hummalı destekte bulunuyorlar.

Söz konusu bu kurumlar sözde toplum içinde yüksek değerli vakıf ve dernek olarak lanse edilmeye çalışılıyor. Ama bunların yapmış oldukları gizli faaliyetler ile toplum dejenere edilmeye çalışılıyor. Bilhassa ekonomik durumu yoksun olan ailelerin çocuklarını alarak sözde Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz diye onların dinlerini değiştirmek için büyük gayret sarf ediyorlar.

Misyonerlerin faaliyetleri masumca gösterilirken Müslümanlar’ın kendi çocuklarına dini eğitim verilmesi çağdışı olduğu savunuluyor.

Bu ne çelişkidir?

Aslında burada en büyük sorun Müslümanlar’ın vurdumduymazlığı.

En başta eğitim aileden başladığının bilincinde olunmalıdır. Çocuğa ilk eğitimi anne ve baba vermelidir. Çocukken verilen eğitimin ileride çok büyük etkisi olmakta.

Çok iyi hatırlıyorum bir Mayıs ayında Süleymaniye Camii’ne gelen bir lise öğrencileri avludayken caminin giriş kapısına yönelmişti ve içlerinden bir ses beni çok şaşırtmıştı. Öğretmenine seslenen o öğrenci “Öğretmenim içeriye ayakkabımızı çıkarıp da mı giyeceğiz?” demesi ailenin o çocuğa dini eğitimi hiç vermediğini gösteriyor. Velev ki bu öğrenci gayrimüslim olsa bile bir camiye nasıl girileceğini bilmesi gerekmektedir.

Bundan sonraki son bölümümüzde ise misyoner faaliyetleri için daha başka neler yapılır sorusuna cevap arayacağız.

Bu arada siz okuyucularımız da bu konuyla ilgili olarak düşüncelerini bize iletebilirler. Sizin de bu yazı dizisi için desteklerinizi bekliyoruz.

Eleştiri ve önerileriniz için;

yazarcezmi@hotmail.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.